On üç-on dört yaşlarımıza denk gelen dönemlerde okuyan yazan ağabeylerimiz, ablalarımız sayesinde materyalist felsefe ile tanıştık. Diyalektik materyalist felsefeye göre dinin doğuşu özel mülkiyetin ve beraberinde devletin doğuşuyla neredeyse birlikte olmuştu. Ve din parayı ve dolayısıyla devleti elinde bulunduran mutlu azınlığın halkı aldatmak için kullandığı bir uyuşturucuydu.
- Henüz kategori yok.
-
Sivasspor, Ligde Zorlanan Manisa FK'yı Ağırlıyor: Maç …08.11.2025
-
Ünlü Oyuncu Kıvanç Kasabalı'nın Babası Niyazi Kasabalı…08.11.2025
-
6 Kasım 2025 İzmir Su Kesintileri: İZSU'dan Detaylı Aç…08.11.2025
-
Galatasaray, Liderlik Koltuğunu Sağlamlaştırmak İçin K…08.11.2025
-
Fatih Terim, Çekya Milli Takımı İle İlk Görüşmeleri Ge…08.11.2025
-
Adana Semt Pazarında Dehşet: Silahlı Çatışmada İki Mas…08.11.2025
-
Boluspor Teknik Direktörü Arslan'dan Bandırmaspor Maçı…08.11.2025
-
Everton, Gol Sıkıntısını Franculino Dju ile Çözmek İçi…08.11.2025
-
Galatasaray'da Yunus Akgün Fıtık Ameliyatı Oldu: Saha …08.11.2025
-
Bengü'den Çağatay Ulusoy ile Romantik Film Hayali08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
İlyas Salman
Ve benim insana bakışım şu, insan denen varlık, tepesine çıkamayacağım kadar yüksek, dibine inemeyeceğin kadar alçaktır. Çünkü insan çok karmaşık bir yapı; kültürüyle, edimiyle, işiyle, emeğiyle, kendini bezemesiyle, süslemesiyle, güzelliğiyle... Önemli olan tepesine çıkıp taç olmak ya da ayağının dibinde toprak olmak değil onunla lisân-ı hâl ile bir yerde buluşabilmek.
İnsanlar kendi kültürleri, tarihleri ve dilleriyle birlikte özerk yaşasınlar size ne oluyor? Sizin nerenize ne batıyor? Sancınız ne, toprak mı kaybediyorsunuz? Ben evimde oturuyorum başka bir komşum gelip diyor mu ki ‘bu odayı da bana ver’. Kürt halkı kendi toprakları üzerinde oturuyor. Bırakın kendi kendilerini idare etsin.
Ben çırılçıplak bir insan olarak dünyaya gelmiştim. Sonradan bana bir takım elbiseler giydirmeye çalıştılar. Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Laz, Çerkez. Ben bütün bu elbiseleri yırttım. İnsanlık elbisesi giydim. İnsanlık elbisesinin yanına Türkmen olduğumdan dolayı Türk elbisesi giyindim. Aslımı inkâr edemezdim.
Ben yerimi seçmek zorundayım. Seçme zorunluluğum olmamasına rağmen. Ya Türk olacaktım ya da Kürt. Halbuki ben dünyaya gelmeden önce anneme babama mektup yazmadım. Faks çekmedim. Telefon etmedim. Telgrafla bildirmedim. Alevi, Sünni, Türk, Kürt olarak dünyaya geleyim diye.
Karşımızdakilerin yayınlarını okumak utanç veriyor bize. Oysa bu duygunun tam tersini duymalıyız. Faşistler tarafından kandırılmış yoksul halkla karşı karşıya geldiğimizde sırf devrimci düşüncenin gerçekliğinden dem vuruyoruz ama onlara söylenen yalanlardan haberimiz yok.
Başıma ne alevi dedesi, ne sünni hocası, ne haham ne de papaz gelecek. Gelmesin. Arkadaşlarım ve yoldaşlarım toplanacaklar ve beni türkülerle, şarkılarla uğurlayacaklar. Beni yıkamayacaklar, dünyadaki kirimle gideceğim. Hangi elbiseyle öldüysem, o elbiseyle gömüleceğim.
Bütün halkları 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda Kürdü, Türkü, Alevi ve Sünni’si ile bir araya gelsin bu çok önemli, “Diyarbakır’da da kalenin etrafını dolduralım. Barış zincirini kuralım. Bunların hiç biri masal değil. Yeter ki halk gönülden istesin.
“Ben yaptım” demek hiç doğru değil, yediğimiz ekmekten içtiğimiz suya kadar her şeyden vergi topluyorsun. Benim paramla yapıyorsun. Sonra karşıma çıkıp ben yaptım diyorsun. Hayır efendim, asıl ben yaptım. Sen sadece konuştun.
Şimdi bir toplum düşünün ki bilen insana düşman. Bu toplumun okumuş insana ihtiyacı yok. İzleyen, dinleyen insana ihtiyacı yok. Koyuna ihtiyacı var. İki türlü insan var. Kürt, Türkde kalmadı. Bir çalışan insanlar, birde çalan insanlar.
Kavga deyince de aklınıza silahlı kavga gelmesin. Düşüncelerin çarpışması diyelim. Düşüncelerin çarpışması çok önemlidir. Çünkü hayatı çelişmeler yaratır; uyumlu şeyler değil. Çelişmesiz gelişme olmaz.
Ben artık Türk, Kürt, Alevi, Sünni de değilim. Çünkü ben dünyaya gelirken anneme, babama mektup yazmadım, faks çekmedim, telefon etmedim. Ben çırılçıplak bir insan olarak geldim dünyaya.
Laz mısın, Çerkez misin? Alevi misin, Sünni misin? Kürt müsün, Türk müsün? Farketmez! Bunlar insanı insana düşman etmez. Artık iki çeşit insan kaldı dünyada; Bir, çalışan insan İki, çalan insan.
Dinsel inancın karşısına bilimselliği rakip olarak koyarsan, materyalizmin ne olduğunu kavrayamamış kıt beyinli mahlukatlar aşırı bilimselliğin maneviyatı öldürdüğünü ileri sürerler.
Bilimden uzaklaşarak gideceğimiz yolun sonu karanlıktır. Mustafa Kemal Atatürk'ün anlayışını bilime akraba olarak yaşayacağız. O zaman anlayacağız: Tek yol Kemalist Devrim.
İnstagram 2 saat çökünce ortalık ayağa kalkıyor ama Wikipedia 2 senedir kapalı, kimsenin umurunda değil. Çünkü bu toplum bilgiye değil, beğenilme arzusu ve ilgiye aç.
İlkokul çağınızı bir düşünün. İlkokul ilk aşk demektir. O dönemin aşkı bir başkadır. Çünkü içinde para yoktur. Lüks yoktur. Lüks kıyafetler söz konusu değildir.
Orta halli bir hayatı şerefle taşıyorum. Dünyanın şu kadar milyar insanının hepsi orta halli hayatı kabul edebilselerdi çukurun dibinde kimse kalmazdı.
Kemal Sunal öyle bir değerdir ki benim gözümde; anası ağlatılan bir milleti güldürmeyi başarmıştır. Bu milletin Kemal Sunal’a bir vefa borcu var.
Çok mu konuşuyorum? Çok konuşuyorum. Düşünüyorum konuşuyorum. Keşke diyorum Düşünsem de konuşmasaydım. Budur bekledikleri.
Bazen bana derler ki bu ülke nasıl düzelecek. Derim ki bu ülke kadar bir kepçe bulun, altına takın, ters çevirin ayaklar baş başlar ayak olsun.
Türk halkının verdiği Kurtuluş Savaşı'nı inkâr edenler ya geri zekalıdırlar ya akıllarından zorları vardır ya da inatla inanmak istemeyenlerdir.
Sen git günlerce demeokrasi nöbeti tut, sonra gel tek adamın meclisi fesh edebilmesine 'EVET' de. Bunun adın ikiyüzlülük değilse nedir?
Doğuda ölen her çocuğun, annenin çığlığını İrlandalı bir turistin yumruğu kadar duyurmayan Medyanın vicdanına tükürmek haktır.