Tiryaki Hasan Paşa

“Gâzilerim!.. Evlâdlarım! Bugün yiğitlik günüdür. Mertlik demidir. Düşman çok fakat îmânı yok. Hamdolsun hepimizin göğsü îmân nuru ile doludur, ölürsek şehîd olur Cennet’e gideriz. Kalanlarımız Gâzilik rütbesiyle şereflenir. Dînimiz uğruna Hak yoluna cihâd ediyoruz. Düşman kırıldı, artık kaçmaya yüz tuttu... Pâdişâhımızın ekmeği hepinize helâl olsun! Vurun yiğitlerim! Koman gâzilerim! Zafer sizindir!..”

Gâzilerim!.. Yiğitlerim!.. Bu şehîd kardeşlerimiz asla ve kât'a, Budin beylerbeyi ve kethüdası olamaz. Bilirsiniz ki, her ikisi de, kırk yıllık dostlarımızdır. Onları bizden iyi kim tanıyabilir? Üstelik koca Osmanlı ordusu buralarda iken, bir beylerbeyinin başı nasıl uçurulabilir? Daha bizim kaleyi bile düşüremezken, bu kefereler!.. Karapençe’yi gönderelim, doğrusunu öğrenip gelsin. Doğru olsa bile biz Allah için cihâd ediyoruz. Pâdişâhımız sağ olsun!..

Kanije'de ettiğimiz küçük bir hizmet karşılığı bize vezirlik vermişler ve 'Hatt-ı Hümayun' göndermişler. Halbuki, Kanuni Sultan Süleyman Makbul İbrahim Paşa'yı tam bir selahiyetle kendi yerine vekil tayin ettiği zaman bile O'nun eline böyle bir yazı vermemişti. Rahmetli Piyale Paşa Yavuz Sultan Selim Hazretlerinin damadı olduğu ve Sakız Adası'nın fethi gibi nice zaferler kazandığı halde kendisine vezirlik çok görülmüştü. İslam Halifesi'nin Hatt-ı Hümayun'u Kanije Müdaafası gibi küçük bir hizmete mükafaat olmaya başladı. Devletin vezirliği benim gibi kocamış kimselere kaldı. Buna üzülmeyeyim de neye üzüleyim?

Liste
Yükleniyor…