#metafizik

İnsan, kendi dünyasının dışında gezinmek ister; mükerrer denetimlere, hırslı, çılgın deneyimlerine bakmaksızın, hâlâ imkânsız olana kalkışır; araştırmalarını görünen dünyanın ötesinde gerçekleştirmeye gayret eder ve sefaleti hayali diyarlarda arar. Pratik bir filozof olmadan önce metafizikçi olur. Hayaller üzerine meditasyon yapmak için gerçekler üzerinde düşünmeye son verir. Varsayımda bulunmak, hipotezlere kendini vermek için deneyimi ihmal eder. Aklını geliştirmemeye cüret eder, çünkü ilk günlerinden beri onun suçlu olduğunu düşünmesi öğretilmiştir. Yaşadığı dünyada mutlu olduğu imkânları düşünmeden önce, başka bir hayatın belli belirsiz yerlerindeki kaderini biliyormuş gibi davranır; kısacası, insan doğanın çalışmasını küçümser.

Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. Gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. Bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. O olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur.

Karl Marx bir cinnîdir. Benden duyun. Ben onun doğup yaşadığı yeri gördüm. Trier'de doğmuştur, Almanya'da. Trier, minare boyu kayalıkların olduğu bir yerdir. Trier, onun çocukluğunun geçtiği yerdir. O kayalıkların dibine gider, düşünürmüş. Ona Das Kapital'i yazdıran şeril cinnilerdir. Şeril cinnilerdir. Ben böyle birini daha size ifşa edeyim de, kimse bilmez. Ahmet Cemil Akıncı diye bir emekli albay vardı. İlk kitabını ben yayınladım, Hilallerin Gölgesinde diye. Bundan elli sene evvel, ilk başladığım sıralarda. Bu Ahmet Cemil Akıncı'ya desen ki, bana Hz. Ömer hakkında bir kitap yaz, Ömer hakkında. Ertesi günü gelir sana, üç yüz sayfalık bir kitap verir, bir tek harf hatası yok! Yav bir adam üç yüz sayfa daktiloyla yazı yazacak, a yerine b'ye basmış olmayacak, bu inanılır şey değil. İki üç defa başımdan geçti, bunu ben sıkıştırdım. Dedi ki, bunları ben yazmıyorum. Ben kâğıdı koyuyorum, cinniler tuşlara basıyor, yazıyor. Ben mevzu veriyorum. Ben mevzu veriyorum. Bu böyle Hz. Hatice hakkında bir kitap yazdı, artistin biri de ona bakıp da İslam'a dönmüş de meşhur oldu bir zaman, gençler bilemez, çok satıldı.

...Bunun üzerine dedim ki bu cinni dürüst bir cinni. Cinniler aynı insanlar gibidir. Mümini vardır, kâfiri vardır, münafığı vardır. Dürüstü vardır, dürüst olmayanı vardır. Bu cinni, dürüst bir cinni. Mustafa Kemal'i çağır dedim. Kıvrandı, kıvrandı, kıvrandı o fincan; hareket etmiyor. Güç bela, çocuk kan ter içinde kaldı. Geldi. 'Ya sabahtan beri seni çağırıyoruz.' Hatta vazgeçiyordu bir iki defa. Ben ısrar ettim. 'O kötü vaziyettedir, kolay gelemez' dedim. Nihayet geldi. 'Beni bırakmıyorlar' dedi, 'Ne soracaksanız çabuk sorun, geri gönderin beni' dedi.

Liste
Yükleniyor…