- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#pkk
ABD koruması olmasa Kandil kalır mı? Askeri operasyona falan gerek yok, ikmal yollarını kesse yeter. ABD ve AB emperyalistlerinin her alanda desteği olmadan PKK bugünkü durumunu koruyamaz.
1991 Körfez Savaşından bu yana PKK'nın ABD emperyalizmi ve İsrail'e karşı tek bir tavrını getirin, getiremezsiniz. 1991'den itibaren PKK merkez yönetimi, stratejisini ABD-İsrail ekseninde kurmuştur. Gerçekçidir, başka türlü kurması da beklenemez. Nitekim PKK yöneticileri, özetle şunu vurguluyorlar: 'ABD geldi, Irak'ı işgal etti, kuzeyde bir devlet kurdu. Böylece Diyarbakır merkezli Kürdistan'ı kurmanın modeli de oluşmuştur.'
PKK ile müzakere Kılıçdaroğlu'nun gündemindedir. Yeşil Sol Parti, Kılıçdaroğlu ile yan yanadır. Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağını, Türk askerini Irak ve Suriye'den çekeceğini açıklayan Kılıçdaroğlu ile iş birliği içerisindeler. Ne kadar histerik tip varsa CHP'nin dibindedir.
HDP’nin kapısında dilencilik yapan Başbakan (Ahmet Davutoğlu); bilesin ki PKK’yı kırmamak, kızdırmamak adına kanun tasarısını tekrir müzakere edecek kadar fossun, fuzulisin, korkaksın baştan ayağa fiyaskosun!
Erdoğan ve Davutoğlu'nun hiç mi milli ruhu hiç mi millet sevgisi kalmamıştır? Bunların mütareke yıllarındaki işgal komiserlerinden ne farkı vardır? Terör suçlusu bir katilin 10 maddelik ihanet metni tarihi bir karar süreci eşiği olarak nasıl yorumlanmakta, nasıl hazmedilmektedir? Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan Yardımcısı, İçişleri Bakanı, Grup Başkanvekili ve bir kurumun müsteşarı PKK'nın maskarası haline gelmeyi izzeti nefislerine nasıl sindirebilmişlerdir?
AKP'ye veren kardeşlerim, bir umuttur diyerek desteklediğiniz parti PKK'ya beyaz bayrak çekti. Görmeyecek misiniz? Muhafazakar, onurlu, Allah korkusuna haiz, ağzı dualı ve vicdan sahibi arkadaşlarım, arkasında durduğunuz parti Türkiye'yi teröristlere tapulamak üzeredir. Anlamayacak mısınız? Dolmabahçe'de Türkiye'nin başı öne eğilmiştir. Türk milleti inkar edilmiş, yok sayılmıştır. Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nu bırakarak kaçan yetmedi yurt topraklarını havaya uçuran, yetmedi geriliye geriliye İmralı'nın kollarına düşen vatansızlar PKK havarisi, PKK yandaşı, PKK yancılığında üste geçmişlerdir.
AKP ile PKK'nın gayrimeşru birlikteliği, bölücülük nikahı kıyılmasıyla resmilik kazanmıştır. Dolmabahçe Sarayı 100 yıl önce bile böyle bir kepazeliğe şahit olmamıştır. 1918'de boğaza demirlenmiş düşman gemilerinden İstanbul sokaklarına fırlayan müstevilerin pervasızlıklarıyla AKP- PKK'nın küstahlıkları hemen hemen aynı kapıya açılmıştır.
Erdoğan’ın izni olmadan PKK heyeti kurulamaz. Mısır’da İhvancı, Erbil’de peşmergeci, Kıbrıs’ta Rumcu, Ermenistan’da diasporacı, Kandil’de işbirlikçi, Ankara’da 36 etnik tetikçi aynı kişidir. Erdoğan her şey olmuştur ama bir tek Türk olamamış, bir tek Türklüğü içine sindirememiştir.
Başbakan’ın PKK’lılara karşı gösterdiği coşkun ve aşkın sevginin kendi içinde tutarlı bir yanı herhalde vardır. Sayın Erdoğan ya Kandil yetiştirmesidir, ya Türk düşmanıdır, ya da Türk milletinin kanını içmeye yeminli çevrelerin özel ve gönüllü görevlisidir. Sanıyorum bu üç seçeneğin dışında bir yorum yapmak imkansızdır.
PKK patentli bu önerileri uzlaşmacı yaklaşım olarak nitelendiren TÜSİAD'ın Başkanı, kurumunun bu yeni misyonunu bu sözlerle ortaya koymuştur. Bizim TÜSİAD'a öneri ve tavsiyemiz; eğer PKK'nın siyasi hedeflerini benimsiyorlarsa, bunları siyasi bir program haline getirerek, halkın önüne çıkmalarıdır. TÜSİAD'ın partileşme konusunda maddi kaynak sıkıntısı çekmeyeceği de açıktır. Bu bakımdan, siyasi platforma çıkmak; demokrasiye katkı adı altında, sütre gerisinden, siyasi fetva vermek kolaycılığından çok daha dürüst bir yol olacaktır.
Biz geçmişte gerillayı da çektik. Bu herhangi bir çözüme hizmet etmedi. Ortaya çıktı ki bunu PKK’yi tasfiye etmek için geliştirmişler. Artık gerillanın ülkeyi terk etmesi gibi bir şey söz konusu olamaz. Bu sorunu çözmek istemeyenlerin geliştirdiği çabalardır. Artık bunlar geride kalmıştır. Kimse ne gerillanın Kuzeyden çekilmesini bize dayatabilir, ne öyle silah bırakmasını dayatabilir. Bunlar kesinlikle gerçekleşmeyecek hususlardır. Bunlar çözümü istemeyenlerin baş vurduğu yöntemlerdir. Sanki sorunu çözmüş gibi gösterip toplumu aldatmadır. Herkes de biliyor ki daha silahlı mücadeleden vazgeçmenin koşulları yaratılmamıştır, bunun mekanizmaları yaratılmamıştır. Bunun yasaları yaratılmamıştır. Kürt halkı, PKK neye güvenerek silahlı mücadeleyi bırakacak, neye güvenerek silahlı güçlerini geriye çekecektir. Ortadoğu’da büyük bir savaş yaşanırken, DAİŞ güçleri, halkımıza, hareketimize, demokrasi güçlerine bu kadar vahşice saldırırken böyle bir ortamda silah bırakmak ne anlama gelir. Kendini katliama yatırma anlamına gelir. Bunun değil PKK tarafından hiçbir vicdanlı insan tarafından dile getirilemeyeceği, kabul edilemeyeceği çok açık bir şekilde görülmektedir.
Görevimden ayrılma sebebim belli. Peşmerge'nin PKK'ya yapacağı operasyon için ben ve dört arkadaşım Kuzey Irak'a gittik. Temasları yaptık. Yukarı rapor verdim. Bunlar PKK'yı temizler ama iplerini gevşek bırakmayın dedim. Her operasyon için kendi askerinizi kullanmazsınız. 2 Ekim'de operasyon başladı. 5 Ekim'de PKK ile peşmerge anlaştı. Talabani denen fahişenin ipini gevşek bıraktılar.
PKK olmasa Türkiye yöneticileri Kuzey Irak ile ilgilenmeyecekti. Oysaki biz Kuzey Irak'ta gördük. Oranın insanı Türk gibi hissediyor, TRT'yi izlemek istiyoruz diyorlar ama oraya Türk kültürü götüremeyen yönetim yüzünden İtalyan kasetleri izliyorlar.
PKK kamplarında helikopter iniş pistleri vardı. Orayı voleybol oynamak için mi kullanıyorlardı?
Marksist, Leninist birçok itirafçı gördüm. Bunlar "Beni kandırdılar, bana şunu teklif ettiler gittim." gibisinden cümleler kurmadılar. "Bir umut PKK'ya katıldım. Sonradan gördüm ki bu ideoloji ile bağlantıları yok. Kaçtım geldim." dediler ve bu adamların hepsiyle iyi anlaşmışımdır. Erkekçe, mertçe söylemiştir ne var ne yok. Bu tip adamlar PKK'ya karşı savaşmaya hazır adamlardır ve gerilla savaşını bilirler. Kullanalım bunları.
Eğer ateşkes olursa PKK dağdan indirilip yasallaştırılmaya çalışılacaktır. O zaman dağ savaşı değil şehir savaşına tutuşursunuz. Bu yanlıştır.
Stratejik savunma-stratejik denge-stratejik saldırı vardır. PKK bitmeye yakın olduğu zaman hep silah bırakalım, barış yapalım demiştir. Eğer devlet bunu kabul etmişse stratejik dengeye gelinmiş olacaktır. Bir sonraki adım saldırı olacaktır. Güç toplayacaklardır.
Kürt halkı hak istemiyor. Huzur istiyor huzur. Devletin yanlış politikaları PKK'nın musallatlığı yüzünden Kürt halkı bunalım içindedir.
Devlet ateşkes sürecinde Apo'nun PKK'ya verdiği emirleri biliyor muydu yoksa bilmiyor muydu? Ateşkes filan olmadı, hiç yoktu. Vali diyor ki PKK ateşkes ilan edildiğinden bu yana 200 saldırı yaptı. Askere yapılmadığı için saldırı değeri taşımıyor mu? Oranın halkının can değeri yok mu? Bu da ateşkesi bozmaktır.