Deniz Baykal

Cumhurbaşkanı Gül'ün Çankaya'ya çıkmasına eşinin türbanı nedeniyle karşı çıkmamıştık. Hiçbir zaman bunu söylemedik. İtirazımız, Gül'ün kafasına, düşüncelerine ve yapmak istediklerine idi. Gelinen noktada itirazımızın haklı olduğu görülüyor. Türkiye dağınık, toparlanamıyor. Sorumlusu da Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesidir.

Törenin düzenlendiği salonda 'Türkiye laik Cumhuriyettir', 'Türk-Kürt kardeştir' pankartları asılmıştı. Bu bizim organizasyonumuz değildi. Yani bu insanlar, inançlı insanlar. 'Mutaassıp' olarak kendilerini görüyorlar. Görsünler canım, bunun ne sakıncası var. Yeter ki kanunlara uysun, diğerlerini kendisine benzetmeye çalışmasın.

Bu olay birilerini rahatsız etti. Din üzerinden siyaset yapanları, onları kendi aboneleri gibi görenleri telaşa düşürdü. Bizim rozet taktığımız o kadını AKP'li belediye başkanı çağırdı. "İstifa et, yapmayın" dedi. O kadın çok kararlı bir şekilde, "Hayır istifa etmeyeceğim, CHP'liyim artık" diyerek rest çekti. Bu çok önemli bir gösterge... Bir şeylerden korkuyorlar. Neden korkuyorlar, bu tehditler niye?

Türkiye'nin gerçeği bu insanlar. AKP'nin uygulamalarından, politikalarından rahatsızlar. Onlar "Bu kimliğimizle bizi kabul edin, bizi dışlamayın ne olur" diyor. Onlar, siyaseti dine alet eden çarşaflılar gibi, herkesi kendilerine benzetmeye çalışmıyorlar. Masumane şekilde örtünmüşler.

Bizim yaşadığımız dinin önem kazanması değil. Siz yanlış bir dinsel yorumu Türkiye’ye dayatıyorsunuz. Bunun sonucu Türkiye, çağdaş, laik toplum olmaktan çıkıyor, dinsel kriterlerin her alanda, -şimdi eğitime girmeye başladı, yarın hukuka, devlet yönetimine girecektir- ağırlık kazandığı topluma çekilmek isteniyor. Bunun mekanizması olarak demokrasi kullanılıyor.

Liste
Yükleniyor…