Okan Yalabık

Aslında tiyatro gerek mutfağıyla gerek sahnesiyle derin bir sessizlik ve tekrardan sonra zirve yaşıyor son dönemlerde. Gerçi adına alternatif tiyatro deniyor, onun bir kavram kargaşası olduğunu düşünüyorum. 90’larda çıkan özgün müzik kavramı gibi. Ama adı ne olursa olsun çok umut verici gelişmeler bunlar.

Her bir oyunda gözeneklerinizden adrenalin fışkırıyor. Başka ne yapar ki böyle bir şeyi insana? Bungy jumping mi ya da paraglading mi? Tiyatronun kendine böyle bir bağlayıcılığı var. Canlı olması nefis bir şey, her akşam bir sınav. Hadi bakalım, birisi bana bunun yerine bir şey önersin!

Seslendirme sanatçılığı çok saygı duyduğum bir meslek. Başlı başına farklı bir alan, içerisinde bir sürü parametreler var. Ben reklam seslendiriyorum sadece. İşimi yaparken de eğleniyorum. Stüdyo benim için bir oyun bahçesi.

Kamera önünde olmak ve stüdyoda seslendirme yapmak çok kıyaslanacak şeyler değil bence. Ben ikisini de severek yapıyorum. Çok sevdiğim için de karşılaştığım şeyleri zorluk olarak addetmiyorum. Yani şanslıyım diyebilirim. Bu yüzden de kamera önünde olmak ayrı stüdyoda seslendirme yapmak ayrı haz veriyor bana.

Şu anda yaşadıklarımız, geçmişte yaptıklarımızdan dolayıdır hep... Ben buna inanıyorum... Bu aynı zamanda Hatırla Sevgili'nin de en temelinde söylemek istediği şeydi... Eğer Necdet'i oynamasaydım bu güne kadar severek oynadığım iki rolden bir tanesini oynamamış olacaktım.

Aşk dengesizliktir aslında. Bu konular üzerinde ahkam kesmek çok doğru değil ama şöyle diyebilirim, çok yüksek bir yerlerden kapakların açılması ve suyun aşağıya şiddetli bir şekilde akması gibi tanımlayabilirim kendime göre aşkı. Ama musluğu bağladığınız zaman mantıklı bir sevgi iilişkisine dönüşebiliyor aşk.

Liste
Yükleniyor…