- Henüz kategori yok.
-
Cennetin Çocukları Son Bölüm: Duygusal Yüzleşmeler ve …11.11.2025
-
Miami Heat, Cavaliers'ı Uzatmada Chris Quinn'in 'CQ' O…11.11.2025
-
Allen'dan Kariyer Rekoru ve 10 Üçlük: Suns, Pelicans'ı…11.11.2025
-
10 Kasım'da Kamu Kurumları Normal Mesaide: Banka, PTT …11.11.2025
-
Siirt'te Yaklaşan Hava Değişimleri ve Son Tahminler11.11.2025
-
Manisa İçin Detaylı Hava Durumu Raporu ve Gelecek Tahm…11.11.2025
-
Kahramanmaraş İçin Güncel Hava Tahminleri Açıklandı11.11.2025
-
Dallas Mavericks - Milwaukee Bucks Karşılaşması: Giann…11.11.2025
-
Gaziantep'te Yeni Haftada Hava Durumu Değişkenlik Göst…11.11.2025
-
Tekirdağ ve Batı Marmara'da Sağanak Yağış Uyarısı: Sıc…11.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#gerçeklik
Realiteyi görmemek için dini, sanatı, aşkı yaratmışız. Faustun susuzluğu sonsuz bir çölünkinden farksız.
Doğa, cahili ve aptalı affetmez. Doğayla oy vererek başa çıkamazsınız. Doğayla ancak bilim başa çıkar.
Dil bizi et yeme gerçeğinden uzaklaştırır, böylece et yemenin sembolik anlamını pekiştirir, bu sembolik anlamı özünde ataerkil ve erkek odaklıdır.
Tarihçiler, nadiren mutlak gerçeği ortaya koymaya eğilimlidirler. Çoğunlukla ordularının kahramanlıklarına güzelleme yapmak ve olayların kendi hayali kurallarıyla uyuştuğunu göstermek isterler. Tarihi yazmaktansa onu uydururlar.
Eylemler hiçbir zaman sezgiden, gerçeğin hissedilmesinden daha sağlam bir temele dayandırılamaz.
Mutsuzluk, bizi daha ciddiyete ve gerçeğe karşı daha fazla duyarlılığa getiren bir arınma sürecidir.
Fiziksel objelerin aslında kendilerinden gerçekliklerinin olmadığını öğretiyorum, bunların ancak zihnin ürünleri olduğunu söylüyorum, aslında hepsi bir hayaldir. Bunların duyularla algılandığı ve ayırt edildiği doğrudur fakat aslında diğer yandan hiçbirinin kendiliğinden kendi doğaları, gerçeklikleri yoktur. Onlar gerçekte görülmüyorlar ama zihin tarafından ‘tasarımlanıyorlar’. Bir bakıma kavranabiliyorlar ama bir bakıma da gerçekte kavranamıyorlar.
Bütün biçimler gerçek dışıdır, bunu idrak edebilen kişi acılara tepki vermez; işte bu saflık yoludur.
Deliren çıldıran zamanın, olayların tekdüzeliğinden kopup kaçak bir serseri gibi tarlalarda bağırarak koştuğu bir andı. Öyle anlarda yaz çığırından çıkar, delice bir dürtüyle her yandan evrenin tümüne yayılır, bilinmedik, çılgın bir yöne doğru ikiye-üçe katlanarak giderdi.
İçine gömüldüğümüz simsiyah,soğuk ve bilinmeyen evrendeki ıssız noktamızdan bakarak edindiğimiz anlayışın derinliğidir gerçekliğin enginliğinde yankılanıp bizi önemli kılan.