#din eleştirisi

Bu yüzyıl Darwin'in yüzyılı olarak anılacak. O, bu gezegene gelmiş en büyük insanlardan birisidir. Hayat olgusuna din öğretmenlerinden çok daha fazla açıklık getirdi. Evrim öğretisi, en uyumlu olanın hayatta kalma öğretisi, türlerin kökeni öğretisi düşünen bütün zihinlerden ortodoks Hristiyanlıktan kalan son artıkları da temizledi. Kutsal Kitap'ın, korkunun önderliğinde cahillikle yazılan bir kitap olduğunu belirtmekle kalmadı, bunu ispatladı da.

Sekülerizmde gizem, maskaralık, rahipler, seremoniler, sahtelik, mucize ve cezalandırma yoktur. Kır zambaklarının nasıl büyüdüğüne kafa yorar, yarın için kaygılanır. Bütün dünyaya şunu söyler: Yiyebileceğinizi, içebileceğinizi ve giyinebileceğinizi unutmayın; zevk alabileceğinizi unutmayın; istemeyebileceğinizi unutmayın; verebileceğinizi ve asla ihtiyaç duymayabileceğinizi unutmayın.

Organize dinlerin, açık düşmanlığımızı hak etmesinin nedeni şudur ki, Russell'ın çaydanlığına olan bir inancın aksine, din güçlüdür, etkilidir, vergiden muaftır ve kendini korumaktan aciz küçük çocuklara sistematik biçimde aşılanır. Çocuklar gelişim yıllarını çaydanlıklar hakkında manyakça kitaplar ezberleyerek harcamaya zorlanmazlar. Devletin okulları, anababaları yanlış biçimdeki çaydanlıklara inanmayı tercih eden çocukları okul sisteminin dışında tutmaz. Çaydanlığa inananlar, çaydanlığa inanmayanları ya da çaydanlık kâfirlerini veya çaydanlık sapkınlarını hatta çaydanlığı inkar edenleri ölümüne taşlamaz. Anneler çocuklarını, bir değil de üç çaydanlığa inanan çaydanlık-gâvuru eşlerle evlenmemeleri için uyarmaz. Önce sütü koyanlar, önce çayı koyanların dizlerini parçalamaz.

Benim ya da diğer ateistlerin din karşısında ara sıra takındığımız bu düşmanca tavır sadece kelimelerle sınırlıdır. Ben ilahiyat kaynaklı bir tartışma yüzünden hiçbir yere bomba atmayacağım, kimsenin kafasını kesmeyeceğim, kimseye taş fırlatmayacağım, kimseyi çarmıha gerip yakmayacağım, kimseye işkence etmeyeceğim veya gökdelenlere uçakla çarpmayacağım.

'İnsan eşrefi mahlûkat'mış. Tanrı kelâmı olarak Kitap'ta öyle yazıyor ya! Yani canlıların en şereflisiymiş insan! Bankerin, armatörün, fabrikatörün, gladyatörün, piyasacı aktörün, sömürgeci dublörün, soyguncu sektörün, dinci rektörün, zalim yandaşı kalemşörün, özel timci silahşörün adı Şeref olsa ne yazar!

Neyzen Tevfik bir gün camide hocanın vaazını dinler. Hoca cemaate herkesin dinin gereklerini yerine getirmesi gerektiğini, cennette herkese çok güzel huriler verileceğinden ve bu hurilerle ne yapmak isterlerse yapabileceklerini anlatır. Ertesi günkü vaazda Neyzen hocaya sorar:— Hocam cennette şarap olacak mı?Hoca bu soruya çok sinirlenir, başlar Neyzen’i zındık, kafir, iblis gibi dini motiflerle haşlamaya ve sorar:— Bre zındık, cenneti meyhane mi sandın?Neyzen istifini bozmadan önceki günü hatırlatır:— E hoca, dün cenneti kerhane yaptın.

Vücudunuzdaki her bir atom patlamış olan yıldızlardan geldi. Ve muhtemelen sol elinizdeki atomların geldiği yıldız sağ elinizdekilerin geldiği yıldızdan farklı. Bu gerçekten fizik hakkında bildiğim en şiirsel şey: Hepiniz yıldız tozusunuz. Yıldızlar patlamasaydı burada olamazdınız çünkü - karbon, oksijen, azot, demir evrim için ve yaşam için gerekli olan her şey zamanın başlangıcında oluşmamıştı. Bunlar, yıldızların nükleer fırınlarında oluştu ve onları vücudunuza almanızın tek yolu bu yıldızların patlayacak kadar 'kibar' olmalarıydı. Yani İsa'yı unutun. Yıldızlar sizin için öldü ve siz burada olabildiniz.

Liste
Yükleniyor…