#propaganda

Devlete gelmiş, sığınmış olanların anasını babasını öldürüyorlar. Devlet koruyamıyor. Bu çocukları alalım, yetiştirelim. Dağda arazide kullanalım. Her şeyi biliyorlar. Araziyi de yolları da stratejileri de. Öncü olsunlar. Hiçbir şey olmuyorsa psikolojik savaşa sokarsınız karşı tarafı. PKK'dan kaçışlar çoğalır. Elinize gelecek istihbarat çoğalır. Yine bir şey olmadıysa bu çocuklar üstünden propaganda yapılır. Halka götürülür. Konuşturulur. PKK'nın durumu hakkında bilgi verdilir. Marksistlikle alakası olmadığını anlattırılır. Bunlar psikolojik savaştır. Bu çocuklar cezaevinde çürüyor. Çürürken de ailesi katlediliyor.

Yani, haberlerde hep gördüğünüz her zaman aynı LSD hikayesi: '- "Uyuşturucu almış genç bir adam, uçabileceğini zannederek binadan atladı. Ne trajedi."' Ne sik kafalı, siktiret onu! O bir idiot! Eğer uçabileceğini düşünmüşse neden önce yerden havalanmayı denememiş? Bunu araştırın. Güneye uçmak için asansör bekleyen ördek gördünüz mü hiç?

Amerika için bir tehdit var. Ya, tabii, tabii, tabii... COPS dizini yeniden yayınlayın (bir tür polisiye belgesel). Çünkü, size özgürlük için kimin tehdit olduğu söyleyeyim.. hayır, hayır, hayır.. özgürlüğe değil, statükoya, kurulu düzene. Bu tehdit biziz ve bu yüzden lanet olası COPS gibi dizileri bize gösteriyorlar. Böylece, devlet gücünün kazanacağını biliyorsunuz. "Evinize baskın yapabiliriz ve istediğimiz zaman sizi tutuklayabiliriz." Mesaj bu.

Biliyorsunuz Irak için silahlandık ve buna da çok şaşırdım. Körfez savaşı sırasında şu istihbarat raporları gelirdi : '- "Irak: İnanılmaz silahlar, inanılmaz silahlar!"' '- "Nereden biliyorsun?"' '- "Ah, şey... faturalarına baktık... Çekler ödenir ödenmez giriyoruz. Banka kaçta açılıyor, 8 mi? 9'da oradayız. Tanrı adına gidiyoruz, demokrasi adına.. işte şurada anne karnındaki bebek, işte burada Hitler! İstediğin kavram hangisiyse onla motive ol, hadi gidiyoruz!"'

Bahsettiğiniz bu iddiaların hiçbiri somut değil, hepsi iddia. Herhangi birinden fotoğraf getirebilir ve bunun işkence olduğunu söyleyebilirsiniz. Fotoğrafları kim çekti? O kim? Kimse bilmiyor. Bu kanıtların hiçbirinin doğrulaması yok, bu yüzden hepsi kanıtsız iddialar... Katar tarafından finanse ediliyor ve anonim bir kaynak olduğunu söylüyorlar. Yani hiçbir şey net ya da kanıtlanmış değil. Resimlerin hangi kişiyi gösterdiği belli değil. Sadece kafataslarıyla birlikte bir kafa resmi var. Bunun isyancılar tarafından değil de hükümet tarafından yapıldığını kim söyledi? Bunun Suriyeli bir kurban olduğunu, başka biri olmadığını kim söyledi? Örneğin krizin başında yayınlanan fotoğraflar Irak ve Yemen'den geliyordu.

Biz kendi mitimizi yarattık. Mit bir inançtır, bir tutkudur. Gerçeklik olmasına gerek yoktur. Bir iyilik, bir umut, bir inanç ve cesaret olması bakımından bir gerçekliktir. Bizim mitimiz ulustur, bizim mitimiz ulusumuzun büyüklüğüdür! Ve bu miti, bu yüceliği, tam bir gerçekliğe çevirmeyi istiyoruz. Geri kalan her şeyi, ikinci planda tutuyoruz.

Yahudi kaynağından çıkmış her iftira, bizim adamlarımızda onurlu bir yara açar. Yahudilerin en çok kötülediği kimse, bize daha çok yakındır veya daha çok bizdendir. Onların öldürücü bir nefrete hedef tuttukları kimse bizim en iyi dostumuzdur. Sabahleyin bir Yahudi gazetesini okuyup da, onda kendisinin iftiraya uğramadığını gören bir kimse, bir önceki yirmi dört saatinin boşa gitmiş olduğunu anlamalıdır. Çünkü vaktini iyi kullanmış olsaydı, Yahudi onun peşini bırakmayacak, onu kötüleyecek, kirletecek, ona iftira edecekti. Milletimizin, bütün insanlığın ve üstün uygarlığın bu öldürücü düşmanına karşı olan kimse, bu ırkın iftira ve düşmanlıklarına hedef olacağını bilmelidir. Bu prensipler, bizim taraftarlarımızın kanına ve iliklerine iyice işleyince, hareketimiz sarsılmaz ve durdurulamaz bir duruma gelecektir. Hareketimiz her araca başvurarak şahsiyete saygı duygusunu geliştirmelidir. İnsanî olan şeylerin hepsinin değerlerinin, şahsî değerde ve her iki fikir ve hareketin bir kimsenin yaratıcı kuvvetinin ürünü olduğunu hiçbir zaman unutmamak gerekir. Keza şu ayrıntı da unutulmamalıdır: Büyük olan bir şeye duyulan hayranlık, yalnız onun büyüklüğüne karşı bir minnettarlık borcunu temsil etmez, bu minnettarlığı duyanların hepsini birleştirip satan bir ilişki uzantısı olur.

Yahudi gazetelerin saldırısına uğramayan, onlar tarafından kötülenmeyen ve rezil edilmeyen kişi ne iyi bir Alman'dır ne hakiki bir nasyonal sosyalisttir. Gerçek bir nasyonal sosyalist Alman'ın zihniyeti inancının mertliği, iradesinin kuvveti tam ve en doğru şekilde milletimizin can düşmanının kendisine karşı gösterdiği düşmanlıkla ölçülebilir.

Marksizme etki ve nüfuzu sağlayan şey, hiç de Yahudi düşüncesinin gayretlerinin yazıyla ifade edilen ürünü değildir. Tam aksine, yıllar boyunca işçi kitlesini eline geçirmiş ve avucunun içine almış olan o şifahî propaganda dalgasıdır. Marksizmin kucağına düşmüş olan yüz bin Alman işçisinden yüz tanesi yoktur ki Karl Marx'ın bir eserini okumuş olsun. Karl Marx'ın eseri proleterler tarafından okunmamıştır. Aydınlar ve Yahudiler ise bu eseri bin kez okumuş ve incelemişlerdir.

Liste
Yükleniyor…