- Henüz kategori yok.
-
Galatasaraylı Eren Elmalı Bahis Soruşturmasında: PFDK'…10.11.2025
-
Türk Futbolunda Kapsamlı Bahis Operasyonu: Tutuklamala…10.11.2025
-
Endonezya, İnsan Hakları İhlalleriyle Anılan Suharto'y…10.11.2025
-
Motorine Yeni Zam Geldi: Litre Fiyatları Yükselişte10.11.2025
-
Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit'in Başrolündeki 'Yan Ya…10.11.2025
-
Yatsı Namazının İslam'daki Yeri ve Kılınış Rehberi10.11.2025
-
PFDK'dan Zorbay Küçük Hakkında Kritik Karar: İdari Ted…10.11.2025
-
Çanakkale'de Yoğun Yağış Dönemi Başlıyor: Hafta Ortası…10.11.2025
-
Zuhal Topal'la Yemekteyiz'in Renkli Yarışmacısı İman D…10.11.2025
-
Başkent EDAŞ'tan Ankara Elektrik Kesintisi Duyurusu: H…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#mücadele
Tiyatro oyunlarımı bir çok dilde ve ülkede, ve büyük tiyatrolarda dinlemiş durumdayım. Ve bugün ilk olarak bir oyunumu Esperanto dilinde duyuyorum. Kendimi siz amatör oyuncuların arasında olduğum kadar başka hiç bir yerde bu kadar duygusal hissetmemiştim. Esperanto’nun çok müziksel bir dil olduğunu düşünüyorum. Onun bir dünya dili olup olamayacağını bilemiyorum ve bu kısım da beni çok ilgilendirmiyor: bu belki oldukça uzun bir süre sonra gerçekleşebilir. Beni ilgilendiren asıl şey, bu fikir için savaş veren insanların şimdiden var olduğudur. Ebeveynlerin çocuklarına bu dili öğretmelerini tavsiye ediyorum. Eğer daha genç olsaydım ben de öğrenmeye çalışırdım. Bu savaşınızda sizlere başarılar diliyorum.
ya defolup gideceksiniz, ya denize dökecekler sizi. ne halt edeyim? deme Ahmet, teslim ol.
Sosyalizmin bütün savaşçıları ulusal sorunun temel yönünün, ulusal kökenlerine bakılmaksızın emekçi halkın her türlü baskıya karşı ortak mücadelede birleşmesi olduğuna inanırlar.
Tarih, bugüne dek, mücadele olmaksızın başarıya ulaşmış bir tek örnek bile ortaya koymuş değil.
Döneklik zor şey, bir kez ihanet ettiğiniz zaman herkesi ihanete zorlamaya başlarsınız. (...) Onlar için kavgayı sürdürenler vicdan azabı gibidir. Herkes dönsün, herkes ihanet etsin isterler. Çünkü herkesin döndüğü yerde "dönek", herkesin ihanet ettiği yerde de "hain" yoktur.
Bu hayatla mücadele etmek zor, çoğunda da yenilirsin. Ama her yenilgiden sonra yeniden ayağa kalkmayı başarırsan, işte, o zaman kazanmışsındır demektir.
Ölsem de, öldürülsem de, tehdit edilsem de, tek kişi kalsam da, bu mücadeleden dönersem namerdim, namussuzum, şerefsizim.
Biz bir mücadeleye girerken tek bir şeye bakarız, bu da o mücadelenin Türk milletinin hayrına olup olmadığıdır.
22 yıldır aktif siyaset yapıyorum ve bu süreç içinde kimlere karşı ne tür kavgalar verdiğimi herkes bilir. Söz konusu kavgaysa... Çok lezzetli kavga ederim.
Batı ile mücadele etmek hep zor olmuştur. 16. ve 17. yüzyıllarda yegane-tek süper güç olduk bu bize yeter.
Deniz sonsuzluk gibi bir şey. Belki onunla iç içe olmak, belki de boy ölçüşmek istiyorum.
Hikaye, mücadele değişmedi. Halen devam eden bir mücadele süreci içerisindeyiz. Tarih bugün yaşanmaya devam ediyor ve gelecekte de yaşanmaya devam edecek.
Ben 28 Şubat Sürecinde bile umudumu hiç kaybetmedim. Dünyada tek başınıza kalsanız dahi umudunuzu kaybetmeyeceksiniz ve mücadele edeceksiniz.
Benim Türkiye ile ilişkilerim, doğduğum günden bu yana hep problemli oldu. Türkiye'nin benim için öngördüğü geleceği kabul etmediğim için hep sıkıntı çektim.
Ben yasak bir dilde yazıyorum. Ve bu benim yazdığım her türlü sözcüğe yansıyor. Ben o ruh haliyle yazıyorum. Ben bu dili 18 yaşında cezaevinde öğrendim. Musa Anter bana öğretti. Ve bin bir güçlükle bir edebiyat dili kurdum. Bir yazarın sahip olması gereken, yazarlığın sürdürülebilmesi için zorunlu olan hiçbir şeye sahip olmayan biriyim. Ne benim devletim oldu, ne kütüphanelerim, ne üniversitelerim, ne iletişim kanallarım, medyam oldu ne de okuyucularım. Bütün bunları yaratmak gerekiyordu.
Kürt olmak ve bir Kürt olarak dünyaya gelmek başlı başına ciddi bir sorun. Bir Kürt gibi yaşamaya çalışmak daha da zor. Ancak en zoru, bir Kürt aydını ve yazarı olarak yaşamak ve uğraş sarf edebilmek.