Devlet Bahçeli

Siyasi muhataplarımıza ve aziz milletimize samimi ve tartışılmasını ümit ettiğimiz teklifimiz şudur: 26 Ağustos 2018 Pazar günü, yani Malazgirt Zaferi’yle Büyük Taarruzun yıldönümlerinde, Türk milleti yeni bir zafer ruhuyla sandığa gidip hem Cumhurbaşkanı, hem de Milletvekili Genel Seçiminde Türk ve Türkiye düşmanlarına hak ettikleri dersi vermesi en makul, en mantıklı, en akılcı, en demokratik yoldur.

Güya ben demişim ki, HDP Meclis'e girmezse ülkede kaos olur, erken seçime gidilir. 29 Mayıs günü Erzincan'da, Erdoğan'dan bunu ispatlamasını istemiştim. İspatlamayanın namert, alçak ve şerefsiz olduğunu hiç çekinmeden haykırmıştım. Fakat Erdoğan bana mısın demiyor. Sanki duvara konuşuyorum. Pişkince, hayasızca asılsız ve ahlaksız iddiasını sürdürüyor. Bak Sayın Erdoğan, MHP Genel Başkanı olarak, bölücü HDP'nin Meclis'e girmediği takdirde kaos olur türünden bir beyanatım varsa ve sen bunu somut şekilde; yer ve zamanını göstererek açıklayamıyorsan, tekrar ifade ediyorum, alçaksın, şerefsizsin!

Erdoğan layık olmadığı makamın ağırlığı altında ezilmiş, siyasi tarafgirlikle, açılış kılıfı altında düzenlediği mitinglerle Cumhurbaşkanlığını mahvetmiştir. Bu şahıs her gün fitne saçmaktadır. Her gün dedikodu yapmaktadır. Her gün yalan dolanla milli vicdanı sarsmaktadır. Erdoğanla geçen her gün artık zarar, ziyan hale gelmiştir. Erdoğan israf, itham, inkar ve iftiradır. Erdoğan kavga, kutuplaşma, karanlık ve kargaşadır. Erdoğan aklıyla arasını açmış, klinik bir vaka haline gelmiştir.

Erdoğan ve Davutoğlu'nun hiç mi milli ruhu hiç mi millet sevgisi kalmamıştır? Bunların mütareke yıllarındaki işgal komiserlerinden ne farkı vardır? Terör suçlusu bir katilin 10 maddelik ihanet metni tarihi bir karar süreci eşiği olarak nasıl yorumlanmakta, nasıl hazmedilmektedir? Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan Yardımcısı, İçişleri Bakanı, Grup Başkanvekili ve bir kurumun müsteşarı PKK'nın maskarası haline gelmeyi izzeti nefislerine nasıl sindirebilmişlerdir?

AKP'ye veren kardeşlerim, bir umuttur diyerek desteklediğiniz parti PKK'ya beyaz bayrak çekti. Görmeyecek misiniz? Muhafazakar, onurlu, Allah korkusuna haiz, ağzı dualı ve vicdan sahibi arkadaşlarım, arkasında durduğunuz parti Türkiye'yi teröristlere tapulamak üzeredir. Anlamayacak mısınız? Dolmabahçe'de Türkiye'nin başı öne eğilmiştir. Türk milleti inkar edilmiş, yok sayılmıştır. Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nu bırakarak kaçan yetmedi yurt topraklarını havaya uçuran, yetmedi geriliye geriliye İmralı'nın kollarına düşen vatansızlar PKK havarisi, PKK yandaşı, PKK yancılığında üste geçmişlerdir.

AKP ile PKK'nın gayrimeşru birlikteliği, bölücülük nikahı kıyılmasıyla resmilik kazanmıştır. Dolmabahçe Sarayı 100 yıl önce bile böyle bir kepazeliğe şahit olmamıştır. 1918'de boğaza demirlenmiş düşman gemilerinden İstanbul sokaklarına fırlayan müstevilerin pervasızlıklarıyla AKP- PKK'nın küstahlıkları hemen hemen aynı kapıya açılmıştır.

Liste
Yükleniyor…