#feminizm

13 yaşındayken ebeveynlerime artık Tanrı'ya inanmadığımı söyledim. Ateist olmak istiyordum çünkü dinin toplumsal ibadetleri düzenleyen bir yapı olması gerektiğine inanmıştım; kadın haklarını belirleyecek bir oluşum değil.

Bir feminizm sembolü olarak tesettüre girme işi, Yahudilerin gaz odalarına konulmasını Yahudi dininin yeni bir işareti olduğunu söylemeye ya da Hitler'in İsrail destekçisi olduğunu söyleyerek tapınmaya benziyor.

Filmde erkeklerin varlığına yönelik mesajlar da var. Buna ilişkin de, “Erkeklerin varlığı ve yokluğu bir. Kadın, erkeksiz yaşayabiliyor. Belki varlar ama yoklar. Bedensel olarak da yok olsalar ne olur. Zaten bütün yük kadının omzunda. Diyelim ki erkek gitti. Ne olur. Kadın bunu sürdürür. Kadın tekrar ayağa kalkar. Ben filmimde kadınları kayırdım. Erkekleri de biraz rahatsız etmek istedim”.

Eğer hayvan özgürlüğü hakkında ciddiysek, o zaman insan ve hayvan herkesin özgürlüğü için çalışmak zorundayız. Eğer feminizm konusunda ciddiysek, o zaman cinsiyet ayrımcılığını kınadığımız gibi tür ayrımcılığını da kınamak zorundayız. Başkaları baskı görürken hiç kimse özgür değildir. Ve eğer beraber çalışırsak, birbirinden farklı görünen mücadelelerin birbirine bağlı olduğunu anlarsak, işte o zaman, bir gün, özgür olabiliriz.

Liste
Yükleniyor…