Zaferler kadar yenilgiler de efsanedir tarihte. Mağlubiyet, kimine göre gâlibiyetten bir adım öte. Yenilgiler savaşa zorlasa da fikri ve fiilleri, yanılgılarla mağlup olur morâl askerleri. Vurduğu yerde zakkum biten adamdan dinle nükteyi. İşte o zaman yersin esaslı yıkıcı tekmeyi. Hislerin dökülür, ellerin bak boş kalır, mini mini bir kuş konar donar donar kıçı açıkta kalır.
- Henüz kategori yok.
-
Erbaaspor - İnegölspor Maçı: Tarih, Saat ve Canlı Yayı…08.11.2025
-
Süper Lig: Trabzonspor - Alanyaspor Maçı Öncesi Son Du…08.11.2025
-
Yasemin Ergene'nin Boşanma Sonrası Yeni Yaşamı: Sosyal…08.11.2025
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#moral
Özgür insan, yaratıcı insan, realiteye çevresini ve zamanını yöneten moralin gözlükleriyle bakarak fikir yürütmez; insanlar karşısında yargıç rolü oynamaz.
Evdekiler, çocuklarım, doktorlarım herkes gitmemem için telkinde bulundu ama yapamıyorum. Takımın yanında olmak onlara destek vermek istiyorum. Benim orada olmamın, beni tribünde görmelerinin onlara moral vereceğini düşünüyorum. Galip gelince de zaten mutluluktan her şeyi unutuyorum.
İşler kötüye gittiği zaman moral bozuluyor. O zaman birdenbire her şeyi kapkara görüp, kötü düşüncelere saplanmamak gerekir. Doğru iseniz, azimli iseniz her çareye başvurmanız ve hakkınızı aramanız gerekir, iş düzelir.
Deli adama "iyisin, iyisin" denilse iyileşmesi, iyi adama "fenasın, fenasın" denilse fenalaşması nâdir değildir.
Gülmenizi kısıtlayan o şeylerin adı toplumsal baskı olabilir, aile terbiyesi (!) olabilir, yerleşik ahlak (!) anlayışı olabilir, bireysel eksiklikler, çekingenlikler ya da kimi üzüntüler, sıkıntılar, yoksulluklar, problemler olabilir... Bunlarla boğuşurken bile gülmeyi unutmamaya çabalayın.
Yoldaşlar, Kızıl Ordu, Kızıl Donanmanın askerleri, komutanlar ve siyasi eğitmenler. Erkek ve kadın işçiler, kadın ve erkek kolektif köylü. Aydınlar, geçici olarak Alman haydutlarının boyunduruğu altına düşmüş, düşman cephe gerisindeki erkek ve kız kardeşler. Alman işgalcilerinin cephe gerisindeki tesislerini ve görevlerini imha eden, şanlı erkek ve kadın partizanlar! Sovyet hükûmeti adına ve Bolşevik Parti adına sizleri Büyük Sosyalist Ekim Devrimi'nin 24. yıldönümü nedeniyle kutluyorum. Yoldaşlar, bugün Ekim Devrimi'nin 24. yıldönümünü ağır koşullar altında kutluyoruz. Alman kuvvetlerinin alçakça saldırısı ve bize dayatılan bu savaş, ülkemiz için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Geçici olarak bir dizi yurdumuzu kaybettik. Düşman, Leningrad ve Moskova kapısına dayanmış durumda. Düşman, ordumuzun daha ilk darbede parçalayacağını ve ülkemizin boyun eğeceğini hesaplamıştı. Fakat düşman tamamen yanılmıştır. Geçici başarısızlıklara rağmen ordumuz ve donanmamız düşman saldırılarını bütün cephelerde kahramanca geri püskürtüyor ve düşmana ağır kayıplar verdiriyor. Ülkemiz, tüm ülkemiz ordumuz ve donanmamızla Alman işgalcilerini ezmek için tek bir savaş hedefi biçiminde birleşmiştir. Ülkemizin bugünden daha ağır koşullar içinde bulunduğu günler olmuştur. Ekim Devrimi'nin birinci yıldönümü olan 1918'i hatırlayın. Ülkemizin dörtte üçü o günlerde düşmanların elinde bulunuyordu. Ukrayna, Kafkasya, Orta Asya, Ural, Sibirya ve Uzakdoğu geçici olarak elimizden çıkmıştı. Müttefiklerimiz yoktu, Kızıl Ordu'muz yoktu. -Orduyu örgütlemeye yeni girişmiştik.- Erzağımız, silahımız ve donanmamız yeterli değildi. O yıllarda ülkemiz on dört devlet tarafından işgal etmişti. Fakat yılmadık ve cesaretimizi yitirmedik. Savaşın ateşi içinde Kızıl Ordu'yu örgütledik ve ülkemizi bir savaş kampına dönüştürdük. Büyük Lenin'in ruhu, o günlerde işgalcilere karşı savaş için içimizde ateş yaktı. Ne oldu? İşgalcileri yendik, kaybettiğimiz bütün toprakları geri aldık ve zafere ulaştık. Bütün ülkemizin içinde bulunduğu durum, 23 yıl önceki durumla kıyaslanamayacak kadar iyidir. Bugün ülkemiz gerek sanayi, gerek besin ve ham madde açısından daha zengindir. Bugün bizimle beraber Alman işgalcilerine karşı birleşik cephede duran Müttefiklerimiz var. Bugün Hitler zorbalığının boyunduruğu altında bulunan Avrupa halklarının sempatisine sahibiz. Bugün yaşanılan pahasına, ülkemizin özgürlüğünü ve bağımsızlığını savunan mükemmel bir ordumuz ve donanmamız var. Bugün ne besin maddesi, ne de silah ve donanım açısından yetersizliklerimiz var. Bütün ülkemiz, ülkemizin bütün halkları ordumuzu ve donanmamızı destekliyor. Nazi ordularını yenmek için yardım ediyorlar. Tükenmeyen insan gücü yedeğimiz var. Büyük Lenin'in ruhu ve muzaffer bayrağı tıpkı 23 yıl önceki gibi, bugün de sosyalist anavatan savaşımızda bizi coşturuyor. Alman işgalcilerini yenilgiye uğrayacağımızdan, uğratmak zorunda olduğumuzdan kuşku duymak mümkün mü? Düşman, korkuya kapılmış aydınların düşündüğü kadar güçlü değil. Şeytan, boyalı olduğu kadar korkunç değil! Kızıl Ordu'muzun, ünlü Alman birliklerini defalarca panik halinde kaçmaya zorladığını kim inkâr edebilir? Eğer, Alman propagandacıları şaşalı açıklamalarına göre değil, Almanya'nın gerçek durumuna hüküm verecek olursak, faşist Alman işgalcilerinin bir felaketin eşiğinde olduğunu anlamak zor olmayacaktır. Şimdi Almanya'da açlık ve sefalet kol geziyor. Dört aylık savaş süresince Almanya, dört buçuk milyon asker kaybetti. Almanya kan kaybediyor, insan gücü tükeniyor. Öfke sadece Alman boyunduruğu altına sokulmuş Avrupa halklarını değil, savaşın sonunun ne zaman geleceğini bilmeyen Alman halkını da sarıyor. Alman işgalcileri son güçlerini topluyorlar. Almanya'nın böyle bir zorlanmaya uzun süre dayanamayacağına kuşku yoktur. Birkaç ay daha, bir altı ay daha belki de bir yılcık ve Hitler Almanyası kendi suçlarının ağırlığı altında çökecektir. Yoldaşlar, Kızıl Ordu ve Kızıl Donanma askerleri, komutanlar ve siyasi eğitmenler, erkek ve kadın partizanlar! Bütün dünyanın gözü, Alman işgalci sürülerini yenebilecek güç olarak, sizin üzerinizde. Alman haydutlarının boyunduruğu altında tutulan Alman halklarının gözü, kurtarıcıları olarak sizin üzerinizde. Omuzlarınıza büyük bir kurtuluş misyonu verildi. Yürüttüğünüz savaş, özgürlük savaşıdır. Haklı bir savaştır. Sizlere bu savaşta öncüleriniz - Aleksandr Nevski, Dmitri Donskoi, Kusma Minib, Dmitri Pojarski, Aleksandr Suvorov ve Mihail Kutusov'un kahraman örnekleri meşale olsun! Sizlere büyük Lenin'in muzaffer bayrağı güç versin! Alman istilacılarının tamamen ezilmesi için! Alman işgal kuvvetlerine ölüm! Yaşasın vatanımız, onun özgürlüğü ve bağımsızlığı! Lenin'in bayrağı altında zafere, ileri!
Gâzilerim!.. Yiğitlerim!.. Bu şehîd kardeşlerimiz asla ve kât'a, Budin beylerbeyi ve kethüdası olamaz. Bilirsiniz ki, her ikisi de, kırk yıllık dostlarımızdır. Onları bizden iyi kim tanıyabilir? Üstelik koca Osmanlı ordusu buralarda iken, bir beylerbeyinin başı nasıl uçurulabilir? Daha bizim kaleyi bile düşüremezken, bu kefereler!.. Karapençe’yi gönderelim, doğrusunu öğrenip gelsin. Doğru olsa bile biz Allah için cihâd ediyoruz. Pâdişâhımız sağ olsun!..
İnsan haklı oldu mu, yüreğine kuvvet geliyor, bileği kolay kolay bükülmüyor, öyle değil mi ha?
Üstesinden gelemediği çelişkilerle başbaşa kalan insan, moral bakımından derinden derine sarsılır ama bunu kimseye söyleyemez, çünkü ona kimse yardım edemez. Bu korkunç bir yer kayması gibidir.
Moralimi bozacak ya da uyumamı engelleyecek bir olay yaşadığım bir günün akşamı uyumam imkansızdır.
Ayağa kalkan Mısır halkı, diktatör Mursi’yi devirdi. Mısır Halk Devrimi’ni, Türk Milleti’nin “Haziran Ayaklanması”nın ateşiyle selamlıyoruz! Mısır Halk Devrimi, başta Batı Asya olmak üzere emperyalizmle boğuşan dünyanın mazlum milletlerine güç ve moral vermiştir.
Örneğin moral gücünü yitirmiş pısırık bir ortamda büyüyen çocuklarda böyle bir durumla karşılaşırız; çevrenin aşırı kötümserliği kolaylıkla çevreden çocuğa geçer.
Arkadaşlar hapiste ÜBD döngüsüne girmeyin. Nedir ÜBD döngüsü? Üzülmeyin-Büzülmeyin-Düzülmeyin. Üzülürseniz büzülür, büzülürseniz düzülürsünüz. Sonra ne olur? Yine üzülürsünüz.