İnsan hakları, kadın hakları ve cins eşitliği bakımından, ezilen halkların, Kürt halkının ve DAİŞ'e karşı Şengal ve Rojava'da savaşan kadınların özgürlük mücadelesi bakımından daha fazlasını yapmam gerektiğini gösteriyor. Türkiye'de cezaevlerinde işkence gören kadınlar için, özgürlük mücadelesinde hayatını ortaya koyan kadınlar için bu yolda yürümeye devam etmemiz gerektiğini gösteriyor. Birlikte bu yolda yürüyeceğiz.
- Henüz kategori yok.
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Haftanın Eleme Heyecanı: 7 Kasım…09.11.2025
-
8 Kasım 2025 Çılgın Sayısal Loto Sonuçları Belli Oldu:…09.11.2025
-
Ben Leman'da Gerilim Dorukta: Kaybolan Çocuklar İçin U…09.11.2025
-
Parma - Milan Maçı Ne Zaman, Hangi Kanalda? İşte Serie…09.11.2025
-
Hertha Berlin'in Genç Yıldızı Kennet Eichhorn Avrupa D…09.11.2025
-
Denizli'de Planlı Elektrik Kesintileri: Birçok İlçede …09.11.2025
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#kürt sorunu
Kürdü ezen Türk de özgür olamaz. Kürdün özgürleşmesi için savaşmayan sosyalistlere de sosyalist denmez.
Kaçakçılık olarak adlandırılan şey yurtları bölünmüş insanların karşılıklı olarak alışveriş yapmasıdır.
Kürt sorununun anası ne, diye soranlara net bir cevabım var benim. Kürt milliyetçiliği. Bu kavramı açınca karşısına mutlaka Türk milliyetçiliğini de oturtmak gerekiyor. Ancak çoğu aydının iddia ettiği gibi Kürt milliyetçiliği Türk milliyetçiliğinin sonucu değil. Belki karşıtı olabilir. Kürt milliyetçiliği modernitenin sonucu. Yani Türk milliyetçiliği olmasa da modernite tüm unsurlarıyla bölgeye ulaştığında Kürt milliyetçiliği doğacaktı. Türk milliyetçiliği olsa da olmasa da kendine bir “öteki” yaratıp varlığını sürdürecekti. Türk milliyetçiliğini bakıp büyütenin kim olduğunu biliyoruz; devlet. Peki, Kürt milliyetçiliğini bakıp büyüten kim; tabii ki PKK.
Kobani düşerse Türkiye rahatlar, Kürt yurttaşlarımız da rahatlar. Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü konusunda en büyük adım atılmış olur.
Dün 28 Şubat'a karşı çıktık, "darbeye hayır" dedik. 301'den yargılanan aydınlarımızın yanında tutum aldık. Ermeni soykırımının tanınması için mücadele ediyoruz. Darbelere ve darbecilere karşı çıktık. Irkçılığa ve milliyetçiliğe "dur" dedik. Kürt halkının özgürlük mücadelesini koşulsuz destekledik, destekliyoruz. Ve şimdi "Çözüme Evet" diyoruz. Kürt halkının mücadelesine güveniyor, onun yanında tutum alıyoruz.
PKK patentli bu önerileri uzlaşmacı yaklaşım olarak nitelendiren TÜSİAD'ın Başkanı, kurumunun bu yeni misyonunu bu sözlerle ortaya koymuştur. Bizim TÜSİAD'a öneri ve tavsiyemiz; eğer PKK'nın siyasi hedeflerini benimsiyorlarsa, bunları siyasi bir program haline getirerek, halkın önüne çıkmalarıdır. TÜSİAD'ın partileşme konusunda maddi kaynak sıkıntısı çekmeyeceği de açıktır. Bu bakımdan, siyasi platforma çıkmak; demokrasiye katkı adı altında, sütre gerisinden, siyasi fetva vermek kolaycılığından çok daha dürüst bir yol olacaktır.
Gebertilen teröristlerin muayenesi mutlaka yapılmalıdır. Görülecektir ki, önemli bir bölümü sünnetsiz. Uyan Kürt kardeşim, ne olur uyan artık.
Sen kim olarak bütün Kürtlere emirler yağdırıp talimatlar veriyorsun, atası mısın, ağası mısın, efendisi misin? Bir keresinde övünerek söylemiştin ya, “24 saat içinde istediğimiz herkesi öldürtürüz” diye, bu mu seni hepimizden akıllı kılan? Sen “Hepiniz susun, sadece ben konuşacağım, ben akıllıyım” diyeceksin, biz de “Aman susalım yoksa bizi sokak ortasında öldürürler” deyip susacağız, sen de böylece herkesten akıllı olacaksın, öyle mi?
Demirel-İnönü hükümeti Kürt sorununun çözümünü yine zamana bırakmıştır. Sorunun çözümünü zamana bırakmak yapılabilecek en büyük yanlıştır. ANAP'ın başlattığı çözüme dönük uygulamalar şimdi tamamen durdurulmuştur. ' Milletimiz buna hazır değil' bahaneleriyle somut demokratik adımlardan kaçınılmaktadır. Benim inancım odur ki, Kürt meselesi Türkiye'nin en önemli gündem maddesi haline gelmiştir. Şırnak'ta Cizre'de Nevruz kutlaması bahanesiyle 80-90 kişi ölüyorsa ve Türkiye basınıyla, aydınıyla 'İşbaşında DYP- SHP koalisyonu var' diye susuyorsa, bu, çok büyük sorunlara gebeyiz demektir. Eğer Kürt sorununa ciddi teşhis konmaz, ciddi çözümler uygulanmazsa Türkiye iç harbe sürüklenir. Herkes korkup sessiz kalırsa Türkiye felakete doğru gidecektir. Şehit olan her asker ve polisten sonra Kürtlere karşı ayrımcılığın arttığının belirtileri vardır. Hızla artan bu gidişi durduramazsak iç savaşa sürüklenmemiz kaçınılmazdır.
Kürt sorunu bugün Türkiye'nin gündeminde enflasyon ve işsizlikten çok daha önemli bir boyut kazanmıştır. (Adnan Kahveci bu raporu yazdığında enflasyon %78'di) Sorunun çözümü için somut ve kapsamlı öneri üreten hemen hemen yok gibidir. Ayrıca hiç kimse kusurlu olduğunu kabul etmemektedir. Sorunun bugüne kadar çözülememesinin tek sebebi Türkiye'nin bunu çözecek demokratik olgunluğa erişememiş olmasıdır.