Yahudi, Hristiyan veya Türk olsun fark etmez. Bütün ulusların ibadethaneleri insanların üzerine korku salmak, insanları köleleştirmek, gücü tekeline almak ve çıkar sağlamak amaçlı kurulmuş insan icadından başka bir şeye benzemiyor.
- Henüz kategori yok.
-
Fatih Terim, Çekya Milli Takımı İle İlk Görüşmeleri Ge…08.11.2025
-
Adana Semt Pazarında Dehşet: Silahlı Çatışmada İki Mas…08.11.2025
-
Boluspor Teknik Direktörü Arslan'dan Bandırmaspor Maçı…08.11.2025
-
Everton, Gol Sıkıntısını Franculino Dju ile Çözmek İçi…08.11.2025
-
Galatasaray'da Yunus Akgün Fıtık Ameliyatı Oldu: Saha …08.11.2025
-
Bengü'den Çağatay Ulusoy ile Romantik Film Hayali08.11.2025
-
Pınar Deniz'in 32. Yaş Gününe Eşi Kaan Yıldırım'dan Ro…08.11.2025
-
Halef 8. Bölüm Disney+'a Özel Yayınla İzleyici Karşısı…08.11.2025
-
Ocak 2026 Emekli ve Memur Maaş Zamları Netleşiyor: Son…08.11.2025
-
Rojin Kabaiş Davasında Kritik İlerlemeler: DNA Bulgula…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Thomas Paine
Sözde inanca araç olan Yahudi, Romen, Yunan, Türk, Protestan ibadet mekanlarına veya bildiğim başka bir ibadethaneye inanmıyorum. Benim mabedim kendi aklımdır.
İnsanın mutluluğu için zihinsel olarak kendisine inançlı olması zorunludur. İnançsızlık inanmayı ya da inanmamayı kapsamaz. İnançsızlık kişinin neye inanmadığına yönelik inancını ortaya koymasıdır.
Her bilimin temelinde, evreni düzenleyen ve yönetenler kadar sabit ve değiştirilemez ilkelere dayanan bir sistem vardır. İnsanoğlu bu ilkeleri yapamaz, sadece keşfeder.
Barışın hiçbir maliyeti yoktur. Buna ek olarak tüm masrafıyla herhangi bir zaferden son derece daha avantajlıdır.
Mantık ve bilgisizlik, her biri bir diğerinin zıddıdır ve insanlığın büyük bir kitlesini etkiler. Bunlardan birisine bir ülkede yeterince genişlikte değer verilmesi ortamı oluşturulursa yönetim mekanizmas�� kolaylıkla işler hale gelir.
Mantık yalnızca kendisine boyun eğer; bilgisizlik ise kendisine dikte edilen neyse ona.
Her ülkenin yerleşik halkı, yasalar medeniyeti altında kolaylıkla medenileşebilir fakat henüz medenileşmemiş bir durumda olan ve neredeyse her zaman savaşan yönetimler medeni yaşamın medenileşmemiş kısmı büyük ölçüde devam ettirmek üzere ürettiği bolluğu yoldan çıkarırlar. Böylece yönetimin barbarlığını bir ülkenin iç medeniyetine sokularak medeniyetten ve özellikle de yoksuldan, kendi geçimleri ve rahatları için kullanılması gereken bu kazançların büyük bölümünü alırlar. Ahlak ve felsefenin bütün yansımalarının dışında insanlığın işgücünün dörtte birinden fazlasının her yıl bu barbar sistem tarafından harcandığı hazin bir gerçektir.
Mantığı kullanmayı reddeden biriyle tartışmaya girmek; bir ölüye ilaç tedavisi uygulamaya benzer.