Bilinç, safra gibi ya da bir hormon gibi bir şey değildir. Bir eylemdir, bir işlevdir.
- Henüz kategori yok.
-
Gülben Ergen'in ABD Turnesi Sonrası Bornozlu Hamburger…09.11.2025
-
Inter Miami - Nashville SC Playoff Serisinde Final: Kr…09.11.2025
-
Tekirdağ'da Kapsamlı Elektrik Kesintileri Duyuruldu: İ…09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Şaşırtan Elenme: Çağlar Veda Etti09.11.2025
-
TCMB'den Altın Ekonomisi Analizi: Yastık Altı Miktarı,…09.11.2025
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#materyalizm
Materyalist doğa görüşü, doğanın olduğu gibi, yabancı bir şey katmadan, yalın biçimde kavranmasından başka bir şey değildir.
Materyalist bir doğa anlayışı, matematik ve doğabilim ile içli-dışlı olunmasını gerektirir.
Dinler ile mezhepler arasındaki fark, ne kadar gayrimenkule sahip olunduğuyla belirlenir.
Siz, neşeleriniz, üzüntüleriniz, anılarınız, ihtiraslarınız, benlik ve özgür irade duygularınız ile, aslında çok sayıda nöron ve bunlarla ilişkili moleküllerin bir arada davranışından ibaretsiniz.
Şunu biliniz ki keyif, sevinç, kahkaha, neşe ve üzüntü, acı, ümitsizlik ve keder, beyinden başka bir yerden çıkmaz.
Amerikalılık diye bir şey var. Bunun ulusla, dinle, ırkla ilgisi yok. Dolarla ilgililer. Ortak dil, yeşil dolar.
Biz bilimin bize inşa ettiği bu materyal dünyaya ait değiliz. Biz onun içinde değil, dışındayız. Sadece gözlemciyiz. Dünyanın içinde olduğumuza inanma nedenimiz ise resme ait olmamız, vücudumuzun bu resmin içinde bulunması. Vücutlarımız dünyaya ait. Sadece
Cebini doldurma düşüncesinin insan doğasına çok çekici geldiğinde kuşku olamaz.
Günümüzde insanların mutluluğu “eğlenmeğe” dayanmakta. Eğlenmenin altındaysa “almanın”, tüketmenin doygunluğu yatmaktadır.