- Henüz kategori yok.
-
Müge Anlı'da Şoke Eden Vurgun: Kızları Ev ve Araba Sat…10.11.2025
-
Ede'de Acil Ambulans Sevkıyatı10.11.2025
-
Gelin Evi'nde 150 Bin TL'lik Büyük Ödül Sahibini Buldu…10.11.2025
-
Güntekin Onay'ı Hedef Alan Şüpheli, BeIN Sports Binası…10.11.2025
-
Cemre Baysel'in Aşk Hayatında Yeni Gelişme: Blok3 Sonr…10.11.2025
-
10 Kasım 2025 Pazartesi Tüm Kanalların Yayın Akışı: Sh…10.11.2025
-
ATV Canlı Yayın Rehberi: Frekanslar, Dijital Platforml…10.11.2025
-
Elle Fanning Başrollü 'Predator: Badlands' Gişede Seri…10.11.2025
-
Müge Anlı ile Tatlı Sert Yeni Sezonunda Şüpheli Ölüm v…10.11.2025
-
Tera Yatırım Teknoloji (TEHOL) 2025/9 Döneminde Net Kâ…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#acı
İnsanın söktürdüğü dişinin yeri de bazen ağrır ve ağrı hiç de diş ağrısı değildir.
Cehennem, geleceği hayalin ve geçmişi hatırlamanın olmadığı, şimdiden saklanacak hiçbir kuytunun kalmadığı yerdir. Tek zamanlı bir hayat. Acıyı unutturacak hiçbir şeye izin verilmeyen bir yer. Hepsi de burada ve şimdide. Kaçacak bir yer yok. Kimse hatırlamıyor, kimse hayal kurmuyor.
Yaşarken ölmeyi, ölerek yaşamayı sadece uykusuzlar bilir. Gözlerinin altında biriken her küçük torba gördükleri hayallerle doludur.
Geçmiş, anılarla zihnimde, gelecekse tahminlerimle zihnimde. Hepsi acı dolu. Hepsinde kırılan hayaller var. Her saniye içimde hissettiğim geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekle dolu aklımla donup kaldığımı görüyorum.
Çünkü eğer bu dünyada bir yerlerde, insanlar çocukları bombalıyorsa, bunu bilmeye gerek yoktu. O dünya zaten yanmış çocuk eti kokardı. Eğer bir yerlerde, başka çocuklar açlıktan geberip gidiyorsa, bunu da bilmeye gerek yoktu. O dünyanın zaten açlıktan nefesi kokardı.
Tek istediğim bütün düşündüklerimi içinde barındıran beynimi bedenimden yırtıp uzay boşluğuna fırlatmak.
Ve bir aptalın ölmesi için fazla bir şey gerekmiyordu. Vicdanı taşıracak kadar hata ve göğüs kafesini parçalayacak kadar acı...
Oysa kötü insanlar değillerdi ama yine de hayatta olmaları onları nedensizce sevenlere acı veriyordu. Acının nedeni tam olarak hayatta olmaları değil, hayatı kullanma biçimleriydi. Harcıyorlardı. Her şeyi. Kendilerini, hayatlarını, onlara sunulmuş her duyguyu ve her malı.
Hayat, ölene kadar hissedilen zevklerden, çekilen acılar çıkarıldığı zaman geriye kalandır.
Acı, insanın hayat tarlasında biçtiği buğdaylardan pişirdiği ekmektir. Dolayısıyla sabah kahvaltısı kadar kaçınılmazdır.
Acı bize üzüntü vermek için değil, bizi uyandırmak için; bizi pişman etmek için değil, daha bilge olmamızı sağlamak için gelir.
İnsan hayatı aslında acılardan ibarettir; bu acıların sebebi bencil ve doymak bilmez isteklerdir; insanın bencilliği ve istekleri sona erdirilebilir; sonuçta bütün bu doymak bilmez arzu ve iştah ortadan kaldırıldığında, ulaşılan durum nirvana olarak adlandırılır. Bencillik ve isteklerden kaçışın yöntemi, "Sekiz Katlı Asil Yol" diye adlandırılır: Doğru görüş, doğru niyet, doğru konuşma, doğru hareket, doğru geçim kaynağı, doğru çaba, doğru düşünme ve doğru meditasyon.
Gökten altın yağsa insanın arzuları doyurulamaz. İsteğin küçük bir zevk verdiğini ve aslında acıya neden olduğunu bilen kişi, bilge kişidir.
Bütün biçimler gerçek dışıdır, bunu idrak edebilen kişi acılara tepki vermez; işte bu saflık yoludur.
Bizim olan her şey düşüncelerimiz sonucundadır. Düşüncelerimizde kurulur,düşüncelerimizde oluşur. Eğer bir kimse kötü düşünceyle konuşur ya da davranırsa onu tıpkı tekerleğin kağnı çeken bir öküzü izlemesi gibi, acı izler.