#avrupa birliği

Bence Avrupa Birliği, Ukrayna'nın ortaklığını ve AB içinde yer almasını istiyor. Bütün AB üyeleri bunu istemiyor, doğru, tüm ülkeler değil. Bana Ukrayna'ya yüzde 100 güven duymuyorlar gibi geliyor. İkincisi, bence Avrupa Rusya'ya ilişkin ihtiyatlı davranıyor çünkü Rusya, Ukrayna'nın Avrupa yanlısı olmasını istemediğini gösteriyor. Onların devam eden kendi işleri, kendi ilişkileri, kendi ülkeleri var. Ama bugün Avrupa'nın yaptırımlarla nasıl hareket ettiğini, bizi nasıl desteklediğini görüyoruz. Bu, Rusya'ya karşı yaptırımlar yüzünden para kaybetmek anlamına gelse bile. Bunun için onlara minnettarım.

Burası acı çekmiş, savaş görmüş, savaş gören o nesillerin acılarını hala unutmadığı, çok önemli çatışmalara ve soykırımlara sahne olmuş bir bölge. Burada kalıcı barış ve istikrar için Avrupa-Atlantik kurumlarının şemsiyesi şart. Çok güçlü bir NATO üyesi olarak, Türkiye'nin de stratejik hedefi AB. Biz aslında Balkanların en büyük ülkesi olarak diyoruz ki; Balkanlarda ve bütün Avrupa'da kalıcı barışı ve dostluğu, ekonomik güçlenmeyi sağlamak için Türkiye ile bütün Balkanlar, AB üyesi olmalıdır. Balkanların ve Karadağ'ın AB üyeliğini bu sebeple istiyoruz. Biz, Karadağ'ın AB üyesi olmasını, en fazla Karadağ ve Balkanlar için istiyoruz.

AB üyesi ülkeler içerisinde 50 yıl kapıda bekletilen bir ikinci ülke yok. Şu anda AB üyesi 27 ülkenin içinde Avrupa Birliği müktesebatı noktasında değerlendirme yaptığımız zaman birçoğu demokrasi, özgürlükler noktasında, ekonomik alanda aslında bizim çok gerimizde. Buna rağmen siyasi kararlarla maalesef AB üyesi yapılmış ülkeler var.

5 artı 4 üsler kuruldu, ne kurarsanız kurun. 'O kurulan üsleri niçin yaptınız' filan diye sorduğumuz zaman verdikleri cevap çok manidar; 'Ruslara karşı' diyorlar. Ya 'Ruslara karşı' diyorsunuz da Ukrayna'ya karşı Rusların karşısında ne yaptınız, Ukrayna'nın yanında durabildiniz mi, Ukrayna'ya destek verebildiniz mi? Her şeyleri yalan. Bu Batı'ya güven olmaz. Batı'nın alacaksan ilmini alırsın, sanatını alırsın ama siyasette Batı'nın siyasetine güven olmaz. Bunlar bizi Avrupa Birliği'nde bile işte sene 63, o günden bugüne ne yapıyorlar, hala oyalıyorlar. Ne zaman başladı? Aslında 59'da başladı ama o gün bugün hep oyaladılar, niye? Ya bunlarda yalan, aman ya Rabbi, almış başını gidiyor, dürüstlük yok bunlarda, dürüstlük bizim milletimizde var.

Avrupa Birliğinden bize verdiği sözleri tutmasını, ayrımcılık yapmamasını, en azından ülkemize yönelik aleni düşmanlıklara alet olmamasını bekliyoruz. Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa'da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz. Amerika ile uzun ve yakın müttefiklik ilişkilerimizi bölgesel ve küresel tüm meselelerin çözümünde aktif olarak kullanmak arzusundayız. Rusya ve İran gibi köklü tarihi münasebetlerimizin bulunduğu ülkeleri asla göz ardı edemeyiz.

Eğer bu savaşın olumlu bir sonucu varsa, o da Avrupa Birliği'nin (AB) genişlemesi ihtiyacının çok net bir şekilde ortaya çıkması. Rusya'nın Ukrayna'da yürüttüğü savaştan en çok etkilenen üç ülkenin, barış, güvenlik ve refah için tek araç, tek olasılık ve tek uzun vadeli garanti olarak gördüğü üyelik için derhal başvuruda bulunmaya karar verdiğini gördük. Dolayısıyla Avrupa Birliği'nin uzun vadede barış, güvenlik ve refahı tesis etmek istiyorsa genişlemeye devam etmesi gerektiği artık son derece açık; zira Birliği çevreleyen bölge, Birliğin bir parçası olmazsa, bu bölgedeki kırılganlıkların daha da kötüleşeceği şüphe götürmez. Bu nedenle, bu savaşın bize, Avrupa Birliği'ne Batı Balkanları entegre etmenin çıkarımıza olduğunu gösterdiğini düşünüyorum.

Rusya'dan gerilimi düşürmesini, komşularına karşı tüm saldırganlığını sona erdirmesini, ulusların egemen haklarına saygı göstermesini istiyoruz. Aksi takdirde AB, yaptırımlarını yoğunlaştırmaya ve ayrıca ekonomik sektörler, finans sektörleri üzerinden başka önlemler almaya çalışacaktır. Attığımız her adım açık olarak ortaklarımızla anlaşarak atılıyor. Bunu kesinlikle netleştirmek isterim ki; Rusya ile iyi bir ilişkiye sahip olmak istiyoruz.

Bugün ülkemize karada ve denizde ikinci Sevr’i dayatmalarının da bu kuralla ilgili olduğunu gözden kaçırmamalıyız. Türkiye kendisini güçlendiren bu değişim, silkelenme sürecinden geçmeseydi şüphesiz yumuşak bir Sevr’e dönüş etabına sokulacaktı. Bunlar bize reform, AB üyeliği süreçleri diye yutturulacak, vatandaş ikna edilmeye çalışılacaktı.

Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci aslında hiçbir zaman kapanmadı. Atışmaları bir kenara bırakırsak, Türkiye’deki bazı siyasi olaylar, Avrupa Birliği’nin bütünün de tereddütlere yol açtı. Bu üyelik mevzusunda Avrupa hep birlikte karar verecek. AB’de de birçok konuda pek çok bölünme oluyor ve böyle olduğunda da içeriden ve dışarıdan eleştiriler gelmeye başlıyor.

Liste
Yükleniyor…