#abd

“El Halil Anlaşması“'ndan sonra Clinton yönetimiyle çok kısa bir balayı dönemi yaşandı. Clinton bana, zor bir karar verme konusundaki “cesaretimden” ötürü beni öven bir mektup gönderdi. Arafat'a da benzer bir mektup gönderdi. Arafat'ın gösterdiği tek cesaretin, kontrolüne verdiğimiz Filistin mahallelerini alma cesareti olması nedeniyle bunun tuhaf olduğunu düşündüm. Ama bu açıkça olabileceği kadar iyiydi. Beyaz Saray İsrailli gazetecilere "Netanyahu ve Arafat ABD'nin müttefikidir" dedi. Bu inanılmazdı. ABD'nin en sadık müttefikinin demokratik olarak seçilmiş lideri ile yüzlerce Amerikalıyı katleden bir terör örgütünün lideri eşit muameleye tabi tutuldu..! Ancak o günlerde Washington'un diplomatik zihniyeti böyleydi. Yönetim çift namlulu miyopiden muzdaripti. Washington; Filistinlilerle olan çatışmamızın özünde Filistinlilerin herhangi bir sınırda bir Yahudi devleti tanımayı ısrarla reddetmesi olduğunu görmeyi reddetti. İkincisi, İsrail hükümetinin, başbakanın her an en zayıf çoğunluk tarafından devrilebileceği parlamenter sisteme bağımlı olduğu gerçeğini gerçekten içselleştirmeyi reddetti.

Sol Kemalistler Baas tipi bir dış politika ve ona göre bir bölge tahayyülünden yanadırlar. İlk defa sol gelenekten gelen Kemalistler ve ulusalcılar Avrasyacı bir dış politikaya işaret ettiler. Bunun, Türkiye'nin NATO'ya girişinden bu yana bir ilk teşebbüs olduğunu göz önüne almak lazım. Tabii ki ABD bunu hoş görmez.

Polonya ve Baltık ülkelerinde dönüşümlü olarak 8 ila 10 bin ABD askeri bulunuyor. Amerikalılar burada ne yapacak? Siz buraya uzaklardan geldiyseniz, bizi ve Rusya’yı 'askeri tatbikat, manevra yapıyoruz' diye niye suçluyorlar? Bazı ‘ateşli’ kimseler açıkça savaşa çağrı yapıyor.

Türkiye'nin tamamen ABD'nin rotasına girdiğini gösteren gelişmeler var. Bunlardan biri, Ergenekon ve Balyoz davaları. Burada tutuklanan ve sindirilen askerler, siyasetçiler ve aydınların hemen hepsi, ABD'ye mesafeli olan ve Türkiye'nin Rusya ve diğer Avrasya ülkeleriyle yakınlaşmasını savunan kişiler. Türkiye'deki Ergenekon ve Balyoz davaları aracılığıyla yürütülen süreç, Moskova'da, ABD tarafından planlanan ve Rusya'yı da hedef alan bir süreç olarak görülüyor ve Kremlin'de tedirginlik yaratıyor.

Türkiye'de son zamanlarda, bir 'Yeni Osmanlıcılık' akımı ortaya çıktı. Türkiye'nin çevre ülkelere müdahalesini savunan bu 'Osmanlıcılık' akımı, Türkiye'ye ABD'den ithal edilmiş bir proje. ABD, Türkiye'ye, 'siz Osmanlı'nın torunlarısınız' diyerek, Türkiye'yi bölge ülkeleriyle, özellikle Suriye'yle savaşa sokmaya çalışıyor.

Ergenekon davasında tutuklanan kişiler, Türkiye’deki ABD karşıtı lobinin temsilcileri. Bu kişiler Türkiye’nin ABD yanlısı politikaları terk ederek, Rusya ile yakınlaşmasını istiyordu. Burada suç unsuru NATO karşıtı olmak. İşte bu yüzden harekete geçen NATO yanlısı güçler, tıpkı diğer Doğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi aktif kişileri toplumdan uzaklaştırmak istiyor.

ABD dünyayı “Tanrısı”na güvenerek sömürüyor. ABD derin devletinin tanrısı para! O paranın üzerinde de “in God we Trust” yazıyor. Yani “Biz tanrımıza güveniriz”. Güvendikleri paraları karşılığı olmayan büyülü bir kâğıttan başka bir şey değil.

Ergenekon’dan gözaltına alınanların çoğu 1960'lardan itibaren ABD tarafından eğitilen özel harpçilerdir. Amerika bunlara 'siz beni mahvettiniz, beni batırdınız' dedi ve çöpe attı. Amerika şimdi de kendi projesini ılımlı İslam üzerinden hayata geçirmek istiyor. Bunlar kendilerine Kemalist diyorlar, Atatürkçü diyorlar ama hiçbirinin Mustafa Kemal'le bir alakası yok. Mustafa Kemal'in karikatürünün karikatürü bile olamazlar. Veli Küçük ne bilir Mustafa Kemal'i, ne anlar Mustafa Kemal'den? Aralarında dağlar kadar fark var.

Daha önce size söylemiştim, Talabani ve Barzani'nin maşa olduklarını, Türkiye'ye dost görünseler bile asla güvenilir olmadıklarını. Şimdi benim durumumdan sonra Amerika'nın en büyük yatırımı bunlara olacak ve Türkiye için tehdit bana göre daha da büyüyecektir. Bunların oyunlarını boşa çıkarmak için ben hizmete hazırım, örgütü sizin uygun göreceğiniz şekilde bunların üzerine yöneltebilirim. Tabii bunun için imkan vermelisiniz.

En büyük teröristin ABD'nin politik ve ekonomik güçleri olduğunu söylemek yerindedir. Çünkü insanların başına en bela olan, en tehlikeli oyunu oynayan, dolayısıyla da baskıyı, işkenceyi en amansız uygulayan bu bir avuç borsa teröristidir, politik teröristtir.

Liste
Yükleniyor…