#mitoloji

Efsaneler büsbütün uydurma değildir. Onların ilk şekillerine nüfuz edilirse, gerçeğe o kadar yaklaşılmış olur. Çünkü o takdirde, sonraki kuşakların o efsanelerde yapmış olduğu değişiklik ve eklemeler bertaraf edilmiş olur. Bu yazı klasik efsanelere değil, bu efsanelerin yapısında ilkel madde olarak kullanılmış olan daha eski efsanelere dayanır.

Din savaşları dehşet bir kültürel tahribata sebep olmuştur. Kiliseler, camiler, sinagoglar yıkılmış; sanat eserleri, kütüphaneler yakılmıştır. Bunlar kültürlere olduğu gibi toplumlara ve uğruna savaşılan dinlerin kendisine çok zarar vermiştir. Tek tanrılı dinlerin hepsi aslında Akhenaton'a ve Mezopotamya masallarına dayanır. Bunların hiçbirinin hakikatle en ufak bir ilişkisi yoktur ve tamamen toplumsal hafızaya dayanırlar. Belgeli tarih, bu üç din kitabındaki olayların hiçbirini kaydetmez.

Kozmoloji bizi daha önce sadece mit ve din ile cevap verebildiğimiz en gizemli sorularla yüz yüze getiriyor. Kozmos ile bağlantı kurma isteğimiz gerçeğe en derinden şekilde yansıyor, fakat bizler astrologların vaat ettikleri gibi değersiz bağlarla değil, en derin şekilde bağlıyız.

Olympos tanrıları veya Norveç tanrıları için durum neyse, Tanrı için de odur. Olympos ya da Valhalla tanrıları da var olabilir. Var olmadıklarını ispatlayamam ama, bence Hıristiyan Tanrısının var olması, öbürlerinin var olmasından daha olası değildir. Hepsinin varlığı bir olasılıktan öteye geçmiyor bence.

Kuran yaratılışla ilgili bütün bilgileri Tevrat’tan almıştır. Tevrat da Sümer mitolojisinden esinlenmiştir. Aradaki çelişkiyi halka açıklamadığınız sürece evrim kavramını hiçbir surette yerleştiremezsiniz. Bunu yapamayınca da toplumun değişikliklere uyumunu sağlayamazsınız.

Liste
Yükleniyor…