- Henüz kategori yok.
-
10 Kasım Anıtkabir ve Dolmabahçe Sarayı Ziyaret Saatle…10.11.2025
-
ABD ve Suriye Arasında Tarihi Buluşma: Beyaz Saray'da …10.11.2025
-
Jannik Sinner, ATP Finalleri'nde Fırtına Gibi Esti: Sa…10.11.2025
-
Uzak Şehir 37. Bölüm: Alya ve Cihan'ın Aşkı Fırtınalar…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.9 Büyüklüğünde Deprem: Uzmanla…10.11.2025
-
Kastamonu'da Kayıp Anne ve Oğul Arayışında 'Daraltılmı…10.11.2025
-
Burgos FC ile CD Castellón Karşı Karşıya: LaLiga Hyper…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da Yerin Altı Sallandı: 4.9 Büyüklü…10.11.2025
-
Tom Hardy'nin Başarılı Performansları ile İzleyicileri…10.11.2025
-
ABD ve Suriye Arasında Tarihi Zirve: Sezar Yaptırımlar…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#sanat
Harp garip bir sanattır; ben altmış harp yaptım! Doğrusunu söylemek lazım gelirse hiçbir şey öğrenmedim ki, daha ilk harbi yaptığım andan itibaren bilmiş olayım.
Gücü seviyorum! Ama gücü bir sanatçı olarak seviyorum: Bir müzisyenin kemanını onun tonlarını, akordunu, harmonisini ortaya çıkarmak için sevdiği gibi.
Eğer cami ve kilise yaşamın bir evresinde terk edilmişse, sinema pekâlâ bir meditasyon mekânı olabilir. Birinin secde ettiği, ötekinin diz çöktüğü bir tapınakta olduğu gibi, burada da insan yanındakinin nerelere daldığını bilemez.
Biz, kendi çıktığımız dönemde çok idealist bir çaba içerisindeydik, fikir ve estetik olarak mükemmeli yakalama heyecanımız vardı. Bugünkü genç nesilde ise estetik ve orijinatelik yapma çabası var fakat ben fikri olarak bir derinlik, heyecan ve hakikat sancısı göremiyorum. Çekilen bütün eserler, içerisinde nüve olarak var olan o manayla ve mesajla alakalıdır. Gördüğüm kadarıyla gençlerin, onun çilesini çekmeleri lazım. Eğer bizi örnek almaları gerekiyorsa çektiğimiz o çileye talip olmaları gerekiyor. O çileyi ise fırçayla, mısrayla, resimle, fotoğrafla veya sinemayla dışa vururken o çile lazım. Bahsettiğim o çile olmadan ortaya çıkan eserlerde de, içi boş şekilde dışa vurmalar var.
Şairlerin duygulu insanlar olması şart değil. Olabilir de olmayabilir de. Ama şairler düşünceli insanlardır.
Sinemayı çok önemli bir iletişim aracı olarak görüyorum. Hayatı anlatıyor. Okulda bir yılda zor verilen eğitimi 2 saatte sinema karşısında verebiliyorsun ve daha çok etkileyebiliyor.
Çini bana göre bir göz musikisidir. Bu sanatın notaları da laleler, karanfiller, güller ve sümbüllerdir.
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.
Tarih dediğiniz hadise, sadece geçmişte yaşananlar değil. Biz aslında sadece tarihi film çekmiyoruz. O tarihi film içerisinde, günümüz insanına çok önemli mesajlar veriyoruz.
Lütfen bana söyler misiniz, Türkiye'nin kaç Fazıl Say'ı var? Hani şu, çeşitli konularda duymaya alışmadığımız sözlerinden dolayı yerden yere vurduğumuz Say'dan söz ediyorum. Acaba kaç müzisyenimiz O’nun kadar üretkendir? O’nun kadar uluslararası alanda şöhreti yakalamıştır? Evet, var tabii. Ancak bir elin parmak sayısını geçmez.
Yoksulluk, yokların içinde doğup, çoğunlukla yok olmaktır. Yoksulluk erdem değil, yoksulluktan edebi, sanatsal bir zenginlik yaratmak erdemdir.
Geçmişte gazetecilik, edebiyat yazarlarının atlama taşıydı. Çünkü hayatın şartları sanatkârı maddi bakımdan zorluyordu. Peyami Safa için gazetecilik ise doğuştan bir meslekti; öyle dört dörtlük fıkralar yazardı ki, gazete alanların pek çoğu bunları okurdu. Sadece onun için gazete alanlar bile vardı. Peyami Safa bir gazeteden diğer bir gazeteye geçince, binlerce okuyucusu da onu takip ederdi.
Hakiki sanat muhteşem bir şehir vücuda getirmek ve halkının kalbini saadetle doldurmaktır.
Sanat yapıtı ne bir dehanın ne de toplumun ürünüdür. Sanatçı belli bir ortamda gözlerini açar. Tıpkı bir satranç oyuncusu gibi belli bir durumla karşı karşıyadır. Bu durum ondan bir davranış bekler. Her hamle (atılım), yani oynatılan her taş yeni bir durum yaratır, her yeni durum yeni bir davranışı gerektirir. Sanat tarihçisi, satranç oyuncusunu izleyene benzer. Sanatçının karşılaştığı durumu ve onun davranışını baştan sona izler. Sanat yapıtını, sanatçının ortamıyla hesaplaşmasına bakarak anlamaya, onunla iletişim kurmaya çalışır.
Aşkın çeşitleri, katmanları var… Ben sanatçı olarak bir çiçekte de aşkı yakalayabilirim, eşimde de yakalayabilirim… Medine’de bir şey yakalamıştım. O bana, içime damlamışsa, ben de onu şarkıya dönüştürmüşsem, işin kalanı da dinleyiciye emanet.