#radikalizm

Açık olalım: reform için değil devrim için mücadele ediyoruz; insancıl efendiler için değil köleliğin sona ermesi için mücadele ediyoruz. Hayvan özgürlüğü insan kulaklarının duyduğu en radikal fikri ilerilere taşıyor: hayvanlar bizim giysimiz, kaynaklarımız, yiyeceğimiz, eğlence araçlarımız değiller; onlar bizim amaçlarımız için değil kendi amaçları için varlar.

Hangi grup en uzun süre böylesine ezilmiş, en yoğun ve yaygın biçimlerde sömürülmüştür ki hayvanlardan başka? En güçsüz insanların bile gene de hayvanlar üzerinde kontrolünün olduğu, yoksul ya da ezilmiş neredeyse bütün insanların kendini hayvanlardan üstün kabul ettiği, hayvanlara sahip olmak, onları sömürmek ve öldürmek için yasal haklarının olduğu koşullarda hayvan bakış açısı mümkün olan bütün teori, tarih, etik ve siyaset içerisinde olabilecek en radikal değişimdir. Eğer tarih efendiler ve köleler arasında bir mücadele ise; insanlar efendidir, hayvanlar ise köle.

16, 17 yaşındayız. Adıyaman'ın Kâhta ilçesinde İslamcı bir mücadelenin içindeyiz. Kendimizi Hz. İbrahim'in yerine koyuyoruz. Peygamberimiz Mekke'yi fethettiğinde nasıl putları yıkmışsa... Hz. İbrahim putları nasıl yıkmışsa... Biz de put düzenine karşı İbrahimi bir isyan hareketi başlatmayı ve gidip Nemrut Dağı'ndaki heykelleri yıkmayı düşünüyorduk. İmkân olsaydı bombayla mı, dinamitle mi Biz, Taliban gibi düşünüyorduk. Dünyanın harikası olan bu heykelleri put kabul ediyorduk.

Bir avuç aptalı bulmuşlar, onlara ‘bu düğmeye basarsan yüzlerce perinin koynuna düşeceksin, peygamberle birlikte namaz kılacaksın’ diyorlar. Kadınları ve çocukların başını kesen, şehirleri ve köyleri yıkan bu gruplar, aslında siyonistler ve sadece görünümleri Müslümandır. Bunlar sadece Müslümanları öldürür.

Saddam, 2000 yılında, İsrail’i ortadan kaldıracağını söylemişti. Şimdi Ahmedinejad İsrail’i haritadan sileceğini söylüyor. Bu tür radikal tutumların soruna bir faydası yok zararı var ama bu liderlere bir faydası var tabii: Orta Doğu Müslümanlarının sağını da solunu da birleştiren Filistin rüzgârını kendi yelkenlerine doldurup güç kazanmak, yani istismar etmek...

Türklerin perspektifinden Müslüman Kardeşler çok radikal görülebilir. Ama ben Türkiye'dekiler de dahil Müslüman hareketlere geniş bir uluslararası perspektiften bakmaya çalışıyorum ve dünyadaki diğer İslamcı hareketlerle kıyaslıyorum. Bu açıdan Müslüman Kardeşler'i şiddet kullanan El Kaide, Pakistan'daki köktendinciler veya Afganistan'daki Taliban'la kıyaslayınca o kadar radikal görmüyorum. Müslüman Kardeşler'i çizginin ortasında görüyorum, orta dereceden ılımlıya doğru bir yerde duruyorlar bence.

İslam'ın ılımlısı olmaz. Bir dine mahsus demokrasi olmaz. Bir mezhebe mahsus demokrasi olmaz. Bir ırka mahsus demokrasi olmaz. Bir millete mahsus demokrasi olmaz. Yani Müslümanlar için demokrasi, Sünniler için demokrasi, Aleviler için demokrasi, sadece Türkler için, Kürtler için demokrasi olmaz. Demokrasi Türk'ü, Kürt'ü, Alevi'si, Sünni'si, Hristiyan'ı, Müslüman'ı, Yahudi'si, Nasuri'si, Nusayri'si, Zerdüşt'ü, hepsi için demokrasi olur. "Yanlış yapıyorsunuz. Ilımlı İslam'a dayalı demokrasi kurarsınız, radikal İslam'a gider." dedim gitti. Libya'da gitti, Mısır'da gitti.

Bu tugay çok meşhurdur Suriye'de. Kız çocuğunu okula gönderen adamın kellesini uçuran tugaydır bu. Sizin deyiminizle "muhalifler"in başının tugayları bunlar. Çok gaddar ve son derece katil bir tugay. Bunlar sizin evinize veya arabanıza el koymak istediklerinde sadece şöyle derler: "Muaz-El Hatip" ve üç kez "Allahu Ekber" ve bu ev benim oldu, bu araba benim oldu ve özellikle de bayanlara, beğendikleri kızlara da üç kez tekbir getirerek "benim oldun" diyorlar. (Adana'da cihad ilan eden Muaz-El Hatip Taburu adlı örgüt ile ilgili söyledikleri)

Liste
Yükleniyor…