İşçisini aşağılayan bir patron, karısını aşağılayan bir adam ya alçağın tekidir ya da hayattan intikam almaktadır. Kendi ruhlarının derinliklerine bakmaya asla cüret edememiştir onlar. Vahşi hayvanı serbest bırakma arzusunun kaynağını keşfetmeye; seksin, acının, aşkın erkek için sınırlı deneyimler olduğunu anlamaya yanaşmamışlardır. Sadece bu sınırları tanıyanlar hayatı bilir; kalanı vakit geçirmektir altı üstü, aynı işi tekrarlayıp durmak, şu ölümlü dünyaya niye geldiğimizi gerçekte anlayamadan yaşlanıp ölmektir.
- Henüz kategori yok.
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Marquis de Sade
İnsan nedir? Onunla diğer bitkiler arasındaki fark nedir? Onunla doğadaki tüm diğer hayvanlar arasındaki fark nedir? Kesinlikle hiç fark yoktur. İnsan da onlar gibi bu yerkürenin üzerine rastlantı sonucu yerleştirilmiştir, onlar gibi doğmuştur; onlar gibi ürer, çoğalır ve azalır; onlar gibi yaşlanır ve onlar gibi doğanın her hayvan türüne biçtiği sürenin sonunda, organlarının yapısı nedeniyle hiçliğin içine düşer.
Sönmüş bazı volkan kraterlerinin üstüne kurulmuş olan Sodom ve Gomore, Vezüv'ün lavlarının yuttuğu İtalyan şehirleri gibi yok oldular; işte tüm mucize bu.. Avrupa'nın bir bölümünde kendilerini bu doğal fanteziye teslim etmiş zavallı insanlara karşı ateş işkencesini barbarca uydurmak için bu çok basit olaydan yola çıkıldı.
Tanrı denen acaip ve hayal mahsulü varlık, kesinlikle, gerçekten ve herkesin önünde ilan ediyorum ki sana en ufak bir inancım yok. Ve bunun da nedeni gayet mükemmel: dünyadaki hiçbir şeyin akla yatkınlığına kanıt olmadığı saçma bir varoluşa beni ikna edecek hiçbir şey bulamıyorum.
İnsanlar öylesine kör olmuştu ki, bir kadın ahlaksızlığını ne kadar ortaya koyarsa listesine girmek isteyen de o kadar çok olurdu. Değersizliğin ve yozlaşmışlığın ölçüsü, onun için sergilenmeye cesaret edilen duygularla ölçülür olmuştu.
Tanrıya yönelik iki, üç saatlik sofuluğun ardından ne hissediyorsunuz? Sizin duyularınıza hiçbir şey sağlamayan soğuk bir hiçlik, tiksinti verici bir boşluk. Düşlere ve gölgelere tapmış olsaydınız da duyularınız aynı durumda olurdu!
Dilenciliğin ortadan kaldırılması için herkesin çareler aradığını işitiyorum ama aynı zamanda da dilenciliği çoğaltacak her şey yapılıyor. Odanızda sinek olmamasını mı istiyorsunuz? Onları cezbedecek şeker bırakmayın ortalıkta.
Her şeyin kendisi için yapıldığına inanan insanın aptalca kibri, insan soyunun tümüyle yok edilmesinin ardından doğada hiçbir şeyin değişmediğini ve yıldızların dönmesinin hiç de gecikmediğini görünce pek şaşırmış olacaktır.
Bana bir Tanrı'nın eseri olarak verilmek istenen bu kutsal kitaplar aptal birkaç şarlatanın işinden başka birşey değildir ve ben burada Tanrısal izler yerine aptallığın ve dalavereciliğin izlerini görüyorum.
Bir din, sonsuz sayıda yarattığı kendi esinlediği eğilimler yüzünden sonsuzca cezalandırması gereken bir tanrı'ya inanç üzerinde temelleniyorsa buna uzun süre inanılıp, uzun süre saygı duyulur mu?
Senin anlamadığın şeyin nedeni belki de dünyanın en basit şeyidir. Fizik bilgini yetkinleştirirsen doğayı daha iyi anlarsın, aklını arındır, ön yargılarını yok et, o zaman tanrına ihtiyacın olmayacak.
Kutsal Kitap denen ve Babil'deki esareti sırasında cahil bir Yahudi'nin can sıkıcı intihali olan o bayağı romanda tuhaf bir masala rastlanır; ama bu yanlıştır, tamamen gerçekdışıdır.
Pişmanlık alışkanlığın öldürdüğü geçici bir duygudur. İşlenilen tek bir cinayet vicdanımızı sızlatabilir. Ama cinayet çoğalınca, onlarca yüzlerce kez tekrarlanınca vicdan susar.
Bir filozof olarak önüne koyduğu başlıca hedef, insanları, bir sürünün parçaları haline getiren, uyuşturan, güdükleştiren tüm inançları, kurumları birer birer çökertmektir.
Ey yanlışın ve fanatizmin kör ettiği zayıf ve saçma faniler, tepesi tıraşlı rahiplerin batıl inancının sizi gömdüğü tehlikeli yanılsamalardan vazgeçin!
İnsan işte, tutkularından başka bir şeyi gözü görmeyen insan ! yaban çöllerin en ücra köşelerindeki kaplanlar bile korkar zulümlerden.
Bizler, bizi yöneten ilkel dürtülerin ardından giderken, taştığı için nil nehrinden ya da dalgalandığı için denizden daha günahkar değiliz.
Zayıfların nankörlüğü ve densizliği karşısında namuslu insanlar iyilik yapmaktan her zaman pişmanlık duymak zorunda kalırlar.
Tanrıya Karşı Söylev "Senden söz etmeyi aklından geçirmiş ilk sersem boğazlansaydı, yeryüzünde ne çok cinayet engellenirdi!
İyilikseverlik nasıl zayıf kişiliklere özgü bir erdemse, nankörlük, bir kötülük olmaktan çok, güçlü kişiliklere özgü bir erdemdir.
Yükümlülükleri nedeniyle ahlaksız olan bir devlette, bireylerin ahlaklı olmasının temel önemde olduğu nasıl kanıtlanabilir?
İnsanın tek başına tattığı mutluluk pek can sıkıcı ve yavandır. Ancak biriyle paylaştığımız zaman bir şeyden zevk alabiliriz.
İnsanların içinde hiç dürüstlük ve merhamet kalmadı mı? Bu kadar dile düşmüşken, kalmasını nasıl beklersin ki zaten?
Vicdan ve basın özgürlüğü verildiğinde, pek az bir istisnayla, eylem özgürlüğünü de vermek gerektiğini unutmayalım.