- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#eğitim sistemi
Kitap okumayı alışkanlık olarak vermeyen bir eğitim sistemi, soğuk demiri dövüyor gibidir.
Üniversitelerin tek başına toplumu değiştirmeye veya onu esenliğe ulaştırmaya gücü yetmez. Liderliği sınırlanmalıdır. Üniversiteler yeni bilgiler üretirler, mesleki beceriler ve temel bilgiler öğretirler. Ama tek başlarına ırkçılığın, yoksulluğun ya da uyuşturucu alışkanlığının üstesinden gelemezler. Açgözlü bir toplumda üniversiteler baştan çıkmaya karşı bağışıklı değildirler. Mutsuzlar denizinde bir cennet adası olamazlar.
Bir insanın üniversiteyi bitirmesine yardımcı olabilirsiniz, fakat istemezse ona düşünmeyi öğretemezsiniz.
Politikacılar bu kelimeyi bilirler. Sizin üzerinizde kullanırlar. Politikacılar geleneksel olarak üç şeyin arkasına saklanmışlardır: Bayrak, Kutsal Kitap ve çocuklar. Ancak bir sebebi var. Bunun bir sebebi var. Eğitimin rezil oluşunun bir sebebi var. Asla düzelmemesi ile aynı sebep. Asla düzelmeyecek. Boşuna beklemeyin. Elde ettiğinizle mutlu olun. Çünkü bu ülkenin sahipleri bunu istemezler. Gerçek sahiplerinden bahsediyorum: Büyük ve zengin. Gerçek sahipleri: Her şeyi denetleyen ve her şeye karar veren büyük ve zengin iş hissedarları.
Ne öğretmemiz ve nasıl öğretmemiz gerektiğini eğitimciler söylüyor. Bir yerde hata mı yapıyoruz. Yoksa öğrettiklerimiz mi yanlış, yoksa eğitim bilimciler politikacıların esareti altında mı? Soruyorum. 21.yy’da halen nefret tohumları neden atılıyor? Halen savaşlar neden var? Halen medeniyetlerin çatışmasından bahsediyoruz. Doğayı halen neden bu kadar kirletiyoruz? Acaba ürettiğimiz güzellikler arasına farkında olmadan birileri zehir tohumları mı ekiyor.
Eğitim her şeyi yapabilir ve bizi biz yapan eğitimdir. Ama iyi bir eğitim sisteminin kurulmasının önünde ciddi engeller vardır.
“İslam Devleti” denildiği zaman hemen dudak bükülerek yadırganır. Bunun sebebi, ülkemizde “laiklik” perdesi arkasında uygulanan pozitivist, ateist, tanrı tanımaz, dinsiz eğitim ve yönetim sistemidir.
Türk ilk ve orta öğretimi tepetaklak oldu. Bunun ilk nedeni, öğretmenlik mesleğinin özenilecek bir meslek olmaktan çıkarılmasıydı. Burada en büyük sorumluluk ve dolayısıyla suç öğretmenleri ihmal eden politikacılarındır. Fabrika yapmak isteyen politikacı, en önemli fabrika olan insan fabrikalarını, yani okulları unuttu. En önemli öğretmen türü olan ilkokul öğretmenleri ve onlardan sonraki en önemli öğretmenler olan orta öğretim öğretmenleri tamamen ihmal edildi ve öğretmen iş dilenen bir zavallı haline düşürüldü. Bu suç, yalnız Türkiye çapında değil insanlık çapında affı mümkün olmayan bir suçtur ve Hasan Ali Yücel'den sonraki tüm eğitim yöneticilerimiz bu suçun ortaklarıdır. Gelecek, kendilerine topluca lanet edecektir.
İddia ediyorum; 68-78 kuşağının lise diploması, günümüz kuşağının profesör diplomasından çok daha değerli!
Ebeveynler, çocuklarının akademik olarak nasıl yaptıklarından çok daha fazlasını bilmek isterler.
Bütün bebekler çok zeki ve dahi olarak doğarlar, yetişkinler ve eğitim sistemi tarafımdan vasat zekalı hale dönüştürülürler.
Eğer temel bilimler ile eğitilmiş olsaydık, bu çelişkilerin zamanında farkına varır, önlemini alırdık. Dini eğitim bu algılamayı önleyen eğitimin adıdır. Bu ülkeye yazık etmeyelim…
Bir ülkede yapılan her türlü yanlışın ya da ihanetin önlenme şansı olabilir. Ancak eğitimde atılan yanlış bir adımın sonuçlarını ortadan kaldırma yüzyıllar alır. Bu coğrafyanın bu ülkeye çok ihtiyacı var; bu coğrafyaya kötülük etmeyin derim.
Gençlerini doğru eğitemeyen ve onların zamanını heba edenler, bulundukları toplumu çıkmaza sürükleyenlerdir.
Sanırım Cumhuriyet’in en büyük fiyaskosu “eğitim” sistemi oldu. Halkın arasından çıkıp da o halkla ilişkisini kesen bir grubun epey sorunlu iktidarını sürdürebilmek için eğitim tam bir “beyin yıkama” mekanizmasına döndürüldü. Çocukların “düşünmesini” sağlamak için değil tam tersine “düşünmemesini” ve “devlet, Atatürk, Kemalizm” gibi tabulaştırılmış kavramlara tapınmasını sağlamak için düzenlendi bütün sistem. Sonucunda, “düşünemeyen,” sadece ezberlediklerini tekrarlayan, “kutsallıklarla” zihinleri dondurulmuş bir “okur yazar” zümresi çıktı ortaya. Burada birçok garip çelişki belirdi. Devleti korumak için yetiştirilen kadrolar, zihinsel bir şokla donduruldukları için daha sonra yönetime geldiklerinde devleti idare edemediler. Devlete tapınanlar, yetersizliklerinden dolayı devleti çökerttiler. Hukuksuz, darbeci, çeteleşmiş bir yapı çıktı ortaya. Beyin yıkayarak itaatkar kadrolar meydana getirme kurnazlığı, devletin yetersiz kalmasına yol açtı.
Keşke bütün okullar İmam Hatip gibi olsa da, İmam Hatip diye ayrı bir okul hiç olmasa.
Türkiye'deki demokratik ve lâik rejimi kendi amaçlarına uygun olarak İslami ilkelere göre yeniden düzenlemek isteyenler ve onlara destek verenler, bir yandan aydınları öldürerek ve baskı altında tutarak, öte yandan eğitim sistemini yozlaştırarak, son olarak da temel kavram ve terimlerin içlerini boşaltarak Türkiye'nin entelektüel birikimini ortadan kaldırıyorlar.