Rusya'nın eylemleri Ukrayna'yı hedef alıyor ama bu aynı zamanda tüm Avrupa'nın güvenliğine saldırıdır.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#avrupa
ABD olmaksızın Batı, Avrasya kara parçasının ucunda, küçük ve önemsiz bir yarımada üzerinde dünya nüfusunun küçük ve gerileme halindeki bir parçası haline gelir.
Tarihsel olarak Batı genellikle birkaç çekirdek devlete sahip olmuştur ve şimdi iki çekirdeği vardır; ABD ve Avrupa'da Franko-Alman çekirdek devleti ile bunlar arasında kalmış ek bir güç merkezi olarak Britanya.
Avrupalı güçler hiçbir zaman sözlü ya da zımni anlaşma yoluyla, "yasalara saygı gösteren ve ortak bir ilke çerçevesinde hareket eden birlik" olmadı.
Türkler, Avrupa'nın birçok ülkesi ile mukayese edilebilecek bir konumdadır ve çoğu Üçüncü Dünya ülkesinin fersah fersah ilerisindedir.
Sizin Afrika haritanız gerçekten çok güzel. Fakat benim Afrika haritam biraz farklı. Burası Rusya, ve burası... Burası Fransa ve biz tam ortadayız - işte benim Afrika haritam.
Hollanda, Almanya ve Belçika gençliğinin kefiyeyi tıpkı Mussolini'nin avangardistlerinin faşist amblemi gibi taşımalarından utanç duyuyorum.
Çoğu İtalyan'ın ve Avrupalı'nın Yahudi düşmanlığından tiksiniyorum. Ülkemi ve Avrupa'yı onursuzlaştıran bu utanç beni utandırıyor. Ve bu gezegenin tamamı aksini düşünse bile böyle düşünmeye devam edeceğim.
Ben Müslüman ülkelerde haç takamıyorum; onlar benim ülkemde istedikleri gibi hareket edip bizleri tehdit bile edebiliyorlar. Bunun nedeni ise başımızdakiler. Prodi ve Berlusconi gibi şapşallar bunun için benim oyumu alamadılar.
Bizi bölen ne olursa olsun, Avrupa bizim ortak evimizdir; Ortak bir kader bizi yüzyıllar boyunca birbirimize bağladı ve bugün de bağlamaya devam ediyor.
Hıristiyanların, Avrupa'nın 1300'lerde başlayan bütün dünyaya hâkim olma eğilimi karşısında, 1900 yıllarına kadar Osmanlı hâkimiyetini tanımış olmaları anlaşılması zor fenomenlerden biridir.
İnsaniyet, adalet ve hak sözleri Avrupa’nın yalnız ağzında dolaşıyor. İcraatı ise zulüm ile, kin ile, behimiyet (hayvanlık) ile karışıktır!
Yeni dünya düzeninde Türkiye’nin ekonomisinin Avrupa’nın kontrolünden çıkmaya çalışacağını ve yönlendirilen değil ama yeni yandaşlarıyla ve onların desteği ile bölgede etkin ekonomik bir güç olabileceğini düşünüyorum.
Biz sonucun ne olacağına bakmadan insanlığa yakışır bir politika izlemeliyiz. Bugüne kadar davranışlarımızda dış etkiler önemli rol oynadı. Özellikle Avrupa her konuda bizim rehberimiz oldu. İnsanlar yaşam biçimlerini Avrupalı’ya benzeterek geliştiğine inandı.
Avrupalılar, medeniyetlerinin onlara sağladığı tüm silah ve icatlarla daha zayıf halkları soymak ve köleliştirmek işine giriştiler.
Avrupa'ya baktım, ülkelerin hepsinde komünist partisi var, kurulmuş ama hiçbir güçleri yok. Yalnız işte böyle sokaklarda dolaşıyorlar pankartlarla, yumurta atıyorlar, domates atıyorlar, yaptıkları bu. Hiçbir ülkede de iktidara gelememişler. "O hâlde biz niye korkuyoruz?" dedim. Türkiye'de de kurulursa kurulsun, mademki demokratik ülkelerin içine girdik, AT'ye dâhil olacağız, öyleyse bizde de olsun. Bu demek değil ki ben komünist oldum. Hayır, ben komünizmin karşısındayım ama parti kurulacaksa kurulsun, kim komünisttir, kim değildir, herkes bilsin.
Bugün İtalya, Fransa, Hollanda, Avusturya, Almanya başta olmak üzere neredeyse tüm Avrupa’da tıpkı Endülüs’te olduğu gibi, Müslümanları, Yahudileri ve tüm yabancıları dışlayan, ötekileştiren ve Avrupa’dan sürmek isteyen çok kuvvetli bir rüzgâr esiyor.
Avrupa'daki benzerlerinin aksine sol bu ülkede (Türkiye'de) daha çok yönetime (establishment) sisteme yakın duruyor. Değişimden çok statükoyu temsil ediyor. Ortodoks yapıda. Merkez sağ, ya ekonomik ve siyasi liberalizmi benimsiyor ya da daha muhafazakâr kimliğe sahip oluyor. Merkez solda eksik olan halkın kendisidir. Partiler daha elitist kalıyor, tabanı tam kavramıyor. Türkiye’de solun tuhaflığı burada. Avrupa’da sağ partiler sistemle bütünleşir. Sol bunu reddeder.
İki gün önce PKK'lı militanlar Avrupa Karma Parlamentosu binasını bastılar, cam çerçeve kırdılar, yıktılar. Aslında burada Avrupa'nın gerçekten Türkiye'ye karşı çifte standardını, iki yüzlülüğünü çok net şekilde görüyoruz. Aslında zarar veren PKK, zarar veren İŞİD, zarar veren DHKP/C'nin yurt dışı uzantıları. Burada tarihten gelen birtakım husumetten dolayı, kuşatmalardan bu tarafa Avusturya'nın Türkiye'ye böyle bir fobisi var. Aslında bizim oradaki teşkilatlarımızın, masum Türk vatandaşlarının, ekmeğinin peşinde olan arkadaşlarımızın varlığı onların emniyeti için de bir teminattır.
Tanrı bütün cadı ve büyücü kadınların öldürülmesini emrediyor. Sadece cadıların değil, cadılığa inanmayanların da yakılmasını. Ve böylelikle 1450’den sonra 300 yıl içinde Avrupa’da çoğunlukla kadınların oluşturduğu 100 binden fazla insan cadılık ve büyücülükten yargılanıp, 60 bini yakılarak öldürüldü.
Sanayi Devrimi’ni rastgele bir şekilde 18. Yüzyıl İngiltere’sinde buhar gücünün kullanılmasıyla başlatmak adettendir, ama aslında su ve rüzgâr gücüne dayalı bir sanayi devrimi ortaçağda Avrupa’nın pek çok bölgesinde zaten başlamıştı.