- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#konuşma
Yoldaşlar, Kızıl Ordu, Kızıl Donanmanın askerleri, komutanlar ve siyasi eğitmenler. Erkek ve kadın işçiler, kadın ve erkek kolektif köylü. Aydınlar, geçici olarak Alman haydutlarının boyunduruğu altına düşmüş, düşman cephe gerisindeki erkek ve kız kardeşler. Alman işgalcilerinin cephe gerisindeki tesislerini ve görevlerini imha eden, şanlı erkek ve kadın partizanlar! Sovyet hükûmeti adına ve Bolşevik Parti adına sizleri Büyük Sosyalist Ekim Devrimi'nin 24. yıldönümü nedeniyle kutluyorum. Yoldaşlar, bugün Ekim Devrimi'nin 24. yıldönümünü ağır koşullar altında kutluyoruz. Alman kuvvetlerinin alçakça saldırısı ve bize dayatılan bu savaş, ülkemiz için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Geçici olarak bir dizi yurdumuzu kaybettik. Düşman, Leningrad ve Moskova kapısına dayanmış durumda. Düşman, ordumuzun daha ilk darbede parçalayacağını ve ülkemizin boyun eğeceğini hesaplamıştı. Fakat düşman tamamen yanılmıştır. Geçici başarısızlıklara rağmen ordumuz ve donanmamız düşman saldırılarını bütün cephelerde kahramanca geri püskürtüyor ve düşmana ağır kayıplar verdiriyor. Ülkemiz, tüm ülkemiz ordumuz ve donanmamızla Alman işgalcilerini ezmek için tek bir savaş hedefi biçiminde birleşmiştir. Ülkemizin bugünden daha ağır koşullar içinde bulunduğu günler olmuştur. Ekim Devrimi'nin birinci yıldönümü olan 1918'i hatırlayın. Ülkemizin dörtte üçü o günlerde düşmanların elinde bulunuyordu. Ukrayna, Kafkasya, Orta Asya, Ural, Sibirya ve Uzakdoğu geçici olarak elimizden çıkmıştı. Müttefiklerimiz yoktu, Kızıl Ordu'muz yoktu. -Orduyu örgütlemeye yeni girişmiştik.- Erzağımız, silahımız ve donanmamız yeterli değildi. O yıllarda ülkemiz on dört devlet tarafından işgal etmişti. Fakat yılmadık ve cesaretimizi yitirmedik. Savaşın ateşi içinde Kızıl Ordu'yu örgütledik ve ülkemizi bir savaş kampına dönüştürdük. Büyük Lenin'in ruhu, o günlerde işgalcilere karşı savaş için içimizde ateş yaktı. Ne oldu? İşgalcileri yendik, kaybettiğimiz bütün toprakları geri aldık ve zafere ulaştık. Bütün ülkemizin içinde bulunduğu durum, 23 yıl önceki durumla kıyaslanamayacak kadar iyidir. Bugün ülkemiz gerek sanayi, gerek besin ve ham madde açısından daha zengindir. Bugün bizimle beraber Alman işgalcilerine karşı birleşik cephede duran Müttefiklerimiz var. Bugün Hitler zorbalığının boyunduruğu altında bulunan Avrupa halklarının sempatisine sahibiz. Bugün yaşanılan pahasına, ülkemizin özgürlüğünü ve bağımsızlığını savunan mükemmel bir ordumuz ve donanmamız var. Bugün ne besin maddesi, ne de silah ve donanım açısından yetersizliklerimiz var. Bütün ülkemiz, ülkemizin bütün halkları ordumuzu ve donanmamızı destekliyor. Nazi ordularını yenmek için yardım ediyorlar. Tükenmeyen insan gücü yedeğimiz var. Büyük Lenin'in ruhu ve muzaffer bayrağı tıpkı 23 yıl önceki gibi, bugün de sosyalist anavatan savaşımızda bizi coşturuyor. Alman işgalcilerini yenilgiye uğrayacağımızdan, uğratmak zorunda olduğumuzdan kuşku duymak mümkün mü? Düşman, korkuya kapılmış aydınların düşündüğü kadar güçlü değil. Şeytan, boyalı olduğu kadar korkunç değil! Kızıl Ordu'muzun, ünlü Alman birliklerini defalarca panik halinde kaçmaya zorladığını kim inkâr edebilir? Eğer, Alman propagandacıları şaşalı açıklamalarına göre değil, Almanya'nın gerçek durumuna hüküm verecek olursak, faşist Alman işgalcilerinin bir felaketin eşiğinde olduğunu anlamak zor olmayacaktır. Şimdi Almanya'da açlık ve sefalet kol geziyor. Dört aylık savaş süresince Almanya, dört buçuk milyon asker kaybetti. Almanya kan kaybediyor, insan gücü tükeniyor. Öfke sadece Alman boyunduruğu altına sokulmuş Avrupa halklarını değil, savaşın sonunun ne zaman geleceğini bilmeyen Alman halkını da sarıyor. Alman işgalcileri son güçlerini topluyorlar. Almanya'nın böyle bir zorlanmaya uzun süre dayanamayacağına kuşku yoktur. Birkaç ay daha, bir altı ay daha belki de bir yılcık ve Hitler Almanyası kendi suçlarının ağırlığı altında çökecektir. Yoldaşlar, Kızıl Ordu ve Kızıl Donanma askerleri, komutanlar ve siyasi eğitmenler, erkek ve kadın partizanlar! Bütün dünyanın gözü, Alman işgalci sürülerini yenebilecek güç olarak, sizin üzerinizde. Alman haydutlarının boyunduruğu altında tutulan Alman halklarının gözü, kurtarıcıları olarak sizin üzerinizde. Omuzlarınıza büyük bir kurtuluş misyonu verildi. Yürüttüğünüz savaş, özgürlük savaşıdır. Haklı bir savaştır. Sizlere bu savaşta öncüleriniz - Aleksandr Nevski, Dmitri Donskoi, Kusma Minib, Dmitri Pojarski, Aleksandr Suvorov ve Mihail Kutusov'un kahraman örnekleri meşale olsun! Sizlere büyük Lenin'in muzaffer bayrağı güç versin! Alman istilacılarının tamamen ezilmesi için! Alman işgal kuvvetlerine ölüm! Yaşasın vatanımız, onun özgürlüğü ve bağımsızlığı! Lenin'in bayrağı altında zafere, ileri!
Genellikle hakkında konuştuğumuz şeyden sessiz kaldığımızın on katı pişmanlık duyarız.
Uzun süre konuşup da dinleyicilerine yaltaklanmayan kişi, hoşnutsuzluk uyandırır.
Eğer bir şey söyleme konusunda gerçekten kararlıysanız, kelimelerin peşinde koşmaya ne gerek var? İnsanlığa gösteriş yapmaya çalışan süslü konuşmalar, sonbaharda kuru yaprakları hışırdatan rüzgâr gibi sevimsiz ve tatsızdır.
Bir kimsenin zeka derecesini ölçmek istiyorsanız, şaşmaz bir ölçü var: sözlerinde genelle özelin nispeti.
Konuşmanın ve eylemin olmadığı bir hayat, dünya karşısında kelimenin gerçek anlamıyla ölüdür.
Hiçbir şey söylememe hakkı ne büyük bir iyiliktir. Çünkü ancak o zaman nadir olanı; yani gerçekten söylenmeye değer olanı yakalama şansımız doğar.