Sadi

Zaruret vaktinde kaçma imkânı kalmayınca, el, keskin kılıcın ağzına yapışır.

Gayesiz yaşayanlar, nasipsiz kalırlar.

En korkulu anlarında bile ümidini kırma, unutma ki iliklerin en lezzetlisi en sert kemikte bulunur.

Olgun bir adamı dost edinmek isterseniz, eleştirin; basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin.

İyi şeyler mutlaka çabuk biter.

Yenilgi hep geçicidir.

Söyle mürüvvetsiz eşek arısına, bal vermez madem, sokmasın bir de.

Ekmek yerine güneş olsa sofrasında, güneş yüzü görmezdi kimse kıyamete dek cihanda.

Düşmana karşı atarsan ok,say kendini de ok hedefinde.

Yağmurun temiz tabiatında yokken aykırılık, bahçede lale biter, kıraç toprakta diken.

Yarasanın gözü gündüz göremiyorsa, güneşin ne günahı var bunda?

On derviş bir kilimde uyurken iki padişah bir dünyaya sığmaz.

Girerse hasta öküzün biri otlağa, bulaştırır hastalığı bütün köy öküzlerine.

Meyvesiz ağaca kimse taş atmaz.

Meyvelerle yüklü dal, başını yere kor.

Emrindekileri bağışlamasını bilmeyenler, bir gün bu insanların affına muhtaç olurlar.

Kadere cahil insan pençe gösterir.

Temiz can göç yolunu tuttuktan sonra ha taht üzerinde ölmüşsün, ha toprak üstünde!

Sevinmek istiyorsan sevindireceksin, sevilmek istiyorsan seveceksin.

Nice ünlü kişileri yer altına gömdüler de varlıklarından yeryüzünde iz kalmadı... Toprak, kendisine teslim ettikleri o kocamış leşi öyle bir yedi ki, sonunda kemiği bile kalmadı.

"Ne söyleyeyim?" diye düşünmek, "Niçin söyledim?" diye düşünmekten hayırlıdır.

Murada ermedim diye düşüne düşüne kalbini yakma, kardeşim. Çünkü her gecenin gündüzü vardır.

Kurdun kafasını, halkın koyunlarını paraladıktan sonra değil, önce kesmek gerekir.

Kimsenin hoşuna gitmese bile, sen faydasına inandığın bir sözü söyle. Onu bugün dinlemeyen cahil yarın pişman olacak...