Yurttaşlar dayanaklarını kendi bağımsız düşüncelerinden değil uzmanlardan alıyor.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Okumak başka bir alışkanlık, zenginlikle, demokrasiyle, dinle doğrudan ilgisi olduğunu da sanmıyorum.
Olmaz mı? Bağımsızlık var, özgürlük var. Onun için çalıyorlar orada. Alet olarak boş olabilir ama düşünce olarak öyle. (Muhabirin vuvuzelayı göstererek, hocam hiçbir şey yok içerisinde demesi üzerine)
Kendisine özgü bir yargı oluşturmak pek az kişinin ayrıcalığıdır; bunlar dışında kalan dünyayı otorite ve örnek yönlendirir; onlar başkalarının gözleri ile görür, başkalarının kulakları ile duyarlar.
Sürekli başkalarının yaptıklarını okursanız, onların düşündükleri gibi düşünürsünüz.
25 senedir toplum ve insan, ilişkiler ve siyaset üzerine düşünüyorum. Yani bu okurlara zaman tasarrufu sağlar. Yani bu kadar yoğunlaşıyorsanız bir alanda, o cesareti buluyorsunuz ve bence bu çok makul olmayan bir şey değil. Kafanızı bir şeye yoruyorsanız, o konuda daha az kafa yormuş insandan daha fazla kanaatiniz olabilir.
Aydın olmanın birinci niteliği muhalif olmaktır. İşte bu nedenle yazar, hiçbir otoriteye, hiçbir politik sisteme bağımlı (angaje) olmamalıdır.
Nihayetinde, bizleri her şey karşısında bağımsız kılan tek şey aklın doğru kullanılmasıdır.
Fizikte demokrasi yoktur. İkinci sınıf birinin fermi kadar kadar görüş ileri sürme hakkı olduğunu söyleyemeyiz.
Ne var ki her yandan «düşünmeyin! aklınızı kullanmayın!» diye bağırıldığını işitiyorum. Subay, «Düşünme, eğitimini yap!», maliyeci «düşünme, vergini öde!», din adamı «düşünme, inan!» diyorlar.
Düşünen kafalara zararlı fikirler üşüşür. Büyükler her zaman her şeyi bizden daha iyi düşünür.
İnsan eğer düşünmüyorsa özgür değildir, çünkü o zaman, bir başkasına göre davranır.
Bir idolüm yok benim. Bir önderim, bir liderim yok. Elbette insanlığın özgürlüğü için mücadele edenlere saygım var. Ama saygıdan öte hiçbir borcum, minnetim yok. Herkese ve her şeye eleştirel yaklaşıyorum. İnsanların kendi düşünce, ideoloji ve inançlarını başkalarına dayatmalarına karşıyım. İsteyen, istediğine özgürce inanabilmeli, ama bunu başkalarına dayatmamalı. Kendi inançlarını, ideolojisini, standartlarını kendi dünyasında yaşamalı. Bir kutsalım yok benim, tek bir isteğim amacım var. Sonsuz ve nihai özgürlük. Yalnızca kendim için değil, tüm insanlık için. Bir gün bu ütopyanın gerçekleşeceğine yönelik inancım tam. Özgürlükten daha değerli hiçbir şey yoktur bu dünyada ve de olamaz. Çünkü diğer tüm şeyler talidir özgürlük idealinin yanında. Birbirini sınırlayan değil, tam anlamıyla birbirini çoğaltan ve sonsuzluğa kadar giderek genişleyen bir özgürlük. Tek bir liderim var, tek bir önderim: o da kendim. Kendi ayağımın üstünde, hiçbir değere, kuruma ve inanca yaslanmadan duruyorum ve de sonuna kadar kendi ayaklarımın üzerinde duracağım hiçbir şeye, hiç kimseye ve hiçbir kuruma asla boyun eğmeden.
Ama nasıl diye sormadığımız ve özgür düşüncemize kilit vurmadığımız zaman, devletsiz, otoritesiz bir hayat olabileceği düşüncesi gerçeğe dönüşmeye başlayacaktır. Bir düşünceyi gerçeğe dönüştürmek için, önce o düşüncenin olabilirliği kabul edilmelidir. Gerçeğe giden yoldaki ilk adım özgür ve limitsiz düşünebilmektir.
Edison, felsefe ve din üzerindeki görüşlerini halka bildirmekte tereddüt etmiyordu. Ve halk da bu farklı konularda, onun öteki konularda olduğu kadar otoriter olduğunu sanarak sözlerini saygı ile karşılıyordu. İşte bu suretle, bilmedikleri şeyleri öğretmeye kalkışan büyük adamlar, insanlığın bir konuda ilerlemesine katkıda bulunurken diğer bir konuda ilerlemesini geciktiriyorlar.
Hegel'in belki de en büyük katkısı, düşünceye büyük bir hız takması ve sonsuz bir güç yüklemesidir. Hegel'de, düşüncenin kendisi büyüleyicidir. Marx, bu hızda, Hegel ile aynı yerdedir ve düşüncenin gücüne kütle giydirmektedir. Aydın mı, bu noktada hem hegelyen ve hem marksist olandır. Aydın, düşüncenin hızına ve gücüne inanan saftır.