#mütevazılık

Yarın unutulacaktır, televizyon şöhreti. Yeni diziler gelip, götürecektir onu. Beni en ufak şekilde etkilemiyor; alkışlar, gürültüler, fotoğraf çektirmek istenmesi. Yarın unutulacağını, çok iyi biliyorum. Ben nereden geldiğimi biliyorum; Anadolu yollarının tozunu yuttum, sırtımda kalas taşıdım, dekor taşıdım. Valiler, belediye başkanları beni yemeğe beklerdi, gitmezdim; önce kamyona yüklerdim, son malzemeyi. Kısacası, bu şöhretin bana kazandırdığı, fazladan hissettirdiği bir şey yok.

Star değilim. Değilim. Oyuncuyum ve işimi çok seviyorum. Ortaokul ve liseden itibaren aklımda başka hiçbir şey yoktu. İzlenilmek ve fark edilmek, bu işin özünde olan şeyler ve zaman içerisinde popülerlik getiriyor ama aslında mesleğim oyunculuk olarak devam ediyor, starlık olarak değil. Starlık, işimi yaptığım sürece yanımdan yürüyen ve kapılmadığım bir kavram. Hiçbir zaman bir adım önünüze geçmemesi ve kontrolsüz bırakılmaması gerekiyor.

Bizim halk zayıflığı sevmiyor. Zayıflığın ne şekilde olursa olsun sergilenmesini bir erdem olarak görebilecek bir gelenek yok. Biraz da bu nedenle Erdoğan bu kadar oy alıyor. Mütevazılık falan hiçbir zaman gerçek bir üst değer olamamıştır bizde. Bir ortamda mütevazı olmaya kalkarsanız saygı hemen azalmaya başlar, hissedersiniz. Kültürün bütün elemanları insanları şişinmeye, öğünmeye, defolarını gizlemeye itiyor. Bu da çok ağır bir yük taşımamıza neden oluyor. Gizlenecek şeyler devamlı birikiyor. İtiraf kültürü gelişse, bunları söylediğimiz zaman takdir görebileceğimizi düşünsek bunları açığa çıkaracağız. Yükten kurtulacağız. O zaman politikacı da özür dilemek için adeta fırsat kollayacak belki. Takdir göreceğini düşünecek. Ama bugün düşünmüyor, çünkü özür dilediği anda işini bitirecekler.

Liste
Yükleniyor…