#din

İnsan topluluklarının yalnız ekmekle yaşayamayacakları açıktır. Fakat eğer tanrının ağzından çıkan her söz doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak, bu sözleri kutsal bulan toplumun gelişmesine, biyolojik ve ekonomik refahını arttırmaya yaramazsa, o toplum eninde sonunda tanrısıyla birlikte yok olur.

Bilgisizlik, ilk insanların araştırmalarını engelleyen bir şey olmuştur. Böylece, bu bilgisizlikten dolayı, tarih boyunca bir takım dinlerin ortaya çıktığına tanık oluyoruz. Ortaya çıkmış olan bu dinler de evreni açıklamayı istemişlerdir. Ne var ki, bu açıklamalar, doğaüstü güçlerle yapılmak istendiğinden bilimsel olmayan açıklamalardır.

Demek ki, ilk insanların bilgisizliği, onların araştırmalarına bir engeldi.Bunun içindir ki tarih boyunca, bu bilgisizlik nedeniyle, dünyayı olağanüstü güçlerle açıklamak isteyen dinlerin ortaya çıktığını görüyoruz.

Hindu bakışına göre; her bir can tanrısaldır. Tüm dinler tek bir büyük ağacın dallarıdır. O’na hangi adı verdiğiniz onu adlandırdığınız sürece fark etmez. Sadece sinematik imgeler gerçek olarak görünür ancak onlar yalnızca ışığın ve gölgenin konbinasyonlarıdır, demek ki evrensel çeşitlilik bir yanılsamadır. Gezegensel küreler içerdikleri yaşam biçimleriyle, bir kozmik hareketin resmindeki figürlerden başka bir şey değillerdir. Bu resmin ötesinde değil ancak resmin içindeki yaratımın yalnızca bir geniş hareketliliğin resmi olduğuna ikna olduğunda kişinin değerleri kazançlı bir biçime dönüşür ve kendi en yüksek gerçekliğine dayanmış olur.

Bedenen diriliş fikri kulağa garip geliyor, hatta saçma, tabii cezalandırma amacını saymazsak. Düzeltmekten çok intikam anlamına gelen bütün cezalar da ahlaken yanlıştır. Peki Dünya'nın sonu geldiğinde yapılacak sonsuz işkencelerin, ne tür bir ahlaki ya da uyarı amacı olabilir ki?

Liste
Yükleniyor…