Hukuk ve ahlak birbiriyle çelişiyorsa, vatandaş ahlaki anlamını kaybetme veya hukuka olan saygısını kaybetme konusunda acımasız bir alternatiftir.
- Henüz kategori yok.
-
Finansal İstihbarat Birimleri Küresel Suçlarla Mücadel…09.11.2025
-
BİM 14 Kasım Aktüel Kataloğu: Evden Teknolojiye Çok Sa…09.11.2025
-
Adana Demirspor'da Taraftarların Protesto Yürüyüşü: 'S…09.11.2025
-
Erzurumspor FK-Esenler Erokspor Maçı Öncesi Kritik Ana…09.11.2025
-
TOKİ Sosyal Konut Projesi Başvuruları Başladı: Detaylı…09.11.2025
-
Ozan Akbaba Sahnede Devleşirken Oğluyla Özlemini Dile …09.11.2025
-
Faker Efsanesi Devam Ediyor: LoL Worlds 2025 Finalinde…09.11.2025
-
Disney Plus Kasım 2025: Yeni Filmler, Belgeseller ve Ö…09.11.2025
-
Riyad Sezonu, The Groves ve Mücevher Salonu ile Lüks E…09.11.2025
-
İbrahim Tatlıses'ten Oğluna Sert Çıkış: 'Akli Melekem …09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#hukuk
Sonunda, suçu denetim altına alarak azaltılması beklenen hukukun kendisi, cezalandırılması gereken kötülüklerin kaynağı haline getirilmiştir.
Hukukun soygun aracı haline dönüştürülmesi insanlık tarihinin şahit olduğu en menfur (iğrenç, nefret edilesi) yozlaşmadır.
Hukuk, kendi asli amacının tam aksi bir istikamete yöneltilerek her türlü hırs ve açgözlülüğün silahı haline dönüşmüştür.
İnsanın yaradılışı öç almaya çok yatkın olmakla birlikte, yasaların kökten söküp atmaları gereken vahşi bir adalettir öç; ilk işlenen haksızlık, yasalara bir karşı gelmedir ama bu haksızlığın öcünü almaya kalkışmak da yasayı hiçe saymaktır.
Cinayetin üzerinden 5 yıl geçti. Hrant Dink ne derdi bu karar için: “Bizimle dalga geçiyorlar” Dalganın en büyüğünü meğer en sona saklamışlar. Meğer Hrant Dink bütün planlı eylemlerden değil, 3-5 kendini bilmez tarafından öldürülmüş. Burada örgüt yokmuş. Bu kadarını beklemiyorduk.
Mesele anlaşılsın arkadaşlar gereğini yapar' diye düşündüm ancak soruşturmada saydamlığı sağlayacak olan adaletin ve emniyetin çalışmasına kolaylık getirecek bir davranış tarzı, hatta iktidarı kamuoyunda güçlendirecek olan bir yönetim tarzı tercih edilmek yerine işi kapatmaya, örtbas etmeye dönük bir yöntem belirlendi. Emniyette, yargıda ciddi müdahaleler yapıldı. Şimdi yasa değişikliği konumuna geldik. O günden bu yana ciddi bir akıl tutulması yaşanıyor. Bir hukukçu olarak bu yapılanları normal bir hukuk eğitimiyle ve siyasi akılla bağdaştırmak çok mümkün değil.
Bağımsızlığın mutlaka korunması gereği, devletin ve hükümetin de yargı karşısında bir "taraf" olmasından kaynaklanır. Bilindiği gibi Anayasa'nın 125'inci maddesine göre "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır". Yargı karşısında, aynen vatandaşlar ve öteki tüzel kişiler gibi hükümet ve devlet de bir "taraftır". Yargının, hükümet ve devlete karşı açılan davalarda tarafsız kalabilmesi için mutlaka siyasi etkilerden, özellikle de iktidardan bağımsız olması gerekir. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda söylenecek son bir söz "tarafsızlık" kavramı üzerinedir: Yargı, karşına gelen şikayetçi ve şikayet edilen konusunda tarafsızdır. Ama Anayasadan, yasalardan ve esas olarak adaletten, hukuktan yana taraftır!
Neyse ki, sadece birkaç puan yıl önce yaptığı gibi din artık bu kadar etkili egzersiz yapabilirsiniz eski terörü ve güçler vardır. Ancak bağnazlığın atmosferi ve tutumu kalır. Din normalde silahlı hukuk kuvvetini sapkınları cezalandırmak için çağıramazsa, hala korku psikolojisine dayanır ve çoğunlukla etkisi insanları korkutmak ve görüşlerini çarpıtmak ve akıl yürütme sürecinin her sürecini zehirlemektir.
Yasalar örümcek ağına benzer, ancak küçük sinekleri yakalar. Büyük sinekler, gözünün önünde onu delip geçer.
Savaş söz konusu olduğunda hiçbir masraftan ve zahmetten kaçınmazlar. Hiçbir şey önemli değildir onlar için. İster hukuk, ister din, isterse barış çiğnensin, hatta insanlık batsın, umurlarında olmaz.
Ben şunu iddia ediyorum ki hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir. Anayasa'nın başlangıç ilkesinde belirtilen ulusun zulme karşı direnme hakkını kullandık. Bu sebeple anayasal bir davranışta bulunduk. Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyorum. Hâlen de bu inancı taşıyorum.
Öteden beri arz etmiş olduğum gibi bu ülkede Anayasa'yı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa'yı ihlal edenlerse ortadadır. Anayasa'nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz.
Onların üniversiteler için bir zorlaması yok. Hukuk varken, Anayasa varken bunu zorlamak doğru değil. Anlayışımız değişmedi. Üniversitede türban, çarşaf isteseler o zaman 'orada dur' deriz. Bunları istemiyorlar.