#öldürmek

Öldürmenin bazen gerekli olduğunu biliyoruz, sezgilerimiz bize bu yüzden bir insanı öldürmekle bir karıncayı öldürmenin büyüklüğü arasında bir fark olduğunu söylüyor. Çok az insan bir insanın hayatta kalmak adına bir hayvanı öldürme hakkını sorgular. Aslında, insanlar sürekli öldürmek zorunda. Vücutlarımız durmaksızın bakteri ve virüsleri öldürüyor. Yürürken ayaklarımızın altında kalan bitkileri öldürüyoruz. Öldürmek bütün hayat çemberinin ciddi bir parçası. Ama bir virüsü öldürmek bir ineği öldürmekle aynı ahlâki büyüklüğe sahip değil.

Savaş denen bu dehşeti kim sever ki? Belki et yiyenler, daha önce öldürmüş olmaları itibariyle, (kuşları, memelileri, o narin yaralı geyiği, tilkileri) öldürme ihtiyacını yeniden hisseder. Kasap kanlı önlüğüyle kan akıtmayı, cinayeti körükler. Neden olmasın? Yavrucuk bir buzağının boğazını kesmekle kardeşlerimizin boğazını kesmek arasında yalnızca bir adım var. Bizzat bedenlerimiz katledilmiş hayvanların canlı mezarı konumundayken, yeryüzünde ideal yaşam koşullarını nasıl bekleriz?

Hiçbir şart altında... Bir hayvanı; yemek için öldürme. Ben hayatımda asla et yemedim. Asla, tadının nasıl olduğunu bile bilmem. Vejetaryenlikten gurur duyduğumdan filan değil. Ama bunu yapamıyorum. Ve öldürmek; bir endüstri haline gelmiş. İnsanları doyurmak için hayvanları öldürmek...

Liste
Yükleniyor…