Robert Fisk

Küçük bir çocukken babam beni her yıl Birinci Dünya Savaşı’nın yaşandığı cephelere götürürdü. Babam büyük savaşta askerdi. Adını hiç duymadığı Saraybosna diye bir şehirde sıkılan bir kurşun yüzünden Fransa cephelerinde savaşmıştı. Babamın derin endişelerine ve annemin gönülsüz rızasına rağmen hayatımın büyük bölümünü savaşlarda geçirdim.

Bütün bu çatışmalar ölene kadar belleğimde kalacak, kalmalı da. Ama yine Amerika'nın 2003’teki saldırısından sonra elime yarım somun ekmeğine benzeyen şeyi tutuşturan babayı hatırlamam için gazete kupürlerine bakmaya gerek yok. Parçalanmış bebeğin yarısıydı o şey. Veya Nasıriye’de toplu mezarda gördüğüm o bacak kalıntısını hatırlamam için notlarıma bakmama da gerek yok. Babamın aksine savaşa bir savaşçı olarak değil tanık olarak gittim.

Bin Ladin'in bizzat kendisi bana Arap dünyasındaki Batı yanlısı rejimleri, Mübarek ve Yemen'deki bin Ali diktatörlüklerini yıkmak istediğini söylemişti. Yeni bir İslami halife yaratmak istiyordu. Ancak son birkaç ayda milyonlarca Arap Müslüman ayaklandı ve şehit olmaya ama İslam için değil, özgürlük ve demokrasi için can vermeye hazır olduklarını gösterdi. Bin Ladin bu diktatörleri deviremedi ama milyonlar başardı. Onlar halife de istemiyorlardı.

Liste
Yükleniyor…