#kuran

Müslümanlar akıllarını başlarına toplasınlar. "Kuran-ı Kerim'e inanıyorum." demek yetmez. Kuran'a tamı tamına güveneceksin. Yani "Allah ne demişse o'dur." diyebileceksin. Diyemiyorsan sen boşuna söylüyorsun. Kuran diye bir kitap olduğunu zaten yeryüzünde bilmeyen yok. Sen de onlardan bir tanesi olursun. "Ben inanıyorum." demekle olmaz. İnandığını her şeyle göstermen lazım.

Maide Suresi 15. ayetten biliyoruz ki kendisine kutsal kitap verilen pek çok din mensubu gerek Yahudi, gerek Hristiyan gerek Sabiiler gerekse başka kutsal kitaba inanan ümmetler olsun Allah'ın kendilerine verdiği pek çok emri, ayetleri saklamışlardır. Şirk başta olmak üzre, namaz, oruç, zekat, hac, faiz gibi pek çok konuda Allah'ın ilgili ayetlerini gizlemişlerdir. Ehl-i Kitap'ın en sevmediği şey, duydukları zaman çılgına döndükleri şey Kuran-ı Kerim'dir. Çünkü tüm sistemlerini çökertir. Bundan dolayı Kuran-ı Kerim'i Allah'ın kitabı olarak kabul etmemek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Batı'da İslam Araştırmaları Merkezleri kurmuşlardır. Orada doktora yaptırırlar. Kuran'ın tarihsel bir kitap, indiği dönem için geçerli olup günümüz için kabul edilemez bir kitap olduğunu iddia ederler. Yahudilik ve Hristiyanlıkta imanın şartlarından biri; son kez gelecek bir nebiye inanmaktır. Son nebi peygamberimiz Muhammed Mustafa'dır, dolayısıyla son kez inen kitap Kuran-ı Kerim'dir. Ama onlar Kuran'dan kaçmak için henüz bekledikleri Mesih'in gelmediğini iddia ederler. Yahudiler İsa'ya ve Muhammed Mustafa'ya sahtekar dedikleri için bir başka bir Mesih beklediklerini söylerler. Hristiyanlar ise peygamberimize sahtekar dedikleri için İsa'nın beklenen Mesih olduğunu iddia ederler. Maalesef bizim mezhepler ise hem Mehdi'nin hem İsa'nın geleceğini söylerler.

Kuran'ı anlayarak okumanızı istemezler. Çünkü Kuran'ı anlayarak okumanız halinde, menfaatleri için ayetleri nasıl eğip büktüklerini, ayetlere nasıl yanlış manalar verdiklerini, yaptıkları tüm yanlışları görürsünüz. Tüm sistemleri çöker.

Bana göre Osmanlı ulemasının tümü ümmidir. Ümmi oldukları için ahirette kurtulabilirler. Fetva Kurulu başkanıyken ben de ümmiydim. "Ulema hata yapmaz kardeşim, koskoca adamlar yanlış mı yazacaklar yani!" derdim. Bakara Suresi 78. ayete göre ümmiler için bir af kapısı açık gibi. Çünkü habersiz, bilmiyor. Ama bir sonraki ayet yani Bakara Suresi 79. ayette ise ayetin manasını bilip menfaati için başka türlü izah edenlerle ilgilidir, bu ayet ve onların akıbeti ayette yazılıdır. Özellikle Osmanlı'da Kuran ezberletilirdi fakat öğretilmezdi. Oğlanı hafız yaptın mı tamamdır. Ayetlerin anlamını bilmedikten sonra neye yarar ki?

Müslümanlar akıllarını başlarına toplasınlar. "Kuran-ı Kerim'e inanıyorum." demek yetmez. Kuran'a tamı tamına güveneceksin. Yani "Allah ne demişse o'dur." diyebileceksin. Diyemiyorsan sen boşuna söylüyorsun. Kuran diye bir kitap olduğunu zaten yeryüzünde bilmeyen yok. Sen de onlardan bir tanesi olursun. "Ben inanıyorum." demekle olmaz. İnandığını her şeyle göstermen lazım.

Müslümanlar isimlerinden başka her şeylerini kaybetmiş vaziyetteler maalesef. O isimleri belki bir işe yarar. "Bu dinin kaynakları nelerdir?" deyip bir gün Kuran-ı Kerim'e bakma ihtiyacı duyarlarsa hem kendilerini kurtarmış olurlar hem de dünyayı kurtarma imkanları ellerine geçmiş olur.

Maide Suresi 15. ayetten biliyoruz ki kendisine kutsal kitap verilen pek çok din mensubu gerek Yahudi, gerek Hristiyan gerek Sabiiler gerekse başka kutsal kitaba inanan ümmetler olsun Allah'ın kendilerine verdiği pek çok emri, ayetleri saklamışlardır. Şirk başta olmak üzre, namaz, oruç, zekat, hac, faiz gibi pek çok konuda Allah'ın ilgili ayetlerini gizlemişlerdir. Ehl-i Kitap'ın en sevmediği şey, duydukları zaman çılgına döndükleri şey Kuran-ı Kerim'dir. Çünkü tüm sistemlerini çökertir. Bundan dolayı Kuran-ı Kerim'i Allah'ın kitabı olarak kabul etmemek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Batı'da İslam Araştırmaları Merkezleri kurmuşlardır. Orada doktora yaptırırlar. Kuran'ın tarihsel bir kitap, indiği dönem için geçerli olup günümüz için kabul edilemez bir kitap olduğunu iddia ederler. Yahudilik ve Hristiyanlıkta imanın şartlarından biri; son kez gelecek bir nebiye inanmaktır. Son nebi peygamberimiz Muhammed Mustafa'dır, dolayısıyla son kez inen kitap Kuran-ı Kerim'dir. Ama onlar Kuran'dan kaçmak için henüz bekledikleri Mesih'in gelmediğini iddia ederler. Yahudiler İsa'ya ve Muhammed Mustafa'ya sahtekar dedikleri için bir başka bir Mesih beklediklerini söylerler. Hristiyanlar ise peygamberimize sahtekar dedikleri için İsa'nın beklenen Mesih olduğunu iddia ederler. Maalesef bizim mezhepler ise hem Mehdi'nin hem İsa'nın geleceğini söylerler.

Kuran'ı anlayarak okumanızı istemezler. Çünkü Kuran'ı anlayarak okumanız halinde, menfaatleri için ayetleri nasıl eğip büktüklerini, ayetlere nasıl yanlış manalar verdiklerini, yaptıkları tüm yanlışları görürsünüz. Tüm sistemleri çöker.

Bana göre Osmanlı ulemasının tümü ümmidir. Ümmi oldukları için ahirette kurtulabilirler. Fetva Kurulu başkanıyken ben de ümmiydim. "Ulema hata yapmaz kardeşim, koskoca adamlar yanlış mı yazacaklar yani!" derdim. Bakara Suresi 78. ayete göre ümmiler için bir af kapısı açık gibi. Çünkü habersiz, bilmiyor. Ama bir sonraki ayet yani Bakara Suresi 79. ayette ise ayetin manasını bilip menfaati için başka türlü izah edenlerle ilgilidir, bu ayet ve onların akıbeti ayette yazılıdır. Özellikle Osmanlı'da Kuran ezberletilirdi fakat öğretilmezdi. Oğlanı hafız yaptın mı tamamdır. Ayetlerin anlamını bilmedikten sonra neye yarar ki?

Liste
Yükleniyor…