Bir işveren için çalışmaya mecbur değil misiniz? İhtiyacın seni zorluyor, tıpkı bir otoyolcunun silahı gibi.
- Henüz kategori yok.
-
Thunder'dan Galibiyet Serisi ve Yaklaşan Grizzlies Maç…10.11.2025
-
YouTube TV ve Disney Arasındaki Kanal Anlaşmazlığı Dev…10.11.2025
-
Dexter'da İmar Gündemi ve Dexter Bulvarı'nda Gazi Günü…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem Meydana …10.11.2025
-
Guillermo del Toro'nun 'Frankenstein' Filmi: Romanın K…10.11.2025
-
Jennifer Lawrence'tan Şoke Eden TikTok İtirafları: San…10.11.2025
-
Alperen Şengün'den NBA'de Büyüleyici Performans: Rocke…10.11.2025
-
Bursa'da Peş Peşe Depremler: Balıkesir ve Gürsu Merkez…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem: Çevre İ…10.11.2025
-
Anadolu Otoyolu Bolu Dağı Tüneli Çıkışında Zincirleme …10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#kapitalizm
Bir insan ancak gerçekten dine dayalı bir ülkeye gidene kadar dindardır. Daha sonra her şeyi masraflar, makineler ve asgari ücret olur.
...hem düşüncede hem de eylemde bizim için ölçüt olması gereken çelişki hiyerarşikleştirici sembolik gelenekten kopuşun kaçınılmaz iki bakışını karşı karşıya getirir;korkunç eşitsizlikler ve patojen başıboşluklar yaratan Batı kapitalizminin simgesellikten çıkmış bakışı ile ....Marx'dan bu yana eşitlikçi bir simgeleştirme öneren bakış.
Liberal kapitalizm, insanlığın hiçbiri değildir. Tam tersine; vahşi, yıkıcı nihilizmin aracıdır.
Osmanlı Devlet'nin iktisadi ve sosyal yapısının bozulması büyük ölçüde Batı kaynaklı olmuştur. Batı'da sömürge ticaretinin uzak denizyollarını kullanarak gelişmesi, ticaret yollarını Osmanlı topraklarından kaydırmıştır ve sermaye birikimi, yeni keşifler, icatlar kapitalizmi güçlendirmiştir.
Sadece kültürel ya da entelektüel olarak değil, siyasi ve ekonomik alanda da bütün önemli mevkileri ele geçirmişlerdi. Bu caniler (Yahudiler), Almanların bütün barış taleplerini reddettiler. Çünkü bu barış, onların kapitalist düzeniyle uyuşmuyordu.
ABD dünyayı “Tanrısı”na güvenerek sömürüyor. ABD derin devletinin tanrısı para! O paranın üzerinde de “in God we Trust” yazıyor. Yani “Biz tanrımıza güveniriz”. Güvendikleri paraları karşılığı olmayan büyülü bir kâğıttan başka bir şey değil.
Hayvanat bahçelerindeki düzen, aslında tüm toplumun hayvanat bahçesi tarzında düzenlendiğine dair çok aydınlatıcı bir örnektir. Nasıl hayvanat bahçesindeki hayvanlar seyirlikse (gösteri unsuru), toplumun da bir gösteri toplumuna dönüştüğü birçok filozofça tespit edilmiştir ve dillendirilmektedir. Başta üç (S)'ler, seks endüstrisi, peşi sıra ve iç içe spor ve sanat-kültür endüstrileri geniş bir medyatik reklam kampanyasıyla yoğun ve sürekli olarak duygusal ve analitik zekayı bombalayarak, tamamen işlevsizleştirerek, gösteri (temaşa eden) toplumunun zihniyet fethi tamamlanmıştır.
Metanın değişim değeri haline gelmesiyle ticaret ve tüccar çok önemli bir uygarlık kategorisi haline gelmiştir. Kısaca belirteyim ki, ben metayı Karl Marks gibi yorumlamıyorum. Yani metanın değişim değerinin işçi emeğiyle ölçülebileceği iddiasını, önemli sakıncalar doğuran bir kavramlaşma sürecinin başlangıcı olarak değerlendiriyorum. Günümüzde neredeyse metalaşmadık bir değeri kalmayan toplumun çözülüşünü göz önünde bulundurursak, ne demek istediğimi daha iyi açıklamış olurum. Toplumun metalaşmasını zihnen kabul etmek demek, insan olmaktan vazgeçmek demektir. Bu, barbarlıktan daha ötesi demektir. Bir benzetme yapacak olursak, mezbahada parça parça edilmiş hayvanın satılığa sunulmasının tüm insan toplumuna taşırılması demektir.
Bizler vegan beslenmeye geçerek, şirket kârları uğruna milyarlarca hayvanın işkenceden geçirilmesine suç ortaklığı yapmayı reddedebiliriz ve buna ilaveten, özellikle kalp hastalığı ve kanser konularında yararı ayrıntılı olarak belgelenmiş olan bitkisel beslenmenin getireceği sağlık kazanımlarını elde edebiliriz.
Tüm o yediklerimiz çok ama çok büyük bir zulmü maskeliyor. Bu ülkede tavukların endüstriyel olarak korkunç koşullar altında üretildiğini aklımıza bir kez olsun bile getirmeden oturup bir tavuk parçası yiyebiliyor oluşumuz, kapitalizmin ve onun zihinlerimizi nasıl sömürgeleştirdiğinin işaretlerinden biri. Önümüzde metadan öte bir şey göremiyor oluşumuz, gündelik olarak kullandığımız metaların ardındaki ilişkileri anlamayı reddediyor olmamız. İşte yediklerimizle ilişkimiz aynen böyle.
Çoğu zaman vegan olduğumu belirtmezdim ancak bu durum yavaş yavaş değişti. Artık bundan bahsetmenin tam zamanı çünkü veganlık devrimci anlayışın bir parçası –merhamete dayalı ilişki kurma yolları ararken, yalnızca insanlarla değil, bu gezegeni paylaştığımız diğer canlılarla da merhamete dayalı bir ilişki biçimi nasıl geliştirebiliriz sorusunu sormamız ve bunun için de kapitalist endüstriyel forma dayalı gıda üretimine meydan okumamız gerekiyor.
Laiklik meselesi sınıf meselesinin önemli bir parçasıdır. Çünkü sınıf mücadelesini geliştirebilmek için laik bir toplumsal yaşam gerekli. Bugün ideolojik olarak AKP’nin hegemonyasında bulunan işçi sınıfı, yaşadıklarını kapitalizmin ve sermayenin bir ürünü olarak değil de Allah’ın bir takdiri olarak görüyor. Laiklik vurgusunu, işçilerin sınıf bilincinin gelişimi açısından bir engel olan kaderci barikatı kırmak açısından önemli bir adım olarak görüyoruz.