#Anayasa

Felsefe va amacı bakımından Anayasa(1961), Devlet'i "kutsal" sayacak olan 1982 Anayasası'ndan farklı olarak, İnsan ve Birey'i yüce bir değer saymakta, bunların ve Toplum'un hak ve özgürlüklerinin uzlaştırılıp geliştirilmesini ana hedef bellemektedir. 27 Mayıs Hareketi ile bundan doğan anayasanın tarihsel misyonu, 1980 askerî müdahalesinden ve 1982 Anayasası'ndan farklı olarak Devlet otoritesini pekiştirmek değil, özgürlük ve demokrasiyi kurumsallaştırmaktır.

Karşımıza sürekli takiyye sözcüğü, samimiyetsizlik çıkmaktadır. İnsanlar gerçek amaçlarını saklamak ihtiyacını duymaktadırlar. Çünkü Anayasa'nın kalıpları içerisinde parti kurmaya, Siyasi Partiler Kanunu'nun kalıpları içerisinde faaliyet göstermeye mecbursun. İfade özgürlüğüne sahip değilseniz, kapatılmamak için, iktidara giderken bir takoza takılıp düşmemek için yalan söylemeye, samimiyetsiz davranmaya, takiyye yapmaya mecbursunuz. Halbuki bıraksanız insanlar terör ve şiddeti teşvik etmedikleri ve kullanmadıkları sürece partilerini kurabilseydiler, biz bugünkü sıkıntılardan belki yıllar önce kurtulmuş olacaktık.

Yeni anayasa talebi, Türk milletinin ortak ve değişmez talebi, büyük bir özlemidir. Bugüne kadar Türkiye'de her kesimin üzerinde ittifak edip de yapamadığı tek şey; yeni anayasadır. Herkes 'Yeni anayasaya ihtiyaç var.' diyor ama maalesef yeni anayasayı hayata geçiremedik. Yeni anayasa yapmayı bugüne kadar büyük uzlaşı temin ederek başaramadık. Bu bizim için büyük bir ayıptır. Çünkü Türkiye 1961'den bu yana darbe anayasalarıyla yönetiliyor. Darbe anayasasıyla yönetilmeyi Türkiye'ye yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Bu bizim için büyük bir utançtır. Bütün siyasi partilerin bu konuya taktikle değil samimiyetle bakması lazım. AK Parti yeni anayasa konusunda dün olduğu gibi bugün de samimidir.

Kuşkusuz siyasi partilere yer vermeyen bir demokratik rejim düşünülemez. Anayasa'nın 68. maddesinin 2. fıkrasında da ‘Siyasi partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır' denilmektedir. Ancak, siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez öğesi olmaları, onların hiçbir sınırlamaya bağlı olmadıkları anlamına gelmez.

Laiklik, hukuki bir kavramdır. Hem de öyle bir hukuki kavramdır ki, tanımı, değişmez bir şekilde Anayasanın özüne ve ruhuna kazınmıştır: Laiklik, hukuk kurallarının insanlar tarafından yazılmasıdır. Laiklik, hukukun insanlar tarafından yaratılmasıdır.

Liste
Yükleniyor…