Toplumu eğitmek bazen yöneticilerin işine gelmez. Fikirleri ve algıları yönlendirilebilir kitlelere sahip olmayı tercih ederler. Bu nedenle de toplumu eğitmekten kaçınırlar. Ne yazık ki sırf bu nedenden ötürü toplumsal gelişme hep yavaş ve sancılı olmuştur.
- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Johann Heinrich Pestalozzi
Gördüm ki insanların arzuları, yaşam amaçları genelde aynıydı. Hepsinin ortak tutkusu maddi varlıklarını arttırmaktan ibaretti. Ne kadar çok insanı incelemeye tabi tutsam da bu sığ amacın ötesine geçene pek fazla rastlamadım.
Bireyi kendine yabancılaştırır, böylelikle birey dikte edilen doğrultuda çalışmak istemeyebilir. Oysa onun doğasında öğrenmek, keşfetmek ve araştırmak vardır, yeter ki ket vurulmasın.
Hangi seviyede olursa olsun, kendini ileriye doğru yöneltmeyen, durgun, statükocu ve gelişmeye de dönüşmeye de kapalı zihinler okulların geleceğine yön vermemelidir.
Şimdiye kadar hep başarısız olmamızın nedeni işte buydu. Düşmanı hep yanlış şekilde yenmeye çalıştık. Düşman kurallar ve sistem değildi. Onu savunan bireylerdi.
Sorgulamayı bilmeyen tek meziyeti itaat ve verilen kalıba uymak olan tek düze bireyler yetiştirilir. Bu da er ya da geç kalitenin düşmesine neden olacaktır.
Eğitim sistemi maalesef çocuklarımızın sadece dersleri ile ilgilenir. Oysa onlar çocuktur! Duyguları , yaşamları,kişilikleri ve psikolojileri olan çocuklar.
Temelinde sorgulama olmayan doğmatik bilgi yığınlarının aktarılması işlemine eğitim demek eğitimin özüne saygısızlıktan başka bir şey değildir.
Yabancılaşma ve yetersizleşmenin önüne geçilebilmesinin tek yolu okulda verilecek çok yönlü ve kapsamlı bir eğitimdir.
Yaşamımda edindiğim en büyük bilgi şudur; Kendi kendine yardım etmeyi bilmeyene, hiç kimse yardım etmez.
Eğitimleri sığ ve ezbere dayanmaktaydı. Çocuklar düşünmeyi öğrenmiyor aksine düşünmekten korkuyorlardı.
Diline hakim, kelime dağarcığı gelişmiş çocuklar ancak etkin bir şekilde analitik çözümlemelerde bulunabilirler.
Ne yazık ki çocuklar nefret ettikleri bir yarış içine sürüklendiler ve kendileri dahil tüm dünyaya yabancılaştılar.
İnsan tembeldir ve boş bırakırsan çalışmaz. Asla öyle değildir. O tembelliğin nedeni eğitim sistemidir.
Düşün, hayal et! O minik çocukları düşle. Birbirinden bir şeyler kapmaya çalışan minik zihinler.
İdeallerimiz uğruna, çevremizi aydınlatmak ve devşirmek yolunda yaşamımızı koymalıyız.
Bilgilerini ve yeteneklerini iyi amaca yöneltmeleri de psikolojik eğitim almalarıyla ilişkilidir.
Dayatmacı ve baskıcı anlayışla istendik yönde bireyler yetiştirmenin adı eğitim değildir.
Hiçbir çocuğun gelişimi anne babasının ya da öğretmeninin ufkuyla sınırlı olmamalıdır.
Kaliteli eğitim doğru konularda yerinde ve gerekli sorular sorabilmekten geçmektedir.
Eğitim ereksel olmalıdır. Öğretilen şeyin mutlak surette bir amaca dayanması şarttır.
İnsan zihinsel enerjisini sağlıklı bir şekilde kullanmazsa zihninde boşluklar oluşur.
Hayatları ne yazık ki anlayışı kıt birtakım insanlar tarafından yönlendirilmektedir.
Soylu bir kişi ve iyi eğitilmiş bir beyin işte tüm ihtiyacımız olan budur.