#medeniyet

İnsanların diğer hayvan türlerinden geniş anlamda farklı olduğu kesin gibi. Jetler ve gökdelenler yapıyoruz. İnsanları Ay’a gönderiyoruz, DNA araştırması yapıyoruz. Dondurma yapabiliyoruz, su çiçeğini engelleyebiliyoruz. Ama hiçbir insan tek başına jet yapamıyor veya DNA araştırması yürütemiyor. Gerekli elektrik ve aletler olmaksızın dondurma bile yapamazsınız. Eğer bir uygarlığın zaman içerisinde muhafaza edilen yaratımları ve bilgisi olmasaydı bunların hiçbiri mümkün olmayacaktı. Bütün bunlar, insanlar ve hayvanlar arasında sözünü ettiğimiz o bilgi aktarımı ve bilginin kaydedilmesi olayının doğal bir sonudur.

Vahşiler bu duyguyu taşımaz, yalnızca evcil hayvanları için bunu hissederler. Romalıların da bu duyguyu ne kadar az tattıkları, korkunç gladyatör dövüşlerinden anlaşılıyor. İnsanlığın bu ince düşüncesi, görebildiğim kadarıyla, Pampalı Gaucho'lar için de yeni. İnsanın sahip olduğu en yüce erdemlerden olan bu erdem, anlayışımızın hassaslaşmasından ve yaygınlaşmasından doğuyor gibi gözüküyor.

İnsanlık medeniyet yolunda ilerledikçe ve küçük kabilelerden büyük topluluklar oluştukça, her bireyin toplumsallık güdüsünü ve anlayışını aynı milletin bütün üyelerine doğru -birebir tanımasa da- genişletmek zorunda olduğu kolayca anlaşılıyor. Bu noktaya bir kez gelindikten sonra, bu anlayışın bütün milletlerden ve ırklardan insanlara doğru genişletilmesine engel olan, yalnızca yapay bir sınırdır.

Asya’nın bütün evlatları içinde Batı’nın ilk benimsediği: Zerdüşt. Buda’yla Konfüçyüs’ün sesi uzun zaman erişmez Avrupa’ya ve Asya’nın hikmetini tek başına Zerdüşt temsil eder. Musevilik Zerdüştlüğün damgasını taşır: Hayırla şer arasındaki ikilik, meleklerle cinlerin savaşı, kıyamet gününe iman… Hep O’nun yadigârı… Hıristiyanlık Zerdüşt olmadan anlaşılmaz.

Liste
Yükleniyor…