Gençlerimiz ihtirassız, hatta heyecansız; gençlik birtakım meselelere açılmak, onları hararetle yaşamaktır. Boşlukta ne san'at eseri, ne de fikir olur. En dışımızda görünen bilgi bile içimizde yaşayan bir azap şeklinde olmalıdır. Mektep bitirmek için mektep bitirilmez. Her genç enginde bir gemi gibi her an kendi kendisine "Ben neyim?" "Niçin buradayım?" "Ne yapmak istiyorum?" sualini sormalıdır. Bunu yapmayan genç hiçbir zaman genç olamayacak bir ihtiyardır. Yani ölü olarak yaşamayı kendiliğinden kabul etmiş demektir.
- Henüz kategori yok.
-
Dexter'da İmar Gündemi ve Dexter Bulvarı'nda Gazi Günü…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem Meydana …10.11.2025
-
Guillermo del Toro'nun 'Frankenstein' Filmi: Romanın K…10.11.2025
-
Jennifer Lawrence'tan Şoke Eden TikTok İtirafları: San…10.11.2025
-
Alperen Şengün'den NBA'de Büyüleyici Performans: Rocke…10.11.2025
-
Bursa'da Peş Peşe Depremler: Balıkesir ve Gürsu Merkez…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem: Çevre İ…10.11.2025
-
Anadolu Otoyolu Bolu Dağı Tüneli Çıkışında Zincirleme …10.11.2025
-
Bursa ve Kocaeli için Japon Uzmandan Hayati Deprem Uya…10.11.2025
-
Benfica'da Tarihi Başkanlık Seçimlerinde Rui Costa Yen…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#Gençlik
Siz Dicle'nin kuzularısınız ve siz Dicle’nin kuzuları bize emanetsiniz. Haklısınız geç kaldık bu emanete sahip olmakta ama bundan sonra sizinle hep beraber olacağız ve bu bölgede Dicle’nin, Murat’ın, Karasu’nun, Zap Suyu’nun, Aras’ın kuzularını çakallara kaptırmayacağız.' dedim. Çakallara kaptırmamak için onlarla hemhal olmak, hemdert olmak ve beraber olmak lazım.
Gençlik zemânının kıymetini biliniz! Bunu, oyun ile, fâidesiz şeylerle geçirmeyiniz! Ceviz ve kozalak gibi fâidesiz şeyler arkasında gençliğini tüketenler, sonunda pişmân olurlar, âh ederler.
Gençlik çok kolay incinebilir. Evet, gençlik amansız ve kendinden emin. Çok cömert ama aynı zamanda çok şey de istiyor.
Gençken evlenin, çünkü yaşlanınca insanın aklı başına gelir. Ve akıllı bir insan da asla evlenmez.
Gençler yaşlıların aptal olduğunu düşünürler, yaşlılar ise gençlerin aptal olduğunu bilirler.
Yaşlı olanlarımız tökezlediğinde, gençlerimiz bayrağı devralacak ve vücutları paramparça olana kadar taşıyacak ve yaşatacaktır!
Ordu, genç ve acemi erin dikkatini, kendi daracık düşüncesinden kurtarmalı ve bu gence kendi milletinin ufkunu kazandırmalıdır.
Neden insan yüz yıl daha önce, mesela kazanç savaşları zamanında ticaret yapmayan adamın da gerçekten bir değeri olduğu zamanlar doğmamıştır! İşte bu dünyaya geç bir zamanda doğmuş olmam sebebiyle böyle acı düşüncelere katılıyorum. Bana sözde “sakin ve düzen” içinde kendisini sunan gelecekteki tarihin hakkımdaki haksız bir muamelesi gibi değerlendiriyordum. Gençliğimde bile ciddi ve dikkatliydim ve hiç de “barışçı” değildim. Beni bu şekilde eğitme girişimlerinin hepsi boşa çıktı.
Milletin hizmetinde olan ve vatandaşın çıkarını ilke edinen devlet birinci görevinin, ırkın en iyi unsurlarını korumak, onlara özen gösterip gelişmesini hazırlamak olduğunu anlarsa, bu görevle işinin bitmediğini anlayacak ve ırka layık soylar yetiştirdiği gibi, bu soylarını terbiyesiyle de ilgilenecektir. Sağlam ve enerjik düşünme gücü, ancak sağlam ve kuvvetli bir vücutta bulunur. Dahilerin bazen zayıf bir vücuda sahip olmaları bu prensibi yok saymaz. Onların durumları ayrıdır. Eğer bir millet yozlaşmış kimselerden meydana gelmişse, hakikaten böyle bir bataklıktan büyük bir dahinin çıkması gerçekten son derece nadirdir. Eğer çıksa bile, bu dahinin güç ve etkisinden yozlaşmış olan millet yararlanamayacaktır. Ya bu yozlaşmış topluluk dahiyi anlayamayacak, ya da irade kuvvetlerinin zayıflaması sonucu o dahinin arkasından yürüyemeyecektir. Irkçı devletin izleyeceği yol şöyle olacaktır: Tamamen sağlam vücutlu gençler yetiştirilecektir. Fakat bu iş yapılırken, amaç karakterin terbiyesi ve özellikle irade kuvvetiyle yeteneğin gelişmesi olacaktır. Bu arada gençler, tüm hareketlerinin sorumluluğunu memnuniyetle kabul etmeye de alışacaktır. Asıl eğitim daha sonra gelecektir. [...] Vücudu sağlam yapmak ırkçı bir devlette fertlerin görevi değildir. Bu iş anne ve babaya da düşmez. Nasıl eğitime ait konularda devlet; kişinin serbest hareket etme hakkına tecavüz eder ve çocuğu, anne ve babanın arzuları dışında zorunlu eğitime tabi tutarsa, ırkçı devlet de, daha geniş bir şekilde olmak üzere, milleti ilgilendiren ana meselelerde, şahısların cahilliğine veya anlayışsızlığına karşı, kendi otoritesini kurmalı ve hakim kılmalıdır. Terbiye sahasındaki iş gençlerin vücutlarını küçük yaştan itibaren takip edilmekte olan amaca doğru itmeli ve sonra muhtaç olacakları yıkılmaz dayanıklılıkla yetiştirmelidir. Bu terbiye ve sağlık işi, ilk önce genç anneler üzerinde etki yaratmalıdır. Irkçı bir devlet okulda beden çalışmalarına, şimdikine oranla daha çok zaman ayırmalıdır. [...] Bir genç adamın, her gün hiç olmazsa sabah-akşam birer saati, beden çalışmalarıyla geçmelidir... [...] Her şeyden evvel, genç ve vücutça hastalıksız bir adam, darbelere katlanmayı öğrenmelidir. Irkçı devletin görevi vücutça yozlaşmış insanlardan oluşmuş bir topluluğu terbiye etmek değildir. Irkçı devletin insan tipi; mert, onurlu, enerji sahibi erkekler ve dünyaya gerçekçi insanlar getirecek yetenekte olan kadınlardır.
İş bulmak benim için hiçbir zaman sorun olmadı. Çünkü ekmeğimi kalifiye bir işçi olarak değil, sıradan bir amele gibi çalışarak kazanıyordum.
Genç dimağları gereksiz bir yükle ve faydasız bir bilgi ile doldurmak büyük hata olur. Tecrübeyle sabittir ki, gençler hafızalarında yalnız parça parça şeyleri saklarlar ve öğrendiklerinin esaslı taraflarını ise zihinlerinde tutamazlar. Onların zihinlerinde kalan, hiçbir zaman ifade edilmeyen ayrıntıdır. Zihni tıklım tıklım doldurulmuş genç bir çocuk, bu konular arasında akla uygun, karşılaştırmalı bir ayıklama ve temizleme yapmaktan âcizdir. Bugün ortaokullarda, haftada iki saat beden eğitimi dersi koymak ve bu dersi seçmeli kılmak, fikri bakımdan dahi ağır bir hata olur. Bir genç adamın, her gün hiç olmazsa sabah akşam birer saati beden çalışmalarıyla geçmelidir. Bilhassa boksu ihmal etmek olmaz. Bu konuda kültürlü çevrelerde büyük hatalar işlenir. Bu çevrelerin fikirlerine göre boks kaba bir spordur. Ama bir genç eskrim öğrensin ve değerli vakitlerini düello etmekle geçirsin, bu onlara göre hatalı değildir. Halbuki boks kadar, kavgacılık ruhunu geliştiren, şimşek gibi seri kararlar vermeğe alıştıran ve vücuda çelik sertliğini veren hiçbir spor yoktur. Gençler için bir fikir ihtilâfından çıkan kavgayı yumrukla halletmek, keskin bir kılıçla halletmekten daha vahşice sayılamaz. Tecavüze uğramış bir kimsenin, saldırganı yumruklarıyla uzaklaştırması, kaçıp polise sığınmasından daha adi değildir.
Devlet, yapacağı işlerde özellikle genç nesli hesaba katmalı, onların ahlaklı birer genç olmaları için her türlü sosyal tedbiri almalıdır. Sokaklarda ve eğlence yerlerinde ahlaklarının bozulmasına göz yummamalıdır. Çünkü bedenen, ruhen, ahlaken sağlam olmayan vücuttan, sağlam nesiller beklenemez.
… Devlet, kendi eline verilen gençliğin kalbine “ulus ruhunu” ve “ulus duygusunu” sokabildiği gün öğretmen ve eğitici olarak, üstüne düşen görevi yerine getirmiş ve en büyük gayelerinden birine ulaşmış demektir.
Bugünkü öğretim usulü yabancı dili öğrencinin kafasına zorla sokmaktadır. Halbuki gençler hiçbir zaman o lisanı öğrenememekte ve öğrendiğini de ilerde unutmaktadır. Bu ezici bilgi bolluğu hafızada tutarsız, rastgele tutulan parça parça şeyler bırakmak tehlikesini de doğurur. Yani gençler, ancak en gerekli olan şeyleri öğrenmeli ve esas ile ayrıntı gençlerin lehine olarak, daha önceden tespit edilmelidir.
Babam fikrimi çelmek için kendi hayatından hikâyeler anlatarak boş yere duruyordu. Kaldı ki, babamın anlattıkları beklediği tesirin tam aksini yapıyordu. Memurluk denince bende çok olumsuz duygular uyandırıyordu: Günün birinde bir evrak odasında hapsedilebileceğim, zamanımı istediğim gibi değerlendiremeyeceğim, hatta bir ömür boyu birtakım evrakları doldurmakla geçireceğim yılları düşündükçe hafakanlar basıyordu.
Almanya önümüzde uzanıyor, Almanya içimizde canlanıyor. Arkamızdan bütün Almanya geliyor!