Yüreği vatan ve ulus sevgisi ile dolu Müşfik, Dürüst Türk Genci, İzleyeceğin tek yol, Atatürk'ün açtığı yoldur. Bu yol; akıl, mantık ve dinamizm yoludur. Bu yolda insanlık, bağımsızlık, hürriyet, eşitlik, çağdaşlık ve aydınlık vardır. Kendini bu yolda hizmete ada. Bir kısım fikir babaları, Atatürk'e sahip çıkarak bu yolu sana başka türlü göstermeye çalışacaklardır. Onlara inanma, doğru yolu izanınla kendin bul.
- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Kenan Evren
Yine sorunuz: 6 aydır memleketi cumhurbaşkansız bıraktınız, bir 6 ay daha mı bekleyecektiniz? 6 aydır meclisler hiç çalışmıyor ve bir tek kanun çıkarılmıyordu, bir 6 ay daha mı hiçbir iş yapmadan bekleyecektiniz? Hiçbir iş yapmadığınız hâlde hak etmediğiniz maaşlarınızı nasıl alıyor ve onu rahatlıkla, vicdanınız sızlamadan harcayabiliyordunuz? Ve yine sorunuz: Ekonomik durumu düzeltecektiniz de neden enflasyon her geçen gün bir çığ gibi çoğalıyordu? Neden birçok zaruri gıda maddeleri dahi bulunamıyordu, neden dış ülkeler Türkiye'ye kredi vermekten çekiniyorlardı? Bütün bunları yapamıyordunuz, çekilmeyi de mi bilmiyordunuz? İşte sevgili vatandaşlarım, bütün bunları sorunuz ve onlardan makul cevaplar isteyiniz. Göreceksiniz ki hiçbirisine makul cevap alamayacaksınız.
Yakalananları televizyondan izliyorsunuz, çoğu daha hayatının baharında gencecik çocuklarımız. 16 ile 25 yaş arasındakiler ekseriyette. Ya liseden terk ya üniversitede okuyamamış veya hiç okula gitmemiş kişiler. Bunlar ihtilal yapacak, mevcut rejimi devirecek ve idareye el koyup devleti idare edecekler. Bunlara acımamak mümkün değil.
Türkiye Cumhuriyeti'ne yön veren temel ilkelerden biri laikliktir. İrtica ve komünizmin aynı derecede tehlikeli olduğunu söylediğim doğrudur. Zira gerek irticanın gerek komünizmin amacı; temel insan hak ve hürriyetlerine saygı esasına dayalı, laik ve demokratik parlamenter sistemi ortadan kaldırmaktır. Bunlar söz konusu amaca öylesine bağlıdırlar ki yakın geçmişte aralarında ittifaklar oluşturabildiklerini dahi görmüşüzdür.
Türkiye'nin geleceği için çocuklarınızı okutunuz, hurafelerle mücadele ediniz. Çocuklarınızın kafalarını hurafelerle değil, müspet ilimle doldurunuz. Vatandaşlarımdan en büyük isteğim budur.
Türkiye bugüne kadar ne çekmişse Meclise gelen ve karşısındakinin konuşmasına tahammül etmeyip her işi kavga ederek hâlletmeye çalışan kavgacı, gürültücü kişilerden çekmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının sahip olduğu ideoloji ATATÜRKçülüktür. ATATÜRK ilkelerinde birleşme ve bütünleşme sağlanmıştır. İlimin en hakiki mürşit olduğuna inanan Türk Silahlı Kuvvetleri, askerî ve sivil vazifelerine ilişkin sorunları çözmede modern teknikleri en geniş biçimde kullanmaktadır ve kullanmaya devam edecektir.
"Türk ordusu Atatürkçü ilkelerle yetişiyor." diyorlar. Yani Harbiye'de veya Silahlı Kuvvetlerde Atatürkçülüğü öğretmeyelim de Marksizm'i, Leninizm'i mi öğretelim veya şeriat düzenini mi öğretelim? Elbette Atatürkçü çizgide çocukları yetiştireceğiz. Sizleri de öyle yetiştiriyoruz. Sanki bu bir kusurmuş gibi takdim edildi. "Subay, ağzından Atatürkçülüğü düşürmez." Ne söylesin peki? "Atatürkçüyüm." demesin mi?
Türk milliyetçiliği üzerinde durdum. Zira biz Osmanlı İmparatorluğu zamanında milliyetimizi muhafaza edemedik. Türk kelimesini kullanmadık. Ve o Osmanlı İmparatorluğu içinde en çok ezilen, en çok sıkıntı çeken, en çok horlanan millet de Türk milletiydi, o yüzden geri kaldık. Bizim içimizdeki o ülkeler biliyorsunuz bizi geçti, birçok sahada biz kendi vatandaşımıza gerekli ilgiyi gösteremediğimiz için onlardan geri kaldık.
... "Tek yol devrimdir!" diyerek yine Marksist-Leninist propaganda yapanlara elbette müsaade edemezdik. Çünkü Atatürk'ün koyduğu inkılapçılık, şimdiki adıyla "devrimcilik" bu değildir. Eğer bu olsaydı, yani Marksist-Leninist düzen olsaydı, bu düzeni kendisi kabul ederdi. Çünkü Marksist-Leninist ideoloji Atatürk'ün zamanında da vardı. Bu, Atatürk'ten sonra meydana çıkmış bir ideoloji değildir. Bunun gibi, "Atatürk koymuştur, Atatürk kurmuştur." diyerek karşımıza çıkanlara deriz ki: "Koyduğu ve kurduğunu çarpıtmadan, saptırmadan, doğru dürüst muhafaza ettiniz mi yoksa yalnız ismi mi ortada kaldı?"
TARİŞ'e MHP tandanslı işçilerin alınmasını ben de tasvip etmiyorum. Ancak CHP'nin bir şey demeye hakkı yok. Zira iktidarda iken siz de sol tandanslı işçileri aldınız.
Şunu unutmayınız ki dünyamızda yabancı dil bilmeyen kişilerin hayatta muvaffak olmaları bundan sonra mümkün değildir. Hayatınızı kazanırsınız, herkes kazanıyor. Lisan bilen muhakkak ki ötekisinin önüne geçecektir. Onun için askerî liselerde kolej sistemi kabul edildi. Ve Harbiye'de de haftada 3 saat lisan dersine devam ettiriliyor. Ancak burada aldığınız lisan bilgisi buna kifayet etmez. Duraksamadan devam ettirmeniz gerekir.
Şunu hiçbir zaman hatırınızdan çıkarmayınız ki Atatürkçülükten ayrıldığınız sürece, Atatürkçülükten saptığınız sürece bize hayat hakkı yoktur. Bu üç sene içerisinde bütün okullarımızda, özellikle askerî okullarımızda Atatürkçülüğün yerleştirilmesi için büyük bir çaba sarf ettik. Bu konuda çok kıymetli ilim adamlarımızı, tarihî değeri olan kişileri topladık ve üç tane kitap bastırdık ve sizlere okutulması için verdik.
Şu hususu açıkça belirtmek isterim ki nüfus artışı çok olduğu sürece her alanda olduğu gibi eğitim alanında da sorunlar bitmeyecektir. Daima yenileri eklenecektir. Nüfus hareketleri ile kalkınma arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Nüfusu az ya da nüfus hareketlerini belli bir çerçeveye sokmuş yani hızını azaltmış ülkeler daha çabuk kalkınabilmektedirler. Bunun örneklerini dünya üzerinde daima görüyorum. Kalkınmış ülkelerde nüfusun çok az artması dolayısıyla herkese hizmet götürülebilmektedir. Gezdiğim yerlerde 24 çocuğu olanlara rastladım. İsimlerini bile bilmiyor. Olmaz böyle şey. Bu çocuklara yazık değil mi? Bunlar nasıl beslenip okuyacaklar?
Şehre girerken bütün yol boyunca Manisalıların kadın, erkek, yaşlısı ve genciyle büyük bir kalabalık hâlinde sokakları doldurduğunu gördüm. Manzara göz yaşartıcı idi. Vilayet önündeki büyük alanın her tarafı insanla dolmuştu, hiç boş yer yoktu. Ben bu konuda herhangi bir emir vermemiştim. Siyasi partilerin yaptığı gibi bedava otobüslerle insan da taşıttırılmamıştı.
Soruyorum sizlere: Sağ ve sol, birbirlerini ve hatta suçsuz vatandaşları öldürmediler mi? Bankayı, ticarethaneyi, evleri soymadılar mı? Şehirlerimizde kurtarılmış bölgeler ihdas etmediler mi? Vatandaşları "Alevidir, Sünnidir." diye ikiye bölmediler mi?
Sizler için engin şefkat ve sevgiyle dolu kalbimin dayanma gücünü de aşan, bana layık gördüğünüz bu eşsiz sevgi gösterilerini minnet ve şükran duygularımla her zaman içimde yaşatacağım. Bunlar hatıralarımın en güzeli ve en büyüğü olarak hayatımı süsleyecektir.
Siyasi partiler; devletin gücünü azaltan veya parçalayan, vatandaşları birbirine düşman cepheler hâline getiren kuruluşlar olamaz.
Bizi en çok üzen hususlardan birisi, bu harekâta 1 sene öncesinden karar verdiğimiz ve bunun için de sıkıyönetim komutanlarının anarşi ve terörün üzerine bilerek gitmediği şeklindeki haksız ve insafsız beyanlardır. Bu yakıştırmayı bir defa daha şiddetle reddiyorum. Silahlı Kuvvetlerin hiçbir ferdinin böyle çirkin bir düşüncenin içerisinde olacağını asla tahmin edemiyorum. Eğer bizler, böyle bir düşüncenin sahibi komutanlar olsaydık herhâlde üç sene sonunda birçok sıkıntıları hâlledilmiş, anarşi-terör ortadan kalkmış ve enflasyonu yüzde yüz yedilerinden yüzde otuza düşmüş bir duruma gelmiş ülkeyi seçimle gelecek bir iktidara "Buyur!" deyip kısa sürede teslim etmezdik.
Milliyetçilik, vatana-ulusa ve devlete sahip çıkma hiç kimsenin inhisarına verilmemiştir ve verilemez. Hiçbir gayriresmî örgüt, devlet güvenlik güçlerinin yetkilerini kullanamaz. "Ben sahip çıkıyorum." gerekçesiyle çeteler kurulması veya "Bu düzen değişmelidir." diyerek diğer bir çete grubunun kurulması asla hoş görülemez ve yasal takibattan da kurtulamazlar.
Ben, her konuşmamda, seçim meydanlarında nutuk atan ve daima ucuzluk getireceklerinden bahseden ama hiçbir zaman bu ucuzluğu getirmeyen laf ebeleri gibi sizlere ucuzluk vadetmedim. Bilakis sıkıntıdan, pahalılıktan, her sahada tasarruftan, çok üretmekten, dışarıya mal ihraç edebilmekten bahsettim. Milletçe sıkıntılara katlanıyoruz. Bugüne kadar hiç vergi vermeyenler vermeye, az verenler kazançları nispetinde normal vergi vermeye başladılar.
Sağcısı, solcusu, ümmetçisi, bölücüsü ayırt edilmeden bu rejimi kimler yıkmak istemiş, memleketi kimler parçalamaya yeltenmiş ise onların üzerine gidilmiştir ve gidilmeye de devam edilecektir! Bu konuda emniyet kuvvetlerimizin ve Silahlı Kuvvetlerimizin gösterdikleri başarıları takdirle karşılarken bu kuvvetlere yardımda bulunan bütün vatandaşlarıma da sizlerin huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Ülkemiz için komünizm ne kadar tehlikeliyse laikliğe karşı davranışlar ve geriye gidiş, taviz verme, irticaya taviz verme de o kadar tehlikelidir. Bunu hiç aklınızdan çıkarmayın. Ben burada bütün milletin ve bütün partilerin bu tehlike karşısında, bu tehlikeler karşısında birleşmelerini tavsiye ederim. Bazı konular vardır ki bunlarda birleşilebilir. ... Laiklikte birleşilebilir... Bunda iktidar ve muhalefet olmaz.
Türkiye'nin neresinde çok çile çekilmiş, neresinde anarşi ve terör en yüksek noktalara çıkmış ise oralardan en büyük oy potansiyeli çıktı. O hâlde bu gösteriyor ki vatandaş; anarşiden, terörden yana değildir. Vatandaş, huzur ve güven aramaktadır!