Zorla kongrenizde bayrağımızı astınız, zaman geldi bayrağımızı indirmeye kalktınız. Şimdi bazı beyaz Türklerin desteğiyle ayakta kalmaya çalışıyorsunuz. Bu işler sazla cazla olmaz... 350-400 muhtarı Ankara'ya davet ediyorum. geçenlerde Güneydoğu-Doğu o bölgeden davet ettiğim 90 tanesi gelemedi. İnceledik, neden? Tehdit altındayız onun için gelemiyoruz dediler. Cici çocuk... Siz kimi aldatıyorsunuz ya? Televizyon ekranlarında kimi aldatıyorsunuz? Şimdi 1 Kasım'a gidiyoruz, aynı oyunu yine oynayacaklar. Ama biz diyoruz ki bu millet adam gibi adam bu millet, inşallah bu tehditlere kulak asmadan gereğini yapacaktır.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Bizim HDP olarak PKK ile bağımız yok. Belge konulması lazım ortaya, aksi takdirdi çok saçma kalıyor iddialar. Biz parlamento seçimlerinde yüzde 13 oy aldık. İki aylık seçim kampanyası süresince 7 HDP’li öldürüldü. Şu ana kadar failler yargı önüne çıkartılamadı. Öldürülen kişiler ellerine silah alarak PKK ile birlikte savaşmış kişiler değildi. PKK bir halk özgürlük hareketidir. Aynı zamanda demokrasi ve eşitlik mücadelesi veren bir örgüttür. Bizler PKK’nın bu hedeflere ulaşma konusunda başvurduğu yöntemleri onaylamıyoruz. Ancak şunu da kabul etmeliyiz ki, uyguladığı program terör değildir.
Taş’ın ahlakı yok. Hareket etmiyor. Faşizm ahlaksızlık’tır; hareketsizlik peşinde koşuyor. Faşizm, tarihin kaydettiği önceki dikta uygulamalarından, korkudan kaynaklanmasıyla ayrılıyor. Faşizmin terörü, kendisi terörize olmuş bir sınıfın, acımasızlık uygulamasıdır; faşizm, kendi içinde çelişkilerini erteleyerek hızını arttırmış bir iktidarın, iktidarını sallamış olanların hareketsizliğe boğma girişimi oluyor. Korkunun hareketsizliği doğurması en çok faşizmde var. Hain, korkak’tan çıkıyor; faşizm bir iç ihanet oluyor. Faşizm, egemen sınıfın kendi içinde ve birbirine karşı ihanetine dayanıyor.
Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı’ya, hem de paraya kulluk edemezsiniz.
Dar kapıdan girin. Çünkü kişiyi yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur.
Din denince neden akıllarına hep "kadın ve içki" geliyor?! Bu ülkenin sorunu yolsuzluk, terör, tecavüz ve adaletsizlik değil mi?!
Bir: Ordunun birliğini muhafaza ediniz... İki: Milli Birlik Komitesi olarak siz, kendi içinizde birliğinizi muhafaza ediniz... Üç: Derhal seçime gidiniz. Bir an evvel seçime gidiniz. Bir an evvel seçime gitmekte sayılamayacak kadar çok milli menfaat vardır!
Bu konsoloslukları ya da büyükelçilikleri kapatırken bizimle detayları paylaşmadan önce bu adımları atmaları, tüm ülkeler için söylüyorum, maksatlı. Burada 'Türkiye istikrarsız, Türkiye'de terör tehdidi var' imajı vermek istiyorlarsa bu dostluğa da sığmaz, müttefikliğe de sığmaz. Hele hele seçim öncesi Türkiye'yi, AK Parti iktidarını, bizleri zor durumda düşürmeye çalışıyorlarsa bizim halkımız da bunun arkasında ne olduğunu çok iyi biliyor. Bunun da onlara bir faydası yok, amaçlarına hizmet etmez. O yüzden biraz dürüstlük ve samimiyet bekliyoruz.
Kıbrıs Türkü artık sırf müzakere etmek için masaya oturmayacaktır. Son seçimlerde de bu mesajı açıkça verdiler
Aklıselimi ve kalbiselimi çoktandır terk eden, Türkiye'nin tökezlemesi için çalışan şer ittifakı, halkı umutsuzluğa, paniğe sevk etmek için karanlık mahfillerin felaket senaryolarını dillendirmekten, terör unsurlarıyla birliktelik yapmaktan utanmayacak kadar alçalmıştır. Bu kapsamda İçişleri Bakanlığının Türkiye'nin bütünlüğüne kasteden terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı bazı kişilerin İstanbul Büyükşehir Belediyesinde işe alındığına yönelik tespit ve şikayetler üzerine kapsamlı bir teftiş başlatması yerinde ve değerli bir karardır. Daha önce PKK’nın kayyımı sözde belediye başkanlarının İçişleri Bakanlığınca görevden el çektirilmesinde görüldüğü üzere zillet ittifakının temsilcileri, gizli ortakları ve yancıları; mezkur teftişin önüne geçmek için kendilerini ve partilerini siper etmiş durumdadır.
Biliyor musun, politikacıların çoğunun bizim çocuklardan ödleri kopuyor, biliyorlar ki bu çocuklar ileride onlar gibileri seçmeyecekler!
Bir kez kelle verme yolunu yeğlerseniz, günün birinde sıra sizin kellenize de gelecekti…
Halk cahil, cumhurbaşkanını halkın seçmesi kadar tehlikeli bir şey yok. Geçen çok üst düzey bir komutanla konuştum. O da diyor ki; 'Yani hedefleri belli' diyor. Yani efendim demokrasi, insan hakları, özgürlük bunların hepsi bahane. Fevkalade tehlikeli, cumhurbaşkanını halkın seçmesi. Türk halkının seçmesi kadar tehlikeli bir şey yok. Çünkü Türkiye Fransa, İsviçre değil, halk cahil.
Toplumda bir şey var; herkes aldatılmaktan korkuyor. Bu nedenle bu konunun çok güncel olduğunu ve bunun üzerinde yazabileceğimi düşündüm. (...) Bu romanı yazma sürecinde sadakatın bir seçim olduğuna karar verdim. Sadık olmaya insan karar veriyor. Karşısındaki insanı, birlikte yaşadığı insanı değerli buluyorsa ve onu üzmekten korkuyorsa, o zaman bilinçli bir şekilde ona sadık kalmaya çalışıyor. 10 kadar romanım var. Hayat içinde her şey bana ilham verebilir, bütün insan halleri beni ilgilendiriyor. Hepsi yazılabilir.
Ben yerimi seçmek zorundayım. Seçme zorunluluğum olmamasına rağmen. Ya Türk olacaktım ya da Kürt. Halbuki ben dünyaya gelmeden önce anneme babama mektup yazmadım. Faks çekmedim. Telefon etmedim. Telgrafla bildirmedim. Alevi, Sünni, Türk, Kürt olarak dünyaya geleyim diye.