- Henüz kategori yok.
-
Müge Anlı ile Tatlı Sert Yeni Sezonunda Şüpheli Ölüm v…10.11.2025
-
Tera Yatırım Teknoloji (TEHOL) 2025/9 Döneminde Net Kâ…10.11.2025
-
EPDK'dan Ekim Ayında Enerji Piyasalarında Yoğun Lisans…10.11.2025
-
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 87. Ölüm Yıldönümün…10.11.2025
-
10 Kasım Anması: İki Dakikalık Saygı Duruşu ve Sirenle…10.11.2025
-
Montella'dan İrfan Can Kahveci Çağrısı: Kararın Nedeni…10.11.2025
-
Borsa İstanbul'da İki Yeni Halka Arz: Pasifik Holding …10.11.2025
-
İzmir'de 31. Ata'dan Ana'ya Saygı Koşusu Yoğun Katılım…10.11.2025
-
Erdoğan'dan Dış Politika ve Savunma Sanayii Açıklamala…10.11.2025
-
E-Devlet Kapısı Dijitalleşmede Zirveye Koşuyor: Yeni H…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#özgürlük
Yaşam kendi içinde anlamlı değildir. Boş bir tuval gibidir. Anlamın yaşamın içinde yaratılması gerekir; anlam önceden verilmez. Sana özgürlük verilir, yaratıcılık verilir, sana yaşam verilir. Anlam yaratmak için gerekli olan her şey verilir. Anlamı oluşturan temel unsurların hepsi verilir ama anlam verilmez. Anlamı sen yaratmak zorundasın. Üzerine bir resim yap.
Hayatın hedefi özgürlüktür. Özgürlük olmadan hayatın anlamı yoktur. Özgürlük politik, sosyal ya da ekonomik özgürlük anlamına gelmez. Özgürlük zamandan, zihinden, arzudan özgür olmaktır. Zihnin varolmadığı anda evrenle bir olursun; evren kadar sınırsız ol.
Bencillik, insanın istediği gibi yaşaması değil, başkalarını kendi istediği şekilde yaşamaya zorlamasıdır.
Doksan derecelik bir açı beni etkilemez; insanoğlu tarafından yaratılmış dümdüz, katı ve değişime açık olmayan şeyler de ilgimi çekmez. Beni esas etkileyen özgür ve hassas eğrilerdir; bu eğrileri ülkemin dağlarında, hızla akan akarsularında, denizin dalgasında, sevilen kadının vücudunda bulabilirsiniz. Eğrilerden oluşur tüm evren, Einstein'in eğrisel evreni.
Düşünceme zincir vurmuyorum; bu, ilk özgürlüğümdür. İnsani olan tüm eğilimlerimi pratikte yaşamaya çalışıyorum; bu, ikinci özgürlüğümdür. İçimdeki yeteneklere kendilerini ispatlama olanağını sunmaya çalışıyorum; bu, üçüncü özgürlüğümdür. Başkalarının özgürlüğü için mücadele ediyorum; bu, dördüncü özgürlüğümdür. Yıkmayı kendimden başlatıyorum; bu ise çıplaklığımdır.
Sinagogların yakıldığı, Yahudilerin terörize edildiği, mezarlıklarına küfredildiği özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ülkesi Fransa'dan utanıyorum.
Özgürlük adına lime lime kesilmeye, işkence çekmeye, hatta ölmeye razı insanlar tanıyacaksın. Umarım onlardan biri olursun.
Gün doğmadan, Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola. Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında, İçinde bir iş görmenin saadeti, Gideceksin Gideceksin ırıpların çalkantısında. Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı; Sevineceksin. Ağları silkeledikce Deniz gelecek eline pul pul; Ruhları sustuğu vakit martıların, Kayalıklardaki mezarlarında, Birden Bir kıyamettir kopacak ufuklarda. Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin; Bayramlar seyranlar mı dersin, Şenlikler cümbüşler mi? Gelin alayları, teller, duvaklar, Donanmalar mı? Heeey Ne duruyorsun be, at kendini denize: Geride bekliyenin varmış, aldırma; Görmüyor musun, Her yanda hürriyet; Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol; Git gidebildiğin yere...
Ben ülkemin kalkınmasını, insanlarının özgürleşmesini, modernleşmesini bir çocuk gibi iyi niyetlerle istedim hep.
Olabiliyor işte, oluyor. Özgürlük iddiasında olan bir hareket, bölgeyi insansızlaştırarak, tarihi mirası yok ederek, nasıl bir gelecek tahayyül ediyor bilinmez ama kendi aklınca geleceğe bir çeşit ‘yatırım’ yapıyor!
Olma kula kul, öpme el ayak, kirlenmesin ağzın. Ya ver canını insan için ya da etme kalabalık dünyamıza!
Özgürlüğün ne olduğunu anlayabilmek için yüzyıl daha geçecek. Bugün artık onu açık saçık biliyoruz. İnsanın özgür olabilmesi demek, yeteneklerini, eğilimlerini, beğenilerini serbestçe geliştirebilmesi olanaklarına sahip olması demektir. Buysa ancak doğanın ve toplumun nesnel yasalarını insanların kendi yararlarına kullanabildikleri ve gelişmenin bütün ön koşullarını yaratabildikleri bir toplumda gerçekleşebilir. Böylesine bir toplum varlaşmadıkça özgürlük boş bir sözden ibarettir ve sakal bırakma özgürlüğü anlayışından öteye geçemez. Ünlü bir diyalektikçi şöyle der: “Özgürlük, doğa yasalarından bağımsızlık düşü değildir. Tersine, bu yasaları öğrenmek ve onları belli amaçlar için kullanabilmek demektir. Bu dış doğa yasaları için olduğu kadar, insanın beden ve ruh varlığını yöneten yasalar için de böyledir. Demek ki irade özgürlüğü denen şey, nedeni bilerek karara ulaşmak yetisinden başka bir şey değildir. Bir insanın belli bir sorun üstünde karara varma özgürlüğü, bu kararın tutarlılığını belirten zorunluluğa bağlıdır. Kararsızlık, çeşitli ve çelişik bir sürü karar olanağı arasından bilgisizliği seçmek demektir. Sonuç olarak özgürlük, doğadan gelen zorunlulukları tanıyıp bilerek, hem kendi üstümüzde hem de dış doğa üstünde sözünü yürütür olmaktır. Böylece özgürlük, tarihsel gelişimin zorunlu bir ürünüdür.
Arabesk, ‘Arap etkinliği’ demek. Oysa benim yaptığım çalışma, halk müziğinden sanat müziğine uzanır, Adriyatik’ten Çin’e kadar olan geniş bir alandaki özleri anlatır. Teknik olarak da tüm teknikleri kullanırım. Klasik batı, rock, caz… Özgürüm. Ama ruh, öz bizimdir.
Köpürerek koşuyordu atlarımız
Durgun denize doğru
Bu uçuş, güvercindeki,
Özgürlük sevinci mi ne!
Öpüşmek yasaktı bilir misiniz,
Düşünmek yasak,
İşgücünü savunmak yasak!
Işık kör edicidir, diyorlar, özgürlük patlayıcı. Lambamızı bozan da, özgürlüğe kundak sokan da onlar.
Oyuncu olarak, rol gereği de olsa, normalde yapamayacağınız birçok şeyi yapabilirsiniz. Başka hangi meslek bu imkanı sunuyor?
Fotoğraf, özgür olduğum bir alan. Bu nedenle profesyonelce yapmak istemiyorum. Hata yapması da keyifli.
Özgürüz, özgürüz ya, doğrusunu isterseniz ancak birbirimizi kandırmakta, birbirimize kanmakta, en ileri gelenimiz de kendimizi kandırmakta özgürüz.