#anılar

Kim aşık olmuşsa, kendisinin eksik parçalarını arıyordur. Bu yüzden aşık, maşuğunu düşündükçe acı çeker. Bu tıpkı, uzun zamandır görmediğin birinin odasına girdiğinde bulduğun anılar gibidir.

Size hayatınızın birkaç dakika için en aydınlık anlarını yaşatan yüzler gözlerinizi açtığınız zaman artık ortada bulunmayan düşlerin uçuşuyla ne olduğu saptanılamayarak, anlaşılamayarak uçup yok olan şimşeklerdi ki sizi bir saniye parıltılı, düş benzeri bir evrende kamaştırdıktan sonra, karanlıklara boğup kaybolacaklardı.

Senaryo benim için oyunculuktan öte bir şey. Yaşadıklarımı hızla yazmam gerektiğini düşünüyorum. Öyle bir telaştayım. Bir yerden sonra insan hafızası zayıflıyor. Bugünü değil geçmişi kâğıda döküyorum. Bugün çok rutin geliyor. Çocukluğum, gençliğim, ilk gençlik yıllarım çok daha canlı nedense. İnsan 40’ına kadar yaşamalı, sonra yazmalı. Biraz böyle oluyor.

Kemal Sunal günümüzün Nasrettin Hoca'sıdır. Çok zeki bir sanatçıydı. Onunla beraber olmak, konuşup şakalaşmak çok hoşuma giderdi. Bir gün Hilton'un lobisinde oturuyoruz. Gözü bir yere takıldı. Baktım. Altmış yıllık müzik birikimimizin üzerine çökmüş, Lübnan'dan, Arap'tan yürüttüğü şarkılarla bir anda çok meşhur olmuş bir arabeskçiydi. Asansöre bindi. Yukarı çıktı. Kemal Sunal "Bu herif gibiler" dedi, ancak asansörle yükselir.

Liste
Yükleniyor…