Liberalizm, oportünizmin bir ifadesidir ve Marksizme tamamen aykırıdır. Olumsuzdur ve nesnel olarak düşmana hizmet eder; içimizde sürüp gitmesinden düşmanın hoşnut olması bundandır. Bu niteliğinden dolayı liberalizmin devrim saflarında yeri olmamalıdır.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#liberalizm
Liberalizm, küçük-burjuva bencilliğinden kaynaklanır, kişisel çıkarları birinci plana alır, devrimci çıkarları ikinci plana iter ve bu da ideolojik, politik ve örgütsel liberalizme yol açar.
Liberalizm ilgisini tamamen ve yalnızca dünyevi hayat ve uğraşılar ile sınırlar. Öbür yandan, din âlemi, bu dünyadan değildir. Bu yüzden, liberalizm ve din yan yana birbirlerinin alanına değmeden var olabilirlerdi. Onların çarpışma noktasına gelmeleri liberalizmin hatası değildi. Liberalizm haddini aşmadı; dini inanç ya da metafiziksel doktrin alanına zorla girmedi. Ancak insanın yalnızca dünyaya gelişiyle ilişkisini değil, onun dünyevi işlerini de kendi hükümlerine göre düzenleme hakkını kendinde gören politik bir güç olarak kilise ile karşı karşıya geldi. O savaş hattının çizilmesi gereken noktaydı.
Liberalizm tamamlanmış bir öğreti ya da sabit bir dogma değildir. Tam aksine Liberalizm bilim öğretilerinin insanın toplumsal yaşamına uyarlanmasıdır.
Liberalizm ilgisini tamamen ve yalnızca dünyevi hayat ve uğraşılar ile sınırlar. Öbür yandan, din âlemi, bu dünyadan değildir.
Bir liberal, Muhafazakârlık felsefesine hakim oluncaya, anlayıncaya, deneyimleyene kadar yalnızca bir önyargı yığınıdır.
Özgürlük, daha yüksek bir siyasi amaç için bir araç değildir. Kendisi en yüksek politik amaçtır.
Bir liberal için çok heyecan verici görünen modern dünya, bir köktendinci için Tanrısız, anlamsız, hatta şeytani görünür.
Fundamentalistler laik ya da liberal toplumun kendilerini yok etmek istediğine inanır. Bu bir paranoya değil.
Her çağ tarihsel olarak aristokrasiyle yönetilmiştir. Aristokrasinin anlamı "en iyilerin yönetimi"dir. Hiçbir zaman insanlar kendi kendilerini yönetmez. Bu kaçıklık hali liberalizm tarafından tezgahlanmaktadır. "Halkın egemenliği" ardına, tanınmak istemeyen sinsi hilebazlar saklanmıştır.
Bir liberal, Muhafazakârlık felsefesine hakim oluncaya, anlayıncaya, deneyimleyene kadar yalnızca bir önyargı yığınıdır.
Modern birey tarihin yönünü değiştirebilir... Devletin sırtımızdan inmesi, bürokrasinin kanatlarının kesilmesi, deregulasyon ve özelleştirme uygulaması, devlet harcamalarının azaltılması, siyasal gücün desantralize edilmesi, vergi oranlarının indirilmesi, mali ve parasal disiplinin sağlanması için mücadele vermeliyiz.
Tüketicilerin çıkarlarının ve değer yargılarının toplumun yararı için yeterli olmadığı ileri sürülerek her defasında devlet müdahalesinin gerekliliğinden sözedilmektedir.
Liberal ve demokratik görünen yönetim kendisini, büyük ölçüde, görünmeyen despotizme barınaklık ederek uygarlığı yok ederek ayakta kalır.
Bu 'liberal' fikirler AKP iktidarı tarafından paylaşılmamış olsaydı toplumun bu denli psikolojik gerilemesine yol açmayabilirdi. Ama yine de bu 'aydınların' kendi korkunç sorumluluklarını gözlerden kaçırmak için milliyetçilerin tümünü ırkçılıkla suçlamaktan vazgeçmeleri ve biraz da kendilerini analiz etmeleri yararlı olacak.
Liberal 'aydınların' Türkiye'yi AB'nin bu tavrına karşı savunması gerekirdi. Oysa onlar, AB üyelik sürecinden yararlanıp, Frantz Fanon'un sömürge aydın tipi gibi, AB'nin ırkçı tavrını içselleştirdiler ve Türk milletinin ve Cumhuriyet'in kimliğini hedef aldılar. Kendi milli kimliklerinin geçmiş travmalar nedeniyle tahrip olmuş olmasından dolayı böyle hareket ettiklerini anlayamadılar. Her şeyi demokrasi, insan hakları ve barış için yaptıklarını sandılar. Kıbrıs sorununda Denktaş'ı haksız, Rumları haklı gördüler. Tarihimizle yüzleşip Ermeni soykırımını kabul etmemizi istediler. Barış için PKK/DTP'nin federasyon tezini desteklediler.
Avrupa’nın en büyük sorunu, sadece bugün değil onyıllardan beri, kültürel göreliliktir. Bu yüzden bugün Avrupalılar neyle gurur duymaları gerektiğini ve aslında kim olduklarını bilmiyor. Çünkü sözde liberaller ve solcular bütün kültürlerin aynı olduğu fikrini dayatıyor.
Çoğunluklara olduğu kadar azınlıklara da hizmet etmesi piyasanın büyük meziyetidir.
Özgürlük nedir? Özgürlüklerin toplamıdır. Özgür olmak, kendi sorumluluğunda olmak, düşünmek ve hareket etmek, konuşmak ve yazmak, çalışmak ve ticaret yapmak, öğretmek ve öğrenmek, yalnız olmak özgür olmaktır.