- Henüz kategori yok.
-
La Liga'da Celta - Barcelona Karşılaşmasında Erken Gol…09.11.2025
-
Uluslararası İşbirliğiyle Viyana'da Terör Hedefli Hama…09.11.2025
-
Trabzonspor, Manisa Basket'i Deplasmanda Mağlup Ederek…09.11.2025
-
Van Ferit Melen Havalimanı Erken Açılıyor: Uçuşlar 17 …09.11.2025
-
NBA Heyecanı: Bucks, Rockets Karşılaşması Canlı Yayın …09.11.2025
-
Yer Çekimi Sırları: Hangi Şartlarda Tartıda Daha Az Çı…09.11.2025
-
Lewandowski ve Szczęsny İlk Onbirde: Barcelona, Celta …09.11.2025
-
Real Madrid, Rayo Vallecano Deplasmanında Berabere Kal…09.11.2025
-
A Milli Takım'da Dünya Kupası Elemeleri Öncesi Son Vir…09.11.2025
-
Benfica, Casa Pia Karşısında Kritik Mücadelede: Kadrod…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#mülkiyet
Yurtseverlik genellikle ilkelerin üstünde gayri safi bir mülk sunumu niteliğindedir.
Siyasi ve dini dogmalar aksini iddia etse de hayvanlar bize ait değildir. Onlar eşya ya da mal değildir. Hissetmek ve düşünmekten aciz yaratıklar değildir.
Modern devlet, biçimi ne olursa olsun, özü itibariyle, kapitalist bir makinedir, kapitalistlerin devletidir, toplam ulusal sermayenin ideal kişileşmesidir. Üretici güçleri ne kadar çok kendi mülkiyetine geçirirse, o kadar çok gerçek kolektif kapitalist durumuna gelir, yurttaşları o kadar çok sömürür. İşçiler ücretli işçi, proleter olarak kalırlar. Kapitalist ilişki ortadan kaldırılmaz. Bilakis doruğuna tırmandırılır.
Bunun adı kardeşlik: ‘Sen ürettin, ben üretmedim; biz dostuz; haydi paylaşalım’, ‘sen bir şeye sahipsin; ben bir şeye sahip değilim; biz kardeşiz; haydi paylaşalım.
Bireyselliğine saygı gösterildiği, emeğini özgürce kullanabildiği ve emeğinin karşılığı da kuruma altında olduğu sürece hiç kimse yönetime karşı gelmeyecektir.
Bireysellik, özgürlük ve mülkiyet, insanlar yasa yaptığı için var değildir. Bilakis, halihazırda bulunan bu üç unsur insanı yasa yapmaya sevk etmiştir.
Köleliğin kişisel bağımsızlığını, eziyetle özgürlüğünü ve yağmalayarak mülklerini anlamak kolaydır.
Hayvanların mülk statüsü, kölelere sahiplerinin, kadınlara eşlerinin ya da babalarının malı olarak muamele edilmesinden hiç de farklı değil. Hissetme yetisine sahip varlıkların köle ya da mal statüsüne indirgendiği hiçbir durumda, “sahip”leriyle aralarında çıkan çıkar çatışmasında kazanan taraf onlar olmayacaktır. Köle sahiplerinin kölelerini nedensiz yere öldürmesini yasaklayan kanun hiçbir zaman uygulanmadı, çünkü mahkemeler kendi “mal”ına kasten zarar veren bir kişinin geçici delilik yaşadığına karar veriyordu. “Parmak hesabı” ifadesi, erkeklerin eşlerini başparmaklarını geçecek kalınlıkta bir sopayla dövmesini yasaklayan bir kanuna dayanır. Bu, kocalarının malı olarak görülen ama ahlakî muameleyi de hak ettikleri düşünülen kadınları korumak amacıyla tasarlanmış “refah temelli” bir yasaydı.
Hayvanlar sadece meta olarak görülmeye devam ettikleri sürece, onlara karşı uygulan muamelelerde anlamlı farklılıklar gerçekleşmez.
Yıllar önce hukuk fakültesinden bir arkadaşımın hamster'ını sahiplenmiştim. Bir gece hamster hastalandı, ben de acil hizmet veren bir kliniği aradım. Veteriner, acil ziyaretler için asgari ücretin 50 dolar olduğunu söyledi ve bana 3 dolara 'yenisini' alma imkanım varken neden o hamster için bu kadar masraf yapmak istediğimi sordu. Buna rağmen hamsterı o veterinere götürdüm, ama bu olay, hayvanların ekonomik meta statüsünü net biçimde idrak etmemi sağladı.
ABD'de insan köleliğini meşrulaştırmak üzere öne sunulan gerekçelerden biri, kölelik kurumu olmasa kölelerin çoğunun var olmayacağıydı. ABD'ye getirilen ilk köleler çocuk doğurmaya zorlanmış ve çocukları da mal olarak kabul edilmişti. Böyle bir sav bugün bize saçma gelse de, -ister insan ister hayvan olsun- bir mülkiyet kurumunun meşru olduğunu varsayıp, sonra da bir mala mal muamelesi etmenin doğru olup olmadığını soramayız. Bu sorunun yanıtı başından bellidir. Öncelikle, hayvan (ya da insan) mülkiyeti kurumunun ahlaken meşru olup olmadığını sormamız gerekir.
Bir canlının var olmasından bir şekilde sorumlu olmamız, ona kendi kaynağımız olarak muamele etme hakkını bize vermez. Öyle olsaydı, kendi çocuklarımıza da, kaynağımız olarak muamele etmemiz meşru olurdu. Ne de olsa onlar da bizim eylemlerimiz ve kararlarımız -çocuk doğurma kararlarımız ya da kürtaj yaptırmama kararımız- olmasa dünyaya gelemezlerdi.
Hayvan haklarını kabul etmek, his ve duyguları olan hayvanlara eşya veya mülk muamelesi yapmama gibi bir sorumluluğumuz olduğunu kabul etmek demektir. Buradaki ilginç soru ise ineğin kendisine gaddarca davrandığı için çiftçiye dava açıp açmayacağı değil, öncelikle ineğin neden çiftlikte olduğunu sormak olacak.
İnsan olmayan herhangi bir duyguyu mülkümüz olarak, bir kaynak olarak, amaçlarımız için kullandığımız ve öldürdüğümüz bir şey olarak değerlendirmeyi haklı çıkaramayız.
Hayvanlar mülkiyet olduğu için, insanlara verilirse işkence olarak göreceğimiz "insancıl muamele" olarak düşünüyoruz.
Anarşizm, insan aklının din egemenliğinden ve insan bedeninin mülki baskıdan özgürleşmesi için; devletin zincir ve kısıtlamalarından özgürleşmek için vardır. Bireylerin özgürce gruplaşmasına dayalı bir sosyal düzendir.
Kadınların mülk olarak muamele gördüğünü düşündüğümüzde, çocuklarımıza, bizim uygun gördüğümüz gibi imha edilmek üzere mülk olarak davranmamız gerektiği konusunda aşağılayıcı oluyor.
İspanya’da, Amerika’da ve her yerde, sarayları ve şehirleri yaratan bizleriz, biz işçiler onların ellerindekini almak için başkalarını da inşa edebiliriz ve daha iyilerini. Biz yıkımlardan hiç mi hiç korkmuyoruz.