Özgürlük amacı olan bir hareket kesinlikle kadının özgürlüğünü esas almak zorundadır. Kadının özgürlük düzeyi toplumun özgürlük düzeyidir. Kadının özgürlük düzeyi erkeğin de özgürlük düzeyidir. Ortadoğu’da kadın oldukça geri planda tutulmakta. Denge tamamen erkek egemenliğinden yanadır. Bütün iktidarlar erkek egemen zihniyete dayanmaktadır. Özgürlük amacını taşıyan hareket kadın özgürlüğünü esas almak zorundadır. Kadın özgürlüğünü esas almak demek toplumu esas almak demektir. Gerçek özgürlük, demokrasi, eşitlik kadın özgürlüğünden geçmektedir. Nasıl ki Avrupa rönesansı, reformu geliştirdi ve onun üzerinden gelişmeyi sağlayıp bugünkü düzeyi yakaladı, Ortadoğu’nun reformu, rönesansı da kadının özgürlüğünden geçiyor.
- Henüz kategori yok.
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Haftanın Eleme Heyecanı: 7 Kasım…09.11.2025
-
8 Kasım 2025 Çılgın Sayısal Loto Sonuçları Belli Oldu:…09.11.2025
-
Ben Leman'da Gerilim Dorukta: Kaybolan Çocuklar İçin U…09.11.2025
-
Parma - Milan Maçı Ne Zaman, Hangi Kanalda? İşte Serie…09.11.2025
-
Hertha Berlin'in Genç Yıldızı Kennet Eichhorn Avrupa D…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#ortadoğu
Ortadoğu'da bütün tezgahlar ABD tarafından planlanır, İngiltere'ye gönderilir ve İngiliz istihbaratı yapar.
Suriye ve Libya arasında muazzam farklılıklar var. Esad, Kaddafi değil. Kaddafi, üzülerek söylüyorum bir "çılgındı". İkinci olarak Libya'daki muhalefet ciddi, önemli oyunculardan oluşuyordu. Siyasi ve askeri olarak ülkenin büyük bir bölümü çatışmaların başladığı dönemden yarısına kadar kontrol altına alınmamıştı. Bu durum Suriye için geçerli değil. Bu nedenle sorun Suriye'de çok daha karmaşıktır. Ve görünüyor ki basite indirgenmiş çözümlerde en iyi alternatifler olmayacak.
Rivayete göre, Churchill Ortadoğu'yu olduğu gibi Türklere geri vermenin daha iyi olacağını söylemiştir; herhalde bu hediye T.C. tarafından asla kabul edilmezdi.
Ortadoğu'nun önemi de eskiye oranla hızla azalıyor. Bir zaman sonra da önemini tamamıyla yitirecek. Neden böyle düşündüğümü açıklayayım. Arap dünyasının fosil yakıtlar haricinde herhangi bir ürünü yok. Petrol ve doğal gaz haricinde Arap dünyasından ihraç edilen ürünlerin toplamı 5.5 milyonluk nüfusa sahip Finlandiya’nınkileri geçmiyor. Er ya da geç petrol ve doğal gaz bitecek ya da yerini başka yakıtlara bırakacak. Bunun sonucunda Ortadoğu'nun önemi de kaybolacak.
Arap devletleri, 1-2 istisna hariç, yapay nitelikli olmalarına karşın bağımsız devletlerini ve toprak bütünlüklerini korumak konusunda hayret verici ölçüde ısrarlı olmuşlardır.
Ortadoğu'nun diğer ülkelerinde Hıristiyanların ya çok dikkatli olmaları gerekiyor ya da ülkeyi terk etmeleri gerekiyor. Ama İsrail'de durum böyle değil. Sizler bizim kardeşlerimizsiniz ve tüm dinlerin haklarını savunduğumuz gibi Hıristiyan haklarını da savunuyoruz.
Ortadoğu'da hayatın güvenli olduğu ve Hıristiyan toplumunun büyüyüp gelişeceği tek yer vardır. Orası da İsrail Devletidir.
Ortadoğu'da yanlış olan İsrail değildir, Ortadoğu'da doğru olan İsrail'dir. Tahran'daki tiranlık kendi halkına zulmetmektedir. Tahran'daki tiranlık, Afganistan ve Irak'taki Amerikan birliklerine yönelik saldırıları destekliyor. Tahran'daki tiranlık; Lübnan'ı, Gazze'yi zapt ediyor. Tahran'daki tiranlık, dünya çapında teröre sponsorluk yapıyor. Nükleer silaha sahip bir İran, Orta Doğu'da nükleer silahlanma yarışını ateşleyebilir. Bu, teröristlere nükleer bir şemsiye verecektir. Bu, nükleer terörizm kabusunu dünya çapında açık ve mevcut bir tehlike haline getirecektir. Bunun ne anlama geldiğini anlamanızı istiyorum. Bombayı her yere koyabilirler. Onu bir füzeye koyabilirler. Limandaki bir konteyner gemisinde de olabilir, metrodaki bir bavulun içinde de. Artık ülkeme yönelik tehdit hafife alınamaz. Bunu reddedenler kafalarını kuma sokuyorlar. Altı milyon Yahudinin öldürülmesinin üzerinden yetmiş yıldan az bir süre geçtikten sonra, İran'ın liderleri Yahudi halkının soykırımını inkar ederken, Yahudi devletinin yok edilmesi çağrısında bulunuyor. Bu tür zehir saçan liderlerin, ülkelerin gezegendeki her saygın yerden men edilmesi gerekir. Ancak öfkeyi daha da büyüten bir şey var; Öfkenin olmayışı. Uluslararası toplumun büyük bölümünde, yok olmamıza yönelik çağrılar tam bir sessizlikle karşılanıyor..! Daha da kötüsü, çünkü İsrail'i İran'ın terör vekillerine karşı savunduğu için kınamak için acele edenlerin sayısı çok fazla. Bir daha asla derken, bir daha asla demek istiyoruz!
Mısır'da Amerikan emperyalizm kaybetti; Mısır halkı kazandı! Mısır’da Ortaçağ kaybetti; laiklik ve çağdaşlık kazandı! Mısır’da dinsel, mezhepsel ve etnik bölücülük kaybetti; millî birlik ve millî bayrak kazandı! Mısır’da emperyalizm işbirlikçiliği ve gericilik kaybetti; Arap halklarının Milli Demokratik Devrimlerinin simgesi olan Nasır kazandı! ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi kaybetti; Orta Doğu halklarının bağımsızlık ve birlik arzusu kazandı! Mısır’da yalnızca Mısır değil, Suriye, Türkiye, Irak, İran ve tüm bölge ülkeleri ve halkları tarihi bir zafer kazandı!
IŞİD dediğimiz yapı radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir. Ama oraya katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu.
Türkiye’nin başlattığı operasyon, ABD, AB, Rusya, NATO yanında, Çin, İran, Irak, Suriye, İsrail, Ürdün, Lübnan’a da verilen bir mesaj aslında ve bu operasyonun bölgede kalıcı etkileri olacak ve bundan sonraki süreci radikal olarak etkilenecek.
Fransızlar 1830’da Cezayir’i sömürgeleştirdi, 1839’da da İngilizler Aden’i. Tunus da böylece elde edildi 1881’de. Mısır 1882, Sudan 1848, Libya ile Fas 1912. 1920’de de Avrupa bölüşüverdi Ortadoğu’yu. Bu arada Türkiye’yi paramparça etmek istediler. Batı’nın sömürgeci belkemiği, Mustafa Kemal Atatürk’le, Türkiye’de kırıldı.
Ortadoğu ve dünyadaki büyük savaşlar, Doğululaşmaktan daha çok Batılılaşmaya verilen önem ve ağırlıktan kaynaklanıyor. Ortadoğu'da son iki yüzyılda, iki medeniyet her alanda kıran kırana savaşıyor. Seküler Batı medeniyeti, bir gül bahçesine düşen göktaşı gibi, kutsal kaynaklara dayanan Doğu medeniyetinin bütün değerlerini yerle bir etti.