Bugün ister bitkiler ister hayvanlar olsun, canlı türlerin korkunç bir şekilde ortadan kaybolması var.
- Henüz kategori yok.
-
İspanya Milli Takımı'nda Türkiye Maçı Öncesi Lamine Ya…11.11.2025
-
EPDK'dan Kış Dönemi Elektrik Üretimine Esneklik Kararı11.11.2025
-
11 Kasım 2025 TV Yayın Akışı: Show TV ve Diğer Kanalla…11.11.2025
-
Pakistan-Sri Lanka ODI Serisi Başlıyor: Kaptan Shaheen…11.11.2025
-
Muğla İçin Güncel Hava Durumu Raporu ve Beklentiler11.11.2025
-
Lamine Yamal, Tartışmalı Sakatlık Süreci Sonrası Türki…11.11.2025
-
11 Kasım 2025 Salı Show TV Yayın Akışı: Bahar Dizisi v…11.11.2025
-
Zohran Mamdani Hızlı Atamalarla New York Yönetimini Şe…11.11.2025
-
Ünlü Oyuncu Serhan Onat, Survivor 2026 Kadrosunun Beşi…11.11.2025
-
Kastamonu'daki Gizemli Kayıp Olayında Acı Gelişme: 5 Y…11.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#doğa
Zihin özgürlüğümüzü korumalıyız. Ve doğada saçma olan şeyin teorilerimize göre her zaman imkansız olmadığına inanmalıyız.
Yasa, yapılacak ve yapılmayacak olanı buyuran yüce akıldır... O doğanın gücüdür, o ruhtur, bilgenin aklıdır, adaletli olanla olmayanın ölçüsüdür.
Artık uyuduğu medeniyet tarafından zehirlenmeyecek, ve karada kaybolmak için karada tek başına yürüyor.
Mutlu olmak için insan ilişkilerine ihtiyacın yok, O bizim etrafımıza yerleşik.
Sanki doğa insanın ne şekilde evrileceğine dair deneyler yapıyordu da insan benzeri canlılar Afrika'nın farklı bölgelerinde birbirine paralel bir şekilde ortaya çıkıyordu. Bunlardan sadece biri insanı ortaya çıkaracak şekilde hayatta kaldı.
Yağmur komünisttir; çünkü herkese eşit yağar. Rüzgâr ise kapitalisttir, zayıf olanı yıkar.
Tutkuları şiddetle sıkıştırmak kolaydır. Felsefe onları bir kalem darbesiyle bastırır. Kilitler ve kılıç tatlı ahlakın yardımına gelir, ancak doğa bu yargılara itiraz eder; O, haklarını gizlice geri alır. Bir noktada boğulan tutku, bir dike tarafından tutulan suya benzer bir şekilde tekrar ortaya çıkar; Yakında kapalı olan bir ülser sıvısı gibi içe doğru sürülür.
Tutarsız düzen toplumlarında hemen her çocuk öğretmenlerin ya da babanın kaprisine göre değişen bir eğitim görür.Bunun,saattan saata değişen her türlü çalışmaya çocuğu yönlendirmek isteyen doğanın öngördüğü eğitimle hiçbir ortak noktası yoktur.
Çakıl taşlarını toplayıp bir kutuya koyun ve sallayın, hiç bir sanatçının beceremeyeceği kadar uyumlu bir mozaik elde edersiniz.
Çeşitli bitkilerle kaplı, çalılıklarında kuşların ötüştüğü, türlü böceklerin uçuştuğu; nemli toprağında tırtılların, solucanların süründüğü bir yamaca bakıp, birbirinden böylesine farklı, ve birbirine böylesine karmaşık bir tarzda bağımlı ve ustalıkla yapılmış bütün o canlı biçimlerin, çevremizde etkilerini sürdüreduran yasaların ürünleri olduğunu düşünmek ilginçtir. Bu yasalar -geniş bir anlamda- Üreme ve Büyüme; Soyaçekim (hemen hemen üremenin kapsamında kalır); yaşam koşullarının ve parçalarının kullanılıp kullanılmamasının doğrudan ve dolaylı etkilerinin sonucu olan değişkenliktir; üreme öylesine hızlıdır ki Yaşama Savaşına yol açar; ve bunun sonucu Iranın Iraksamasını ve az gelişmiş biçimlerin tükenmesini zorunlu kılan Doğal Seçmedir. Böylece, doğanın savaşından, açlıktan ve ölümden, düşünebildiğimiz en yüce ereğe, daha yukarı hayvanların oluşmasına varılır. Bir ya da birkaç biçimde başlayan yaşamı böyle anlayan ve bu gezegen çekimin değişmez yasasına göre dönüp dururken, böylesine basit bir başlangıçtan en güzel, en olağanüstü biçimlerin evrimleşmiş ve evrimleşmekte olduğunu kavrayan bu yaşam görüşünde gerçekten ihtişam vardır.
Bu yaşamın görünümünde bir müthişlik var; birbirinden farklı güçleriyle bir ya da birkaç biçime yaşam verilmekte ve bu gezegen, sabit yer çekimi yasasına göre devir yapmaktayken çok da basit olan bir başlangıçtan en güzel ve en harika sonsuz biçimlerde evrilerek var oluyorlar.
Yaşanılacak bir yurt haline gelsin diye Anadolu, birbirimizi sevelim, birbirimizi tanıyalım, birbirimize bağlanalım, birbirimize saygı gösterelim diye yazacağım durmadan. Seher kuşları gibi kardeşliği, özgürlüğü söyleyeceğim, en güzel vakitlerde. Deyin ki ben Manyas Gölü’nde bir balığım, Köroğlu Dağlarında bir çam ağacıyım, dağlarıma, tozlu dumanlı yollarıma.
Açık yerlerde insan bir dışarılık, bir öteleyiş duyar. Sanki ufkunuz genişler, varlığınız enginleşir.
Ölüm hayata sığıyor ama hayat ölümü aşıyor. Hayat, doğadır. Her yaşayan insan hayatın askeridir. Ölüm var her zaman. Ölüm hayata sığıyor ama hayat ölümü aşıyor. Hayat, doğadır. Çıkarcılar, başkasının üstünden geçinenler ölümün hayata karşı askerleridir.
Gece yıldızları tek tük görünen mıymıntı şeyler değildir. Yıldız kalabalığına engin gece dar gelir. Sanki parıltılarıyla göğü sarsıp gürlerler. Hele ufukta ay bir görünekoysun, evren bir peri masalına döner.
İnsan bugün kendisini olduğu gibi kabul eder; ama onun tabiatında yarın başka biri olmak vardır.
Görmek tabiata tahakküm etmektir. Dış dünya ne kadar düşman unsurlarla dolup taşarsa taşsın, zekamızın gözbebeklerimizden boşalan seyyalesiyle ehlileşmeye, mutileşmeye mahkumdur.