Kolay kazanılan zaferler ucuzdur. Kazanmaya değer olanlar ise zorlu bir savaşın sonunda gelir.
- Henüz kategori yok.
-
TOKİ Sosyal Konut Projesi'ne Rekor İlgi: Başvurular TC…11.11.2025
-
Kamerunlu Futbolcu Nicolas Ngamaleu Aldatma Skandalıyl…11.11.2025
-
Diyarbakır Kulp'ta Viyadük İnşaatında Korkunç Kaza: 3 …11.11.2025
-
İstanbul Başsavcısı Akın Gürlek, İmamoğlu Hakkındaki '…11.11.2025
-
İspanya Milli Takımı'nda Türkiye Maçı Öncesi Lamine Ya…11.11.2025
-
EPDK'dan Kış Dönemi Elektrik Üretimine Esneklik Kararı11.11.2025
-
11 Kasım 2025 TV Yayın Akışı: Show TV ve Diğer Kanalla…11.11.2025
-
Pakistan-Sri Lanka ODI Serisi Başlıyor: Kaptan Shaheen…11.11.2025
-
Muğla İçin Güncel Hava Durumu Raporu ve Beklentiler11.11.2025
-
Lamine Yamal, Tartışmalı Sakatlık Süreci Sonrası Türki…11.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#mücadele
Cesaret… ah evet! Eğer bir kişi sahip olabilseydi… Hayat daha yaşanabilir olurdu, her şeye rağmen.
Ben yaptığım her şeyi çocukken kurduğum hayalleri yapmak için yapıyorum. Hayatıma dair hayal ettiğim her şeyi yaptım. Yapacağım hiçbir şey kalmadı hayatıma dair. Bundan sonra ancak biraz daha iyisini yapabilir miyim diye uğraşırım. Olmazsa da şu andan itibaren çok gönül rahatlığıyla gözümü kapatıp gidebilirim. Yapılabilecek her şeyi yaptım. Türkiye'de 14 metreye 8 metre plastik makyajdan yapılmış bir beyin sahnesi kurdum. Plastik makyajla yine Rock'n Coke'ta koza şeysini de yaptım. Türkiye'de yapamazsın o brutalleri, Türkiye'ye sokamazsın dediler yaptım. Herhangi bir kanalda yayınlatamazsın dediler yaptım. Herhangi bir kanalda çıkıp söyleyemezsin dediler yaptım. Hayatta sevmezler dediler sevildim. Bir kitle oluşturamazsın dediler o kitle onlara öyle bir kitledi ki. Hedefimiz hep şu oldu: Büyük adımlar atıp hemen zirveye ulaşmak yerine küçük adımlar atıp doğru hareketler yapmak. Hâlâ küçük düşünüp büyük oynamaya çalışıyorum. Hâlâ bir şeyler için vaktim varsa çok büyük acele etmeme gerek yok diye düşünüyorum.
Hemen hemen her tiyatro temsilimizin sonunda Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Sakarya Türküsü'nü okudum. O Sakarya Türküsü'nde bir mısra var ki, beni dehşete düşürür; "Siz hayat süren leşler". Ve hayatım boyunca hayat süren leş olmamak için mücadele ettim.
35 yıl önce tiyatro yapacağımız zaman afişler için, kostümler için arkadaşlardan borç alırdım, bugün de değişen bir şey yok! (1999 yılında söylediği bir söz)
Partizan
Ne bir sır
Ne bir gizemdir
Bir bilseniz kardeşler
Ölesiye güzeldir.
Bir sevdadır O
Kalbimizin derinliklerinde
Hemi de
Öyle bir sevda ki
Yedi başlı devlerin
Beylerin bankerlerin
İğrenç işkencecilerin
Kalbimizin derinliklerinden sökemediği
Bir kara sevda
Umuttur O
Yarınımızı süsleyen
Güçlü ve eğilmez
Kaya gibi dimdik
Kan
Barut
Ve ateş ortasında açan bir çiçek
Yediveren bir güldür O
Dağların doruklarında yanan
Tek bir ateştir.
Güneştir O
Bizi ısıtan
Zalimi yakıp kavuran
Silahtır
Düşmanı canevinden vuran
Işıktır yolumuzu aydınlatan
Partizan
Bedrettin'in düşüncesi
Köroğlu'nun savaşçılığı
Pir Sultan'ın kararlılığı
Kawa'nın sabrıdır
Ferhat'ın aşkıdır
Dağları delen
Ahmet'imin kurşunu
Zeki'min ödüdür
Hem ölü
Hem diridir O
Bedeninde kızıl güller taşıyan
Ölürken bile yaşayan
Kıvılcımdır
Bozkırı tutuşturan
Bakmayın şimdi
Boynunun büküklüğüne Onun
Ne bir Eylül fırtınası
Ne bir karakış
Ne de bir bahar dolusu
Solduramaz onu
Çünkü
Habire sulanıyor O
Şahdamarlarımızdan akan
Şarıl şarıl kanlarla
Onu görmek mi istiyorsunuz?
Göğe bakın
Çakan şimşektir
Sayamayacağımız yıldızdır O
Suya bakın
Yüzen balıktır
Bil cümle hayattır O
Göremediniz mi?
Kendinize bakın
Sizsiniz
Halktır O
Bilmem nasıl başlamalı?
Ne demeli,
Nasıl etmeli, Gulasor?
Dün gece yoldaydım,
Arka koltukta kırk numarada
Dimdik uyuyamadım.
Akıp giden arabanın seyrine uyan
Düşlerimi anlatmak istiyorum sana...
Geleceğin düşü ne kadar güzel,
Ve ne kadar ince...
Düşlerim, kıpırdayan, daldan dala konan
Bir serçenin canlılığını, kıvraklığını
Ve hareketlerindeki karmaşıklığı andırıyordu.
Ama bu düşler hayal değil!
Olacak ve olması gerekenin beynime yansımasıydı.
Bazen, en barbar gericiliğin, zülmun ve acının
Özgürlük türkülerini dindiremediği
Munzurun, Torosların doruklarındaydım.
Ateşler yakılı, mavzerler çatılı
İçimdeki ateşle, doğanın o dondurucu soğuğu
Birbirine karşı savaşıyor.
Nöbetteki yoldaş da
İnceden inceye bir türkü tutturmuş:
“De lori, lori, berxamın lori“
Bir iç geçiriyorum derinden,
Nedendir bilmem
302 Mercedesin artan hızına uyuyor düşlerim.
Bir baskındayım bazen,
Elimde dünya gericiliğine kan kusturan
Halkların silahı!
Kendimi yivle set arasında dönen,
Ve döne döne düşmanın ciğerlerini dağlayan
Kızıl kurşunlarda hissediyorum.
Toroslardan geçiyoruz.
İnce Memedi düşünüyorum.
Kel Abdi'yi, Memedin gün batmadan
Anafartaları aşan kanatlı atını,
Hatçe'ye olan aşkını...
Sonra,
Sonra, sen geliyorsun aklıma,
Seni düşünüyorum Gulasor!
Al yanağını,
Bal dudağını
Zülüf saçını,
O minicik yüreğini düşünüyorum.
Bildiğin tek Kürtçe cümle geliyor aklıma:
“Ez buka Kurmancanım“
İçin için gülüyorum...
Uyumuşum, çok kısa bir süre,
Şimdi buradayım...
Anandan aldım haberi, yakalamışlar seni.
İçim buruk, yüreğim çok daha katı.
Üzülmedim diyemem, üzüldüm.
Ama, yanıp yıkılmadım...
Bilmem, biliyor musun?
Düşman zindanda yenilmez diye düşünme hiç,
Hatırla İbrahim'i,
Mehmet Zeki'yi,
Orhan'ı!
Daha kurumadı Cihan'ımızın kanı
Haykır sancağımızdaki kızıl şiarı!
Açıktan olmasa bile,
İçten içe:
"Gerillalar Ölmez, Yaşasın Halk Savaşı!"
Sana diyeceğim şu ki:
Sen olmasan da, olur.
Ama,
Olmanı istiyorum Gulasor
Zindan kapıları sizi içeri almak için açılıp, idam sehpaları sizin için kurulduğunda biliniz ki; davanız meyve vermeye başlamıştır artık.
Eğer ki kafama bir kurşun sıkılırsa, bırakın ki bu kurşun kapılar ardında saklanan eşcinsellerin kapılarını kırıp geçsin.