Yüz yıl önce Ermeniler bekliyordu İngiliz - Fransız ittifakını. Şimdi Kürtler bekliyor Amerikan - İngiliz ittifakını. Osmanlı topraklarında yüz yıl önce oynanan oyun bu kez Irak topraklarında sahneleniyor.
- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Hrant Dink
Yargı yurttaşın haklarını değil, Devlet’i koruyor. Yargı yurttaşın yanında değil, Devlet’in güdümünde.
Önce sussun bir silahlar. Ölüm sussun. Hayat konuşsun. Savaşın ölümü imzamdan, benimki de Barış’tan olsun.
Oysa, gerçek ya da yalan, belge her şey değil; aslolan, insanın o belgeyi nasıl ve nereden okudugu.
Sadece iki halk arasında kurulacak bir diyalog bu sorunu sorun olmaktan çıkarmaya yeter mi? Cevabımız çok net: "Evet, yeter, ve başkaca da bir çare yok zaten.
Son on yıllık dış politikasını daha ziyade ABD ile Rusya'nın bölgedeki çıkar çatışmasının ardına gizleyen, iki gücün bölgedeki çıkar dengeleri arasında tutunmaya çalışan Ermenistan'ın bu politikası artık sıfırı tüketmek üzere, çünkü artık sığınabileceği bir ABD-Rusya gerginliği veya güç çatışması yok.
Konuşalım, okuyalım, muhakemeyi kendimiz yapalım. Böyle bir ortamda hiçbir dayatma imkan bulamaz.
Kim tedavi edecek bizi? Fransız Senatosunun kararı mı? Amerikan Senatosunun kararı mı? Kim reçeteyi verecek, kim bizim doktorumuz? Ermeniler, Türklerin doktoru, Türkler de Ermenilerin. Bunun dışında doktor moktor, ilaç, hekim mekim yok. Diyolog tek reçete.
Kendi kimliğini ötekinin varlığına göre konumlamak hastalıktır. Kimliğini yaşatabilmek için sana bir düşman gerekiyorsa, senin kimliğin hastalıktır.
Kaynayan cehennemler”i bırakıp, “Hazır cennetler”e kaçmak herşeyden önce benim yapıma uygun değildi. Biz yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanlardandık.
Hükümetler, yurttaşlarının taleplerini dikkate almak ve çözümler bulmak yerine bu talepleri görmezden geliyor ve bu talepleri dış müdahalelerin malzemesi, sermayesi haline dönüştürüyor.
Hepimiz, içimizde taşıdığımız ama olan bitenler karşısında çekinip yansıtamadığımız, düşünüp de dile getiremediğimiz gerçek hallerimizin korkak isyanındayız.
Hiçbir emperyalist ülke, bir milletin kara kaşı, kara gözü için onu kurtarmaya gitmez. O önce kendi çıkarım düşünür. İşine geldiğinde de anında satar, arkasına bile bakmadan çeker gider.
Gelin önce birbirimizi anlayalım. Gelin önce birbirimizin acılarına saygı gösterelim. Gelin önce birbirimizi yaşatalım.
Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.
Evet, biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var, çünkü kökümüz burada. Ama merak etmeyin. Bu toprakları alıp gitmek için değil. Bu toprakların gelip dibine gömülmek için...
Ermeni kimliğini 1915 mezarlarının arasında aramamak lazım. Ben acımı her gün içimde taşıyorum.
Ermeni halkını bir kuyunun 1915 metre dibinde tutmaya çalışanlar var. O travma içinde onu tutmak istiyorlar. Oysa artık kuyunun ağzındaki ışığa erişmesi, bu kuyudan kurtulması gerekir.
Türkiye kendi içinde halen bir demokrasi mücadelesi veriyor. İnsanlar halen görüşlerini ne kadar özgürce ifade edeceklerini bizzat kendileri otosansür uygulayarak belirliyorlar. Özellikle içerden çıkan 'aykırı sesler'e tahammülsüzlük had safhada.
Türklerin ve Ermenilerin çağdaş yöntemi tercih etmeleri artık kaçınılmaz. O yöntem ise, ikili diyaloğun ta kendisi. Bu çağda ikili diyaloğun önünde herhangi bir engel olmamalı.
Türklerle Ermeniler arasında bir diyalog, bir normalleşme isteniyorsa bu ancak konuşmayla olur. Susarak olmaz, engellenerek olmaz.
Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan’la kuracağı asil damarında mevcuttur.