#intikam

Sosyalistler, anarşistler, nihilistler varlıklarını başka birini suçlayabilecekleri bir şeyde buldukları nispette, Hıristiyanlığa yakındırlar. Zira, Hıristiyan da kendi hastalığından, marazlı bünyesinden birini sorumlu tutarak buna daha iyi tahammül edeceğine inanır. İntikam ve kin içgüdüsü her iki durumda da tahammül vesilesi, varlığı koruma içgüdüsü olarak görünüyor.

Yeryüzünde, “asiller”e, “kudretliler”e, “efendiler”e, “güç sahipleri”ne karşı girişilmiş hiçbir şeyin, Yahudilerin onlara karşı yapmış oldukları ile karşılaştırıldığında lafı bile edilemez: Yahudiler, düşmanlarının ve efendilerinin değerlerini kökten yeniden değerlendirme yoluyla, yani en akıllı öç alma edimi yoluyla intikam almayı bilmiş olan o ruhban halk. Ruhban bir halka, ruhban kinciliğinin en derinlere çekilmiş olduğu bir halka da yalnızca böyle bir öç uygun düşerdi zaten. Yahudiler olmuştur, aristokrat değerler eşitliğini (iyi = asil = iktidar sahibi = güzel = mutlu = tanrıların sevdiği) ürkütücü bir tutarlılıkla tersine çevirmeye cüret edenler ve bu ters çevrilmişliğe dipsiz bir kinin (aczin kininin) dişleriyle asılanlar, yani “zavallılardır yalnızca iyi olanlar, yoksul, güçsüz, aşağı olanlardır yalnızca iyi olanlar, acı çekenler, yoksunluk içindekiler, hastalar, çirkinlerdir tek imanlılar, tek cennetlikler, sadece onlar kavuşurlar rahmete, - oysa sizler, siz asiller ve kudretliler, sizler sonsuza dek kötü, zalim, şehvetli, açgözlü, tanrısız olanlarsınız, sonsuza dek de, hayır görmeyenler, lanetlenenler ve kahrolanlar olacaksınız!”…

Allah beni bu şehrin halkının dostu olarak bu zamana kadar sakladı. Biz bu şehrin düşmanlarını yendik ve onların vatanlarını aldık. Burayı Makedonyalılar, Teselyalılar ve Moralılar ele geçirmişlerdi. Bunların biz Asyalılara karşı kötü davranışlarının intikamını aradan birçok devir ve yıllar geçmesine rağmen onların torunlarından aldık.

Bedenen diriliş fikri kulağa garip geliyor, hatta saçma, tabii cezalandırma amacını saymazsak. Düzeltmekten çok intikam anlamına gelen bütün cezalar da ahlaken yanlıştır. Peki Dünya'nın sonu geldiğinde yapılacak sonsuz işkencelerin, ne tür bir ahlaki ya da uyarı amacı olabilir ki?

Doğu Cephesi'ndeki askerlerimiz, çok yakın bir zamanda büyük bir saldırıya geçecek, durumu denetimleri altına alarak, merhamet beklemeyecekleri gibi, merhamet de göstermeyeceklerdir. Birliklerimiz, birkaç hafta sonra başlayacak olan büyük taarruza hazırlanmak amacıyla operasyonlarını azalttı ve eksikliklerini tamamladı. İlerleyen haftalarda büyük taarruz başlar. Onlar, dini görevini ifa eden bir cemaat gibi büyük bir özveri ile savaşa gidecekler. Askerlerimiz, silahlarını ellerine aldıklarında ve tanklarına bindiklerinde, gözlerinin önüne tecavüze uğramış kadınları ve onların vahşice katledilmiş çocukları gelecek. İşte o zaman "İntikam" diye haykırarak düşmanı korku içerisinde bırakacaklardır. Führer, geçmiş krizlerin üstesinden nasıl geldiyse, bu krizin de üstesinden gelecektir. Geçen gün bana şöyle demişti: "Bu krizi atlatacağımıza dair inancım tamdır. Düşmana çok büyük bir saldırı düzenleyeceğiz ve üzerlerine mermi yağdıracağız. Onları yeneceğiz ve yok edeceğiz. Ve bir gün mutlaka bayrağımız muzaffer olacak. İşte bu benim sarsılmaz inancımdır."

Liste
Yükleniyor…